Turizm sektörünün gelişmeye başladığı bölgelere yaptığı katkılar, dünya genelinde dikkatin bu sektör üzerine yoğunlaşmasına neden olmuştur. Turizmin ekonomiyi güçlendirmesi, istihdam artışı sağlaması, barışın sağlanmasına katkı vermesi, kültür ve doğanın korunması gibi hususlar bahse konu olan yoğunlaşmanın temel gerekçeleri haline gelmiştir.

Turizm sektörünün gelişmeye başladığı bölgelere yaptığı katkılar, dünya genelinde dikkatin bu sektör üzerine yoğunlaşmasına neden olmuştur. Turizmin ekonomiyi güçlendirmesi, istihdam artışı sağlaması, barışın sağlanmasına katkı vermesi, kültür ve doğanın korunması gibi hususlar bahse konu olan yoğunlaşmanın temel gerekçeleri haline gelmiştir. 

Turizmin önemli gelir bir kalemi haline geldiği ve Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu bazı ülkeler, turizmin gelişim sürecinde terör eylemlerinin etkisiyle zaman zaman sorunlarla karşı karşıya kalmışlardır. Gerçekleşen terör saldırıları neticesinde gelen turist sayılarında ve turizm gelirlerinde gerilemeler yaşanmıştır. Peki, ülkelerin turizm sektörleri üzerinde bu denli etkisi olan terör nedir, neden kaynaklanır, terör tehlikesinden korunmak ve turizm üzerindeki etkilerini en aza indirmek için neler yapılmalıdır? Bu yazımda söz konusu sorulara cevap bulmaya çalışacağım.

Terör, dilimize Latinceden girmiş bir kelime olup korkudan titreme anlamına gelmekte.  Dehşete düşürme, korkutup caydırma ve yıldırma olarak da ifade ediliyor. Amaçları arasında; teröristlere engel olmaya çalışan resmi otoritelere ve bu otoritelerin çalışanı konumunda bulunan sivillere zarar vermek, dikkat çekmek, gözdağı vermek, farklı yollardan ülkeye zarar vermek yer alıyor. Terör eylemleri ister ülkenin vatandaşlarına isterse turistlere yönelik gerçekleştirilsin; iki durumda da bir güvenlik sorunu haline dönüşmektedir. Turizmin sürdürülebilirliğini sağlamak üzere, her devlet kendini terör eylemlerinden korumak için gereken tedbirleri almaktadır. Eğer bu konuda başarı sağlanamıyor yani terör eylemleri sıklıkla baş gösteriyor ise ülkede can ve mal kaybı yaşanır, güvensizlik ortamı oluşur. Bu durumdan başta turizm sektörü olmak üzere, sektörü destekleyen tüm iş kolları etkilenir ve ülkenin ekonomik dengesi bozulabilir. Terörizmin yukarıda ifade edilen olumsuz etkileri, turizm sektörünü teröristler açısından cazip hale getirmektedir.  

Güvenlik meselesine turistler perspektifinden bakıldığında, bu hususun turistlerin turizm deneyiminin yaşanması sürecindeki temel ihtiyaçlarından birisi olduğu görülmektedir.  Turistler tatil yaparak rahatlamak isterler. Terörizm ise barındırdığı risk nedeniyle buna engel olur. Turistler riskli ülkelere ya gelmeyi tercih etmezler ya da destinasyondan endişe kaynaklı olarak memnuniyetsiz ayrılırlar. 

Türkiye, dünyada terörizmin en yoğun yaşandığı coğrafya olan Ortadoğu’nun kısmen içerisinde kısmen komşusu olarak yer alıyor. 2002-2017 yılları arasında Ortadoğu’da 33.126 terör eylemi gerçekleşmiş. İkinci sırada ise Güney Asya Bölgesi bulunuyor. Bu bölgede söz konusu dönemde 31.959 eylem gerçekleşmiş. Bu iