24 Haziran’da yapılacak erken genel seçimlerin ardından uygulanacak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle birlikte Bakanlar Kurulu’nda bazı değişiklikler yaşanacağı, aralarında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da bulunduğu 7 bakanlığın kaldırılacağı belirtiliyor. Tasarıya göre yeni dönemde Başbakan yardımcılarıyla birlikte 25 olan bakanlık sayısı 14’e düşecek. 7 bakanlık kaldırılacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın; “Kültür” kısmı Milli Eğitim Bakanlığı’na, “Turizm” kısmı ise Maliye, Ekonomi ve Kalkınma Bakanlığı’na devredilecek.
Bu gelişme krizin yaralarını saran ve geleceğe umutla bakmaya başlayan Turizm sektöründe tartışılmaya başlandı. Sektörün önde gelen STK’ları konuyla ilgili görüşlerini dile getirirken, genel görüş, Turizm Bakanlığının kaldırılmasının aksine daha da güçlendirilmesi gerektiği yönünde. Otoriteler Kültür bölümünün Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmasını olumlu karşılıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ilk defa birleştirilmiyor ve ilk defa da ayrılmıyor. Genelde geçmişte koalisyon pazarlıkları yapılırken bu bakanlıklar ya birleştirilir ya da ayrılırlardı, koalisyonun sandalye sayısına bağlı olarak. Yani bir teknik kaygı ya da bir genel düzenlenme isteği ile yapılmamıştır bu çalışmalar. Bu defa sanıyorum Türkiye’de sistem başkanlık sistemine doğru evrildiği için, bir yeni farklılaşma yapılıyor. O yüzden daha kökten bir değişiklik olarak algılanabilir. Ama bana sorarsanız doğrusu Milli Eğitim Bakanlığı ile kültür konularının bir arada değerlendirilmesidir. Çocukların ilkokul çağından başlayarak bu konuda bilinçlendirilmeleri, eğitilmeleri ve kültür konularında Milli Eğitim Bakanlığı’nın daha etkin bir biçimde ele alması doğru olur. Sadece turistler ziyaret ediyorlar diye özellikle kültür konusundaki işlerlikleri Turizm Bakanlığı’na bağlamak doğru değil. Çünkü turizm dışı çok ciddi etkinlikleri de var Kültür Bakanlığı’nın. Ben o yüzden olumlu karşılıyorum.
TURİSTİK TANITMA FARKLI BİR ŞEY
Fakat bu arada turizm ile ilgili bölümlerin ayrıştırılması ve Türkiye’deki mevcut sistemde farklı yerlere bağlanmaları ile ilgili doğrusunu isterseniz benim, kaygılarım var. Önce olumlu örnek verelim: Tanıtmanın Dış İşleri Bakanlığı’na bağlanması doğru ama dış işlerinin geleneksel yapısı içerisinde tanıtma fonksiyonlarının onlara devredilmesi ile Turizm Bakanlığı’ndaki yetişmiş olan uzmanların değerlerinin ihmal edilmemesi gerekiyor. Çünkü turistik tanıtma çok farklı bir şey, o daha çok bizde tanıtma gibi algılansa da sanıyorum biraz pazarlamayı da içeren bir konu. Dış işlerinin bu konuda bir tecrübeleri yok bildiğim kadarıyla ama burada da şöyle bir kaygı güdülebilir: Turizm Bakanlığından bir yıl daha eskidir kuruluşu ama her ikisinin de kuruluşunda ortaya konan gerekçe ülkede yürütülen siyasal sistemin dünyada yeterince tanıtılmadığı kaygısından kaynaklanmıştır. Sanıyorum şimdi bu yüzden tekrar, bağlamak istiyorlar. Geçmiş dönemde özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında çok sayıda yurt dışında büro açıldı, bu bürolara tayinler yapıldı, yapılamadı. Ben bunların işlevsel özellikleri olduğuna da inanmıyorum ve katılmıyorum. Çünkü bizler teknoloji çağına girdik, insanlara gidip geçmişte o kendi sistemlerini tanıtmak için o ülkelerin merkezlerinde kalıcı sürekli çok bütçesi yüksek bürolar tutmaları doğru değil, bunları yapan ülke sayısı da çok azaldı. Daha çok totaliter rejimlerle yönetilen ülkeler buna itibar ederlerdi geçmişte, propagandalarını yapsınlar diye. O yüzden bu anlayış da terk edildi.
