Yugoslavya’dan göç eden ailenin açtığı dondurma dükkanı, Alper Türkmen’in görevi babadan devralmasıyla bugünkü Türkmen Şirketler Grubu’na dönüştü.
Yugoslavya’dan göç eden ailenin açtığı dondurma dükkanı, Alper Türkmen’in görevi babadan devralmasıyla bugünkü Türkmen Şirketler Grubu’na dönüştü. Kuyumculuk ve Turizm sektöründe faaliyet gösteren grubun son atılımı da Gelibolu’daki Hampton by Hilton Çanakkale Gallipoli Oteli oldu.
Hotel Gazetesi olarak bu gelişimin hikayesini okuyucularımıza aktarmak üzere Türkmen Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Alper Türkmen ile bir röportaj yaptık. Bir Holding patronundan çok dostane sohbet havasında geçen röportajın birçok genç girişimciye de ilham olacağına inanıyoruz.
Hikayenin tam başından başlayalım.. Yugoslavya’ya kadar uzanalım isterseniz.
Hikaye 1965 yılında Sabit Türkmen’in ailesiyle birlikte Rumeli’den Türkiye’ye göçerek “roma dondurma” olarak bilinen dondurmacı dükkanını açmasıyla başladı. Buna da oradan göç ederken babamın bıraktığı gayrimenkulününe karşılık verilen dondurma makinası vesile oldu. Babam tek sermayesi olan dondurma makinası ile ailesine bakabilmek için bir dükkan açtı ve işletmeye başladı.
Siz ne zaman devreye girdiniz ve siz işi devraldıktan sonra neler oldu?
Her şey biz geldikten sonra bizimle birlikte değişti. Türkiye’nin Özal’la değişmeye başladığı döneme denk geldi. Aile, pastane ve dondurma işi ile ilgiliydi. Sonraki yıllarda aynı ailenin özellikle Ege bölgesindeki değişik şehirlerde açtığı şubeler ile ROMMA’nın Türkiye’deki yolculuğu da devam etmiş oldu. Sonra dondurma olarak 44 bayiye çıktık. 22 şube bizim. Diğerleri franchising. .
Dondurma, kuyumculuk ve otel birbirinden çok farklı sektörler.
Dondurma dede mesleği. Kuyumculuk sonraki cesaretle girdiğimiz bir iş. Bir geliriniz oluyor ve bunu bir yatırımla kullanmanız gerekiyor. Hiç bilmediğim ve dolayısıyla cesaret gerektiren bir girişim. 100 günde çok büyük bir paraya sahip oluyorsunuz. Dondurma böyle bir şey. Maalesef ne tatlı yerine geçiyor, nede baklava gibi 12 ay kullanılabilen bir ürün değil. Belli bir sezonda kazanıyorsunuz ve sonra boşa çıkıyorsunuz. Tekrar diğer sezona kadar bir şeyler yapmalıyız diye düşünürken daha az çalışma saati olan kuyumculuk sektörünün bizim için uygun olduğunu gördük ve bu sektöre giriş yapmış olduk.
Ardından, 16 odalı Gelibolu nun 3. otelini açtık.
Ailenin diğer fertleri neler yapıyor?
Biz iki kardeşiz. Ben 1960 Eski Yugoslavya, yeni Makedonya doğumluyum. Kardeşim Rüştü Türkmen 1965 Gelibolu doğumludur. Her ikimizde evli ikişer çocuk babasıyız.1965 yılından beri Gelibolu da oturmaktayız, ilk orta ve lise eğitimimizi burada aldık. Kardeşim ve ben ikimiz de koşturuyoruz. 7/24 işimizin başındayız. Üçüncü nesli karıştırmadık. 1963 yılında Yugoslavya’dan göç ettiğimizden bu yana ticaretle uğraşıyoruz. İlk dönem babam ve amcam yönetti. Sonra kardeşler ayrıldıktan sonra biz 1983 yılındın beri ticaretin içindeyiz. Hem sosyal yaşantımız, hem aile yaşantımız, işleri götürmeye çalışıyoruz.
Türkmen Grubu’na bağlı diğer şirketlerinizden bahseder misiniz?
3 Tane Şirketimiz var. Türkmen Kuyumculuk ağırlıklı firmamız. Gelibolu’da 2 tane şubemiz var. Romma Gıda da dondurma üreten ve dondurma cafeleri kuran bir firma.
Turizme yatırım kararı nasıl oldu?
