Bilinen ilk medeni toplum Sümerler’den muazzam mimari yapıları ve üstün tıp tekniklerine sahip Mısır’lılara, gemicilikte gelişerek denizleri aşan Fenike’lilere, spor ve din olgusunu bir eden Antik Yunan’dan, hadiseyi “para” ve “motivasyon” olarak dönüştüren Antik Roma’ya kadar tarih boyunca farklı sosyal ve ekonomik sınıflardan insanlar farklı nedenlerle turizm hareketlerine katılmışlardı.
Toplumun yapısı, üretim ilişkileri gibi temel dinamiklerine bağlı olarak, bu toplumların üyesi olan insanlar bazı ortak algılar oluşturmuş ve bu algılar ile günlük hayatlarındaki çeşitli etkinlikleri tetikler olmuştu. Tarihin akışı içinde, toplumun söz konusu temel dinamiklerini etkileyen bu gelişmeler ortak bir “toplumsal dönüşüme” de neden olmuştu şüphesiz
Zamanın turizminin sosyal sınıf farklılıklarına dayalı oluşu, üretimin zanaatkârlık kapsamında şekillendiği, teknolojik gelişmelerin oldukça sınırlı olduğu düşünüldüğünde, turizm pazarının üst sınıfın bireysel talepleri doğrultusunda “para “ ile şekillendiği görülmektedir.
Düşüncelerim tarih sahnesinde “geçmişte” dolanırken, ATM Dubai’den “gelecek” e yönümü döndüğümde turizm için bir “dönüşüm” ün zorunlu olduğunu anlar buluyorum kendimi. Kent yeraltını üzerine çıkartmış, şehri baştan yaratmış ve finansı takiben tüm yatırımını turizm sektörüne yapmış. Üstelik ülkemiz coğrafyasının sahip olduğu tarihi geçmişin onda birine dahi sahip değilken… Peki nasıl?
Devirler ve medeniyetler arasındaki “dönüşüm”ün istisnasız bir yenilik ile yeniden can bulduğunu görüyoruz. Dubai günümüzdeki örneklerden biri olabilir sanırım. Özgür, kendine has, yenilikçi… 19.yy ile hayatımıza ve sektörümüze giren teknoloji sayesinde tıpkı Dubai gibi daha özgür, daha yenilikçi, daha özel bir hal almış görünüyor turizm.
Peki düşünce ve gerçekliğimizi zorladığımızda “sınırsız özgürlük” tanımına uygun teknolojik turizm yapabilir miyiz? Biz pazarlama profesyonellerinin vazgeçilmezi olan renk, ses, koku, his, duygu v.b. olguları teknoloji ile bir üst seviyeye taşıyabilir miyiz? Ya da yatırımları sanal gerçeklikte inşa edebilir miyiz, tıpkı Hollywood filmlerinde olduğu gibi?
Bence önümüzdeki 50 yıl içerisinde, günümüzde temelleri atılan modern düşünce ile tekno-sanayii etkisi ile turizmde köklü bir dönüşüm olacak. Tarih yeni bir sayfada can bulacak. Bunun sonucu olarak da çevre duyarlılığı ve sürdürülebilirlik kavramlarının önem kazandığı, gerçek üstü ve sanal deneyimlerin ön plana çıktığı, bilgi ve iletişim teknolojilerinden en üst düzeyde faydalanıldığı ve aşırı derecede bireyselleşmiş bir turizm endüstrisi ile tanışıyor olacağız. “Dönüşüm”ün tüm Dünya’da “para” nın yönünün değişmesi ile de “şimdi” başladığını söyleyebiliriz.
Bu sebeple biz dünya turizm profesyonellerinin ve akademisyenlerin mevcut turizm paradigmasını nasıl değerlendirdiğimiz, turizmin geleceğine ilişkin öngörülerimizin neler olduğunun deneysel olarak test edilmesi, mevcut sistemin günümüzde halen geçerli olup olmadığının kanıtlaması açısından önemli olduğunu düşünüyorum.