MEZOPOTAMYA'DA BİR KRALİÇE
Ebru YENER
Posted on Mayıs 01, 2017, 1:13 am
8 mins

GÜNEŞ DOĞUDAN DOĞUYOR…

Canım ülkemin her yeri bir ayrı güzel, özel, tılsımlı.. Toprağımı, yurdumu çok seviyorum, her seferinde daha çok aşık oluyorum. Bu yazımda sizlere Çarşı Kadın grubumuzla yapmış olduğumuz gezimizde yaşadıklarımızı, gördüklerimizi, hayran olduğumuz insanları, üzüldüğümüz şeyleri anlatmak istiyorum…

Sabah İstanbul’dan Mardin’e uçtuk. Hava yağmurlu ve sisliydi. Tabi bize işler mi? İner inmez hani bir huzur hissedersiniz ya, bir hafiflik, aynısını yaşadık. Mardin tarihi ile kültürü ile dopdolu bir şehir. Biz gez gez bitiremedik. Terör olayları nedeni ile maalesef ki ekonomi durma noktasında, herkes üzgün, tedirgin mutsuz. En üzüldüğüm turistik yerlere sahip çıkılamıyor

2008 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nin yapmış olduğu kazı çalışması ile Dara Antik Kenti bulunuyor. Persler, Romanlar, Sasaniler, Süryaniler ve Müslüman mezarlıkları ortaya çıkıyor. İmkanınız olursa burayı muhakkak gezin. İçeri girmeden evvel küçük kızlar bize papatyadan taç hediye ettiler. Öp öp doyamadık bu kızları… 

Yaşayan bir manastır Mor Gabriel… İçeride 3 rahip, 14 rahibe, 30 süryani öğrenci yaşıyor. Öğrenciler burayı yurt olarak kullanıyor, devletimizin okullarında eğitimlerini alıyor, akşam manastıra geri dönüyorlar. Türkiye’de 1923ten beri dini eğitim yasak olduğu için çocuk liseyi yada üniversiteyi bitiriyor, din adamı olmak isterse Suriye Şam’da eğitimini alıyor. Bu manastıra devlet yardım etmiyor, oradaki Süryani halkı destekliyor. Bir de kendi şarap üretimleri var bu şekilde orayı döndürüyorlar.

MEZOPOTAMYA’DA BİR KRALİÇE

Akşam oluyor tabii, bizim karınlar zil, tef ne varsa çalıyor. Tüm arkadaşlarımız bize    ’nı tavsiye ediyor. Gidiyoruz tabi biz normal bir restoranta gittiğimizi zannediyoruz. Mezopotamya’ya hakim bir konak.. Sunumlar detay detay düşünülmüş, muhteşem. Süryani mutfağına dair bilmediğimiz yemekler. Hayatımda tatmadığım, adını bilmediğim, hala tadı damağımda lezzetler. Mevsiminde çıkan taze sebzelerle yapılıyor herşey. Biz çağla bademle yapılan yahni gibi bir yemek yedik.  Allahım o neydi öyle… Harire tatlısını muhakak denemelisiniz… Arka tarafta oda gibi bir yer var, harıl harıl kadınlar çalışıyor. Hem restorant hem atölye, şaşırıyorum.. Soruyoruz ve uzun zamandır dinlediğim en güzel hikayeyi dinliyorum…

Sahibi adaşım  Ebru hanımla tanışıyoruz. Kendisi de benim gibi bir boğa burcu. Arka tarafta oda gibi bir yerde kadınların ne yaptıklarını soruyorum. 

HAYATIM YENİBAHAR PROJESİ

2015 yılında restoranında çalışan kadınlara yeni bir gelir modeli yaratma ihtiyacı karşısında 5 kadın aşçısı ile Hayatım Yenibahar Projesi’ni hayata geçiriyor. Proje kapsamında Mardin’in geleneksel el sanatlarını modernize ederek, günlük hayatta kullanılabilecek özel ürünler tasarlamaya ve internet üzerinden satmaya başlıyor. Beş kişi olarak başladıkları bu girişimde, çalışan kadın sayısı kısa süre içinde 21 kişiye ulaşıyor. Kadınlara sahip çıkmış bu idealist hanıma daha bir hayran oluyorum. Güney Amerika’ya kadar ihracat yapıyorlar ve bu Ebru hanımın başarısı..

MARDİN’İN İLK TURİSTİK İŞLETMESİ

Ebru hanım Mardinli bir ailenin kızı. Marmara Üniverstiesi Sosyal Bilimler Yüksek Okulu Turizm Rehberliği’nden mezun oluyor ve  İstanbul’da incoming ve outgoing seyahat acentelerinin operasyonlarının yanı sıra 1997-1999 yılları arasında İstanbul Rehberler Odası ve Türkiye Turist Rehberleri Birliği’nin Genel Sekreterliği görevini yürütüyor. Radikal bir karar ile 1999 senesinde Mardin’e geri dönüp, 2000 yılında Cercis Murat Konağı’nı dekore edip açıyor ve Mardin ilk turistik tesisini kazanıyor. 17 yıllık bir işletmeyi hala ayakta tutabilmek harika. Çalışanları kadınlardan tercih ediyor.  Konak açılmadan evvel önce resmi kayıtlara göre Mardin’i ziyaret eden turist sayısı 11 bin ve yatak kapasitesi 220 iken, 2014 yılında turist sayısı 700 bin ve yatak kapasitesi 5.800’e ulaşıyor.


AMAZON KRALİÇELERİ PROJESİ

Ebru hanım 2016 yılının Ağustos ayında BM UNHCR’nin desteği ve Harran Kaymakamlığı işbirliği ile Urfa’nın Harran ilçesinde Harranlı kadınlar ve Suriyeli mülteci kadınlardan oluşan 83 kadın ile “Amazon Kraliçeleri Projesi”ni hayata geçiriyor. 

Oluşturduğu bu yeni marka ile gıda ve el sanatları üretimine başladı.

Proje kapsamında Harran, bölge ve Harran Mülteci Kampı’ndaki geleneksel mutfak kültürünün envanteri çıkartılarak reçetelendirildi ve kayıt altına alındı. Toplam 160 kişiye Harran’da mutfak eğitimi verdi. Eğitmen olarak yetiştirdiği 6 kadının işbaşı eğitimlerini ise İstanbul’daki Eataly’nin içerisinde açtığı Cercis Murat Konağı’nda tamamladı. Bu kadınlardan 3 tanesi hala Eataly’de çalışmaktadır. Eğitimlerini Eataly’de tamamlayan kadınlar İstanbul ve Lyon’da gerçekleştirilen Sirha Gastronomi Fuarlarına da katılarak ulusal ve uluslararası tecrübe kazandılar ve fuarlarda yaptıkları yöresel yemekler ile büyük beğeni topladılar. 

Mezopotamya Kraliçesi’nin yaptığı işler bu kadar değil, şimdilerde konağın içine uygulamalı gastronomi eğitim merkezi kuruyor. Yine Mardinli kadınlara ve mültecilere istihdam yaratacak.. Kendisi ile tanıştığıma çok memnun olduğum gibi onur duydum. Girişimci, idealist, yardımsever ve amazon ruhu ile çok kadın kurtaracağına eminim. Allah yolunu daha çok açık etsin.. Bravo Ebru Baybara Demir, seni tüm kadınlar ayakta alkışlıyoruz.

Paylaşmak Güzeldir

CEVAP BIRAKIN

You must be logged in to post a comment.