EKONOMİ BAKANLIĞINA BAĞLANMASIN
Bir kere tanıtma fonksiyonlarının Büyükelçilikler bünyesinde olması ama bunun çok fazla da turizme katkısı bulunmayacağını söylemek istiyorum. Ama asıl fonksiyonların Turizm Bakanlığı’nın düzenleme yapması gereken, daha doğrusu aradaki koordinasyonu sağlaması gereken alanlarda, mesela Ekonomi Bakanlığı’na bağlanmasını ben çok doğru bulmam. Çünkü turizmi en fazla etkilendiren kararlar ulaştırma ile ilgili konularda. Şimdi bu ulaştırma ile ilgili kararların ekonomi bakanlığı bünyesinde olmasının da turizme katkısı olacağını sanmıyorum. Örnek vermek gerekirse Türkiye’de her yerde bir havaalanı açıldı. Havaalanlarının kapasiteleri, slotlar konusunda Turizm Bakanlığı’na kimsenin bir şey sorduğunu sanmıyorum. Ulaştırma konusu özellikle de turistik bölgelerdeki bizim potansiyelimiz dikkate alınarak, oralarda Turizm Bakanlığı’nın da etkin olabileceği ya da turizm ile ilgili ülkelerin de yer alacağı karar mekanizmaları olması lazım.
STK’LARIN AĞIRLIKLARI ARTAR
Burada ben sektördeki eleştirileri de pek fazla anlayabiliyor değilim. Aslında bu tür birleştirmelerde sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşlarının ağırlıkları artar. Onlar hem kamuoyunu hem de karar veren merkezler azaldığı için sayıları, onları etkileme güçleri artar, bu konuda hiçbir şey görmüyorum ben. Neyse en azından bir görüş belirttiler Turizm Bakanlığının korunması gerektiği şeklinde. 1982 yılında rahmetli Turgut Özal yatırım işi olarak gördüğünü, bu yüzden turizm konusunda İmar Bakanlığı’nın daha etkili olacağını düşünerek (o zaman İmar’dı bayındırlık bakanlığı, şimdi Çevre ve Şehircilik bakanlığı oldu) o yapılanma içerisinde doğal olacağını söylemişti. Biz o zaman turizm sektörü olarak bir araya geldik. Henüz yeni bir askeri dönemden geçilmişti, bunun doğru olmayacağını, doğru bir davranış olmayacağını gördük ve karşı çıktık. Şimdi, sanırım Cumhuriyet Halk Partisi’nin bildirgesinde de bakanlığın birleştirilmesi konusunda Adalet ve Kalkınma Partisi ile benzer görüş var. Ben bütün bunlara sektördeki meslek kuruluşlarının, kanaat önderlerinin, bir araya gelerek ortaklaşa bir çözüm bulmalarını daha doğru buluyorum.
DÜNYA TERSİNİ YAPIYOR
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın müstakil bir bakanlık olarak kalması daha doğru olur. Turizm ülkelerinde turizm bakanlıklarına büyük önem verilmektedir. Dünyadaki tüm eğilim ve trendlere bakarsak turizm sektörü büyük bir gelişim içinde. Bu gelişim içinde turizmle ilgili bakanlıkların olmadığı ülkelerde bile turizm bakanlıkları oluşturuldu. Dünyada önde giden ve en hızlı gelişen sektörlerden biri turizmdir. Birçok ülke turizmi stratejik sektör olarak, ülkelerinin kalkınması, toplum refahının artırılması için en önemli kaldıraçlardan biri olarak görüyor. Dünyada böyle bir eğilim varken ülkemizde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kaldırıp başka bir bakanlığın bünyesine atmamız bence dünyadaki genel eğilimlere ters bir davranış olur. Biz sektör olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kapatılmasına karşıyız.
