Türkiye’de 1982 yılında yürürlüğe konulan Turizm Teşvik Yasası ile birlikte, ülkede turizm yatırımlarında çok hızlı bir artış yaşanmaya başlamıştı. Bu artış beraberinde eğitimli personel ihtiyacını da getirmekteydi ancak o dönemde bu ihtiyaca yeterince karşılık verecek eğitim kurumu yoktu. Turizm tesisleri çaresiz biçimde o tesislerin inşaatlarında çalışan işçiler de dahil olmak üzere her buldukları kimseleri işe aldılar. Farklı alanlardan istihdam edilen çalışanlar sistem içerisinde bir şekilde eğitildi ve işgücü piyasasına uyum sağladı. Ancak turizm yatırımları artmaya devam ediyor işgücü ihtiyacı da hızla büyüyordu. 1983 yılında 110 bin dolaylarında olan turizm belgeli yatak sayısı 1990 yılında 500 bine, 2000 yılında 600 bine ve 2010 yılında 900 bine kadar çıkıyordu. Seyahat acentası ve yiyecek içecek işletmesi sayısı da benzer şekilde artış gösteriyordu.

Eğitimli personel ihtiyacını karşılamak üzere Türkiye’de farklı düzeylerde turizm eğitimi verilmeye başlanmıştı. Üniversitelerde iki ve dört yıllık eğitimler, liselerde turizm ve otelcilik eğitimleri, halk eğitim merkezleri, özel kurslar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın eğitimleri ile hem nitelikli personel ihtiyacı karşılanmaya çalışılıyor hem de mevcut personelin niteliklerinin yükseltilmesine gayret ediliyordu.

Bugüne geldiğimizde, Türkiye Turizmi 1.2 milyonun üzerinde turizm belgeli yatağıyla devasa bir endüstri haline geldi. Tüm bileşenleri ile Türkiye’nin ekonomik anlamda en kötü döneminde dahi cari açığının %30’unu, toplam istihdamının %10’unu karşılıyor. Türkiye’ye milyarlarca dolar döviz girdisi sağlıyor ve yüksek çarpan etkisi sayesinde onlarca sektörü destekliyor.

Bu sektörün gelişmesi, daha iyi noktalara gelebilmesi için eğitim ve istihdama ayrıcalıklı bir önem verilmesi gerekiyor. Çünkü sektörün her problemi -emek yoğun bir yapıya sahip olduğundan- doğrudan insana dayanıyor. Dolayısıyla sektörün işgücü yapısını daha nitelikli hale getirdiğimizde, birçok temel sorunun kendiliğinden çözülmüş olacağını görebiliriz.

Yazımın başında da belirttiğim gibi turizm sektöründe işgücü yapısı, sektörün gelişmeye başladığı dönemlerden beri “yolgeçen hanına”” benziyor. Birçok işletme personel bulamadığından ya da nitelikli personelin maliyetinin daha fazla olacağından dolayı sokakta gördüğü herhangi birini işe alıyor, çoğu zaman eğitim dahi vermeden işin başına geçiriyor. İşte Türkiye’de asıl sorgulanması gereken konu budur. Bu yaklaşım Türkiye’nin kalite algılamasına darbe vuruyor ve dolaylı yoldan turizm gelirlerinin azalmasına yol açıyor.  

Bahse konu olan sorunun çözümü için sektörün tüm bileşenlerinde çalışanların niteliklerinin arttırılması gerekmektedir. Bunun yolu da sektörde çalışmanın diploma veya sertifikaya bağlanmasından geçer. Bu sayede sektör işgücü piyasasının yolgeçen hanlığından kurtulması mümkündür. 

Halihazırda turizm eğitim kurumlarından mezun olanların yarıdan fazlası sektörde çalışmayı düşünmemektedir. Bu durum, turizm eğitimine yapılan yatırımın heba olmasına neden olmaktadır. Belgeli çalışma zorunluluğu getirilmesi ile turizmde hizmet kalitesinin arttırılmasının yanında turizm mezunlarının bu sektörde çalışma oranlarının da yükseltilmesi mümkündür. Bu uygulama ile sektördeki tüm mesleklerin itibarı arttırılabilir, sertifika veya diploma alanların meslek sahibi olmasının tanınması sağlanabilir.  

Sözün özü; nasıl ki bir doktor, bir avukat, bir mühendis, bir elektrikçi, bir tornacı elinde belgesi olmadan işgücü piyasasına dahil olamıyorsa, turizm sektöründe de bir an önce belgeli çalışma zorunluluğu sistemine geçilmelidir. Bu konu 3. Turizm Şurasında da tüm taraflarla birlikte etraflıca ele alınmış ve yukarıda değinmiş olduğum görüşlerde mutabakat sağlanmıştır. Bu andan itibaren yapılması gereken, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının en kısa zamanda koordineli bir biçimde işin teknik yönleri üzerinde çalışarak gerekli yasal düzenlemelerin çıkarılmasını sağlamasıdır.  

Saygılarımla

Paylaşmak Güzeldir
Prof. Dr. Muharrem TUNA
1972 yılında Kilis’te doğdu. 1994 yılında Gazi Üniversitesi Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Turizm İşletmeciliği Eğitimi Bölümünü bitirdi ve bir yıl sonra aynı fakülteye araştırma görevlisi olarak atandı. Yüksek lisans ve Doktora derecelerini Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Turizm İşletmeciliği Anabilim Dalında tamamladıktan sonra, çalıştığı fakültede Yardımcı Doçentliğe yükseldi. 2002-2008 yılları arasında Gazi Üniversitesi Sungurlu Meslek Yüksek Okulu’nun müdürlüğünü yaptı ve üniversite senato üyeliğini yürüttü. Bu süre zarfında ABD’de Michigan State Üniversitesinde altı ay süreyle doktora sonrası çalışmalarda bulundu ve 2008 yılında yine aynı üniversitede Doçentlik unvanını kazandı. Bu kurumda öğretim üyeliğinin yanında dekan yardımcılığı, anabilim dalı başkanlığı ve çeşitli akademik görevleri de yürüten Dr. Tuna, 2014 yılında Gazi Üniversitesi Turizm Fakültesi Turizm İşletmeciliği Bölümüne Profesör olarak atandı. Prof.Dr. Muharrem TUNA, turizm işletmeciliği, yönetim, strateji, örgütsel davranış, kalite gibi konularda bilimsel çalışmalar yürütmekte olup İngilizce bilmektedir.

CEVAP BIRAKIN

You must be logged in to post a comment.