İstanbul’u güzelleştiren Mimar TÜLİN ERSÖZ

İstanbul’u güzelleştiren Mimar TÜLİN ERSÖZ
ALİYE ÜÇBAŞ
Posted on Ağustos 03, 2017, 10:01 pm
16 mins

Fransız İmparatoru Napolyon Bonapart dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu’ diyerek bu büyülü kente olan hayranlığını dile getirmiş. Bazıları büyük sorunları nedeniyle ‘megaköy’olarak nitelendirse de, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bir yandan bu dev metropolün sorunlarını çözmekle uğraşırken, diğer yandan da adına yakışır bir görünüme kavuşturmak için harıl harıl çalışıyor. Restore edilen tarihi yapılar, eski görünümüne kavuşturulan semtler, ana arterlerin peyzaj çalışmaları, köprülerin ışıklandırılması bu çalışmaların ilk akla gelen örnekleri. Her biri kente ayrı bir güzellik katan, İstanbul’un modern bir metropole dönüşmesine katkıda bulunan tüm güzellikler, İBB’nin bir kuruluşu olan İstanbul Turizm Atölyesi tarafından planlanıp uygulanıyor. Gazetemizin Yazı İşleri Müdürü Aliye ÜÇBAŞ ve arkadaşımız Volkan IŞILAY, İstanbul’un çehresini her geçen gün biraz daha güzelleştiren İBB Turizm Atölyesi Koordinatörü Mimar Tülin Ersöz ile görüştü. Sorularımızı içtenlikle yanıtlayan Ersöz’ün bu kadar başarılı olmasının sırrı, İstanbul’a olan sevgisinde gizli.. O İstanbul’u ‘Tanrının insanlar için yarattığı en güzel şehir’ diye tarif ediyor.

İBB Turizm Atölyesi ile nasıl ve ne zaman bir araya geldiniz?

Belediye başkanımız sayın Kadir Topbaş ile 1999 yılından beri belediyecilik hayatımız devam ediyor. 1999’da kendileri Beyoğlu Belediye Başkanı olunca, benim de geçmişte 22 senelik bir belediyeciliğim olduğundan beni oraya istemişti. Yani o gün, emekli olmadan önceki yıllarımdan bugüne kadar siyasi kimlik taşımadan belediyecilik hayatım devam ediyor. Sayın Başkan ile Beyoğlu’nda çalıştık ve çok güzel işler yaptık, çok güzel bir oluşumumuz vardı,  Türkiye’de bir model oldu. Güzel Beyoğlu projesi adı altında bir platform kurduk. Beyoğlu’nu sevenler, sanatçılar, ressamlar, gazeteciler, sektör temsilcileri, eğlence yerleri, otelciler, seyahat acentaları, yeme içme sektörü… Bunlarla birlikte o zaman sanıyorum aşağı yukarı bir 36-37 kişilik bir topluluk kurduk. Tabii  başlangıçta kimseye inandırıcı gelmedi. Ortak akılla işbirliği ile güzel işler çıkaralım dedik. Beyoğlu Belediye  Başkanlığı’nın finalinde ve Kadir Bey’in İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına  geçişinde rol oynayacak çok güzel projelere imza attık. Bunların hepsini ortak akılla yaptık. 

KADİR TOPBAŞ İSTANBUL İÇİN BİR ŞANS

Sayın Kadir Topbaş  2004 yılında büyükşehir belediye başkanı olduğunda  ilk toplantısı turizmle ilgiliydi. Biz tekrar bir platform oluşurduk, 59 kişiydik bu defa. 59 kişilik bu topluluk içinde 4 komisyon oluşturduk.  İstanbul’un tanıtımı ile ilgili bir komisyon,  İstanbul’da yapılacak olan aktivitelerle ilgili bir komisyon, İstanbul’un güvenlik komisyonu ve  hukuk komisyonu kurduk. Çok toplantılar yaptık. Bu oluşum Türkiye’de model oldu. Diyarbakır, Elazığ ve Bergama gibi birçok bölgeden ekibimizin nasıl çalıştığına dair sorular geldi. Herkese çalışma yöntemimizi anlatmaya çalıştık. Hırvatistan Televizyonu dahi turizmde çok başarılı işler yaptığımızı söyleyip modelimizi anlatmamızı istedi.  Bu ekiple, hata yapmamak,  ayrımcılık yapmamak kaydıyla projelere başladık. Kadir Topbaş  İstanbul için bir şans oldu. Hem mimar hem de hoşgörü insanı. Hiçbir zaman o veya bu demedi, biz beraberiz ne yaparsak beraber yapalım dedi.  Yaptığı işler doğru oldu, İstanbul görmediği hizmeti gördü.

TALİMHANE’DEN BAŞLADIK

İlk projeniz hangisiydi?