BAKANLIK DAHA DA GÜÇLENDİRİLMELİ
Duyumlarımıza göre bakanlığın kapatılmasından ziyade yeni bir yapılanma söz konusu. Turizmi güçlendirecek her türlü yapılanmaya pozitif bakıyoruz. Ayrıca kapatılıp da ne yapılacak? Lağvedilip turizmi bırakacak halimiz yok. Yeni bir formdan bahsediliyor. Bu yeni formun şu andakinden daha güçlü olması düşünülüyor ki yeni bir form yapılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’na, Ekonomi Bakanlığı’na, Maliye Bakanlığı’na diyorlar ve resmi açıklama olmadan bir şey söylemek mümkün değil. Çünkü öyle bir şey yok, söylenen sağda solda bir dedikodu var ve ne doğru onu da bilmiyoruz. Tamamıyla kapatılması, lağvedilmesi gibi bir şey zaten söz konusu değil. 2017 yılında ülkenin cari açığının yüzde 34’ünü kapatan turizm sektörünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da çok önemsiyor. Her konuşmasında turizmden bahsediyor. Dönüp de ‘Turizm Bakanlığı’nı lağvettim, kaldırıyorum’ gibi bir durumun yaşanacağını da zannetmiyorum. Yeni bir yapılanma, daha efektif, daha hızlı karar alan, belki daha faydalı bir yapıya geçilecek, bilmiyoruz ne olduğunu. O zaman çok daha iyisi yapılacaktır, benim aklıma başka bir şey gelmez.
ÇOK DAHA GÜÇLÜ BİR BAKANLIK
Bakanlığın daha da güçlü yapıya kavuşturularak devam etmesi gerekmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sektör ihtiyaçları gözetilerek yeniden yapılandırılması ve Ekonomi Koordinasyon Kurulu başta olmak üzere ekonomik, sektörü etkileyecek tüm karar süreçlerinde sektör temsilinin en üst düzeyde sağlanması gerekmektedir. Ülkemizin turizm sektöründen elde ettiği döviz girdisi yaklaşık 26.2 milyar dolar seviyesindedir. Türkiye’nin en büyük sektörlerinden olan turizmin özel olarak ele alıması gerekir. Turizmde hedefimiz büyük. 2018 yılında 40 milyon ziyaretçi 32 milyar dolar turizm gelirine ulaşmayı öngörüyoruz. 2023 yılında 50 milyon turist 50 milyar dolar turizm gelirini rahatlıkla aşacağız. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yeniden yapılandırılması ve en üst düzeyde temsil edilmesi, karar alma süreçlerinde etkili ve yetkili bir nitelikte olması bu hedeflere ulaşmamızı kolaylaştıracaktır. Çok daha güçlü, yetkileri artırılmış bir bakanlık olmasını arzu ediyoruz.
BAKANLIK KAPATILMAMALI
Son yapılan Turizm Şurası ve 5 Yıllık Ekonomi Planı ve Kalkınma toplantılarında hep Turizm Bakanlığı’nın kuvvetlenmesi gerektiğini konuştuk. Turizm; döviz girdisi, cari açığı kapatması açısından en önemli sektörlerden biri. Şahsi fikrim, kapanmasındansa bakanlığın daha da güçlenerek, sektörü elinde tutması gerektiğine inanıyorum. Ama tabii siyasilerin alacağı karara bizim çok fazla bir etkimiz olacağını banmıyorum. Ama bakanlığın çok daha güçlü olması gerektiğine inanıyorum. Milli Eğitim Bakanlığı denildiğinde turizmle örtüşen bir şey yok. Rakiplerimiz Portekiz, İspanya, Yunanistan’da bile turizm bakanlığı var. Türkiye’nin şu anda en önemli ekonomik birimlerinden bir tanesidir. Hatta birleşecekse de Ekonomi Bakanlığı’yla birleşmelidir. Çünkü bir ekonomik olaydır. Bakanlık kapanmamalıdır.
TÜRK EKONOMİSİ ADINA HEZİMET OLUR
TUROYD olarak, bu duruma ihtimal dahi vermediğimizi belirtmek isteriz. Cari açığımızın büyük bölümünü kapatan turizm sektörünün böyle bir olasılıkla karşı karşıya kalması, Türk ekonomisi adına büyük bir hezimet olur. Kültür bölümünün turizmden ayrılması konusunda hemfikiriz. Bu konuda fikrimiz net. Türk turizminin geldiği nokta ortada. Yeni dönemde, liyakat esasına bağlı bir Turizm Bakanlığı’nın kurulması, en büyük dilek ve temennimizdir. Sadece Turizm Bakanları değil, bakanlık bürokratları ve çalışanlarının da turizm kökenli ve ehliyet sahibi olması şart. Sonuç olarak; Türkiye’de Turizm Otelcilik Meslek Yasası beklenirken, Turizm Bakanlığı’nın farklı bir bakanlık bünyesine alınması veya bunun dedikodusu dahi, Türk turizm ekonomisi açısından hezeyan olacaktır.