Gelibolu’da bir konaklama sorunu var. Misafirlerimiz geliyor. En yakın yer Keşan. Oradaki otellere gönderiyorsunuz. Çanakkale bize çok yakın olmasına rağmen gemi geçişleri çok sıkıntılı. Karşıya gidip gelmeler çok sıkıntılı. Böyle bir açık var. Kimse bir şey yapmıyor. Değerlendiremiyor. Yaşayan eski halkın arasında paralı aileler var ama işi geliştirme ihtiyacı duymuyorlar. Gelibolu Rotary Kulübünün başkanlığını yaptığım dönemde de çok sıkıntı vardı. Açığı gördük ve yatırım yapmaya karar verdik. Gelibolu’nun turizmden pay alacağını, geleceğinin turizmden olacağını görüyorduk. O zamanki imkanlarımızla otel işine adım attık. 16 odalı küçük butik otelimizi de yeniden dekore ederek, onu da turizme kazandıracağız. 1995 yılında açtığımız bu otelde sektörün gelirlerini, giderlerini, karlılık durumunu, sorunlarını, az da olsa görmüş, kısaca staj yapmış olduk. Bugünse ciddi bir yatırıma imza atıyoruz ama bu bizim öngörümüz bu çapta bir otelin çalışacağını, bizi yormayacağını düşünüyor, inanıyoruz.
Yeni otelinizden söz edelim biraz da…
Burası daha önce Gelibolu Otel’di ve biz burayı satın aldık. Sonra yapılan incelemede her tarafta çatlaklar var, otel yukarıdan su alıyor. Eski Sovyet binaları gibi, her üç metrede bir kolon. Göremiyorsun bile, enterasan bir yapıdaydı. Tadilat yapalım dedik, incelettik, yıkıp yeniden yapmak daha avantajlı oldu. Üstelik 20 oda da fazla çıkıyordu. Bu yüzden yıkıp yeniden inşa ettik.
Otel inşaatını yaparken karşılaştığınız sorunlar oldu mu? Beklemedeğiniz nelerle karşılaştınız?
Ben art niyetle değil de iş bilmemizlikten kaynaklanan sıkıntılarla karşılaştım. Ben diyorum ki, Yatırımcı desteklenmeli. Yabancı biri olsaydı, işi daha kolay olabilirdi. Bundan sonra ciroları görenler, başka markalı otelleri açmak isteyeceklerdir. Turizm reel sektördür. Kredi kartını veriyorsunuz ordan geçip gidiyorsunuz. Rakamlar uçuyor ve hemen duyuluyor. Türkiye’de çok maceraperest insanlar var.
Hampton by Hilton Çanakkale Gallipoli Oteli olarak hizmet vereceksiniz, bu gelişme nasıl oldu?
Otel binasını inşa etmekle iş bitmiyor. Ondan sonra hizmetine adaysınız. Oteli açtık, hadi bizi alkışlayınla bitmiyor. Ondan sonrası oteli doldurmak ve gelen misafire en iyi hizmeti vermek gerek. 34 yıldır ticaret hayatımızda her şeyimizi dürüstlük, doğruluk ve ‘hangi işi yapacaksak en iyisini, en kalitelisini yap’ mantalitesini ilke edinip çalışmaya devam ediyoruz. 2016 yılında Hilton grubu ile franchising anlaşması yaparak Hampton by Hilton markasını ilçemize ve ilimize kazandırdık.
Çanakkale’nin ilk uluslararası markalı otelini açmanın gururuyla çalışmalarımıza devam ediyoruz. Profesyonel bir kadro olan Sophos firması ile çalışıyoruz.
Böylece büyümeniz devam etti. 3 sektör olarak turizme girmiş bulunuyorsunuz. Bu grubunuza, aileye para dışında neler kazandıracak?
Hali hazırda şirketimiz bünyesinde bulunan iş kolları arasında turizm bu tesisimizle farklı bir noktaya gelmiş olacaktır. Daha önce bu alanda bir butik otelimiz olduğundan söz etmiştim. Ülkece içinde bulunduğumuz ekonomik buhrana rağmen yatırımı durdurmayı düşünmedik. Bölgemiz istihdamı için, turizm tesisleri hizmet kalitesi için, markalaşmış kurumların yavaş yavaş bölgemize yönelmesi için, yaptığımız yatırımın bir mihenk taşı olacağı kanaatindeyiz. Turizm, Gıda, Kuyum sektörlerindeki ticari anlayışımız ve Gelibolu’ya verdiğimiz değer ile birleştirerek dünyanın önde gelen turizm markalarından Hilton’u yöremize kazandırmış olduk.”
Sektörün içinde bulunduğu durum sizi nasıl etkileyecek?
Sektörde kriz var ama biz ülkemize güveniyoruz, bölgemize güveniyoruz, markamıza güveniyoruz. Sektörün 2017 in ikinci yarısından sonra Toparlanmaya başlayacağını, 2018 den sonra hızla yukarı doğru çıkış göstereceğini tahmin ediyoruz.
2018 Troya Yılı ilan edildi. Bu konudaki düşünceleriniz nasıl?
Troya Yılı ilan edilmesinin bölgeye canlılık kazandıracağı şüphesiz. Görevli ve sorumluların ellerinden gelenden daha fazlasını yapacaklarını, bunu bir fırsat olarak göreceklerini tahmin ediyoruz. Biz çok taze ve yeni bir otel olduğumuz için bölgemizde gerçekleşecek her organizasyon bizi heyecanlandıracaktır. Profosyonel bir kadroya sahip olduğumuz için yapmamız gereken neyse onu fazlasıyla yaparız.