İlk yaptığımız proje Talimhane üzerineydi. O zaman Talimhane çöküntü alanıydı. Biz oldu bitti belediyecilik mantığı ile yürümeyen bir ekip olarak Talimhane’deki mülk sahiplerini, kullanıcıları, simit satanları vb. hepsini çağırdık ve projeyi anlatıp fikirleriniz nedir diye sorduk. İnsanlar buna çok sevindiler ancak bir yandan da fikirleri sorulduğu için buna inanamadılar. O zamana kadar olmamış bir şeydi. Ekibimizdeki mimar, mühendis, şehir planlayıcıları ve daha birçok farklı alanda çalışan kişilerle Talimhane’deki alt yapıyı çözmemiz gerektiğine karar verdik. İSKİ, İGDAŞ ve PTT ile irtibata geçip altyapı çalışmalarına başladık. Bütün bu kurumlar işbirliği içerisinde iyileştirme projelerini tamamladılar. İlk defa İstanbul’da kazı yapmadan, kapaklar açılarak uygulanan kanal sistemi ile çalışmaları yürüttük. İstanbul’da ilk defa 2004 yılında engelliler için kaldırımsız yol yaptık. Havadan aydınlatma sistemi olarak adlandırılan katenar sistemi de ilk kez burada uygulandı. Çünkü bu bölgede bulunan bazı zarar verici kişiler elektrik direklerindeki lambaları kırıyorlardı. Birinci derece tarihi binaları Anıtlar Kurulu’na ilettik ve Mimar Sinan Üniversitesi ile işbirliği protokolü imzalayıp, 4 hoca ve 60 öğrenci ile bu projeye başladık. Mevcut binaların fotoğrafları çekildi ve restorasyon geçirdikten sonra ne hale geleceği Photoshop (fotoşop) ile canlandırıldı. Kullanılacak malzemelere kadar kontrol edildi. Boyalar konusunda renk düzeni belirledik. Boya firmaları da bu süreçte sponsor oldular. Kimse inanamıyor ama tam 37 günde bu işlemlerin hepsini sonlandırdık. Bu süreçte eve çoğu zaman sabah beşte gittim.

KÖPRÜLER RENGARENK

Talimhane Projesi’nden sonra neler yapıldı ?

Daha sonra Sultanahmet’te Akbıyık’ı ve Sultanahmet Camisi’nin Külliyesi’ni yaptık. “Rengin Ahengi” adlı bir projeyi de hayata geçirdik. Yedi ilçede paralel zamanda bu modeli uyguladık. Belediye başkanlarının siyasi aidiyetlerini dikkate almadan Ümraniye, Kağıthane, Kartal, Beyoğlu, Esenler vb. noktalarda sokak düzenlemesi ve yenileme çalışmaları düzenledik. Mesela 2004’ten önce boğaz köprüleri ışıklandırılmamıştı. Onlar Turizm Atölyesi’nin projeleriydi. Karayolları Bölge Başmüdürlüğü, Ulaştırma Bakanlığı ile irtibat halindeydik. Üniversitelerin aydınlatma ile alakalı eğitim birimlerindeki bölüm başkanları ile beraber çalışma halindeydik. Bakanlığın yaptığı ihaleden sonra bu proje hayata geçti. Orada gördüğünüz ışıklarda 17 milyon led bulunmaktadır.

ESTETİĞE ÇOK ÖNEM VERİYORUZ

Turizmin sektörler açısından önemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Turizm 57 sektöre hizmet veriyor. Yani kullandığınız her şeyi düşünün. Halınızdan tutun, buzdolabınızdan, banyodaki bornozunuza kadar sektör hizmeti alıyorsunuz ve onları besliyorsunuz. Bu çarkı çok iyi döndürmek gerekiyor. Sektörde çöküş olduğu zaman diğer alanlar da kriz içine giriyorlar. Yani pazılın parçalarını doğru koyarsak bütünde doğru şeyler olacak. Turistin memnuniyeti geldiği yerde sorun görmemek. Aksi halde bir daha gelmez. Estetiğe çok önem veriyoruz bu sebeple. Üst düzey yabancı misafirlerimiz bir gün park ve bahçelerimizde ekilen çiçekleri görünce “Biz bunları evimizde özel bahçelerimizde yetiştiriyoruz siz hayatın içine almışsınız ve kimse çiçeklere zarar vermiyor” dediler. Biz bütün “Çimlere basmayın”, “Çiçekleri koparmayın” yazılarını kaldırdık ve onların yerine “Çimenlere basabilirsiniz”, “Çiçeklerden çok olmamak kaydıyla koparabilirsiniz” vb.  yazılar yazdık. Bu iyi niyet göstergesinin geri dönüşü de güzel oldu.

ORTAK AKIL OLMAZSA BAŞARI OLMAZ

Projelerin oluşum ve hayata geçme sürecinde en önem verdiğiniz şey nedir?

İşbirliği ve ortak akıl bizim için çok önemli. Aksini yaparsanız başarı elde edemezsiniz. Eskiden gelen belediyecilikte ben yaptım oldu mantığı vardır. Bir çalışmaya başlamadan önce orada yaşayan insanları çağırmak gerek, hizmet veriliyorsa bu insanların görüşleri sizin için çok önemli olmalı. Mesela biz hiç siyaset yapmadık ancak siyasi kimliği olan sayın Kadir Topbaş’a zarar verecek hiçbir şeyin yapılmasına da müsaade etmem. Bu mantıkla projelerin herkese açık olmasına özen gösterdik. Projeler hakkında aykırı düşünenler dahi  çalışmanın içinde oldukları için bir süre sonra projeye sahip çıktılar. Dolayısıyla insanları işin içine katmak lazım. İtiraz edenleri yok görmek,  “Senin fikrin benim için önemli değil “ yaklaşımını benimsemek asla olmamalı.

ÇALIŞTAY NEDEN BURSA’DA?

Bu ortak akıl fikriyle Bursa’da bir çalıştay düzenlediniz

Evet. Bursa’da güzel bir arama konferansımız vardı. Çok kıymetli bir moderatörümüz vardı: Oğuz Babüroğlu. Orada, 3 gün gece 11’e kadar çalıştığımız günler oldu. Sektörün temsilcilerinin hepsi vardı. Bu insanlarla müthiş çalışmalar yaptık. Sonuçta kısa vade, orta vade ve uzun vadede neler yapılabilir üzerine konuştuk. Şimdi artık sona doğru geliyoruz. Sayın başkanımıza en son Sofa Hotel’de bilgi verdik. Sayın Başkan da o görüşmede turizmcilere bir ödenek müjdesi verdi. Bir komisyon oluşturduk. Gelen projeleri değerlendirmek adına oluşturulan bu komisyon, projeleri irdeleyip uygun gördüklerini Turizm Geliştirme Vakfı’nın (TUGEV) onayına sunacak. Hatasız ve gerçekten yapılması gereken projelere bu parayı harcayacağız.

Çalıştayda görev alan ekibin çoğunlukla gençlerden oluştuğunu gördük. Bu kadro gerçekten başarılıydı. Gençlere büyük bir önem veriyorsunuz anladığımız kadarıyla. 

Belediyecilik hayatımda benim 41 senem doldu. Tabii ki bir gün biz kalemlerimizi kapatıp bu masalardan ayrılacağız. Arkamızdan gelen elemanların buralara geldikleri  zaman, anında bu boşluğu doldurmaları lazım. Gençlere mutlaka iş olanağı sağlayacaksın. Onlar bu işin eğitimini gördüler. Neden imkân sağlamayalım? Gençler teknolojiyi daha iyi kullanıyorlar. Biz biraz geride kaldık. Her ne kadar onlara ulaşmak için çaba sarf ediyorsak da onlar kadar başarılı değiliz. Şimdiki gençler daha dünya insanı. Gençler daha taze dimağlar. Onlardan çıkacak fikirler çok önemli olabiliyor. Genç kuşak ile yaptığınız her şeyde geleceğe imza atıyorsunuz.

İstanbul’a ilişkin yapılan bir çalıştayın neden Bursa’da gerçekleştiğine dair gelen sorular var. Nasıl değerlendirirsiniz?

İstanbul’da çok çalıştaylar oldu. Gelenler 3-5 saat sonra yavaş yavaş ayrılıyorlar. Oysa Bursa’da yapıldığı zaman böyle bir imkan olmuyor, biz insanları otobüslerle oraya götürdük. Ancak çalıştay o kadar zevkli geçti ki zaten kaçmamak için bahane aradılar. Gece 11’e kadar çalışıldı, insanlar dinlenmek için odalarına gittiler, ertesi gün sabah 7 de kahvaltıda buluştuk.

Bu çalıştay sektöre moral oldu mu?

Gözlemlediğimiz kadarıyla  sektör çok demoralize değil. İnsanlar el ele vermeyi hedeflediler. Evet, sektöre büyük bir moral oldu.

Turizmcilerin sizden beklentileri var, peki sizin turizmcilerden bir beklentiniz var mı?

İşbirliği içinde olun diyoruz. Ortak kararlar verin yaptığınız işlerde. Biri başka biri başka yoldan giderse sonuçta kötü sesler çıkar.

Son olarak bu kadar emek verdiğiniz İstanbul’un sizin için ne ifade ettiğini öğrenmeyi isteriz

“Tanrının insanlar için yarattığı en güzel şehir”

Paylaşmak Güzeldir

CEVAP BIRAKIN

You must be logged in to post a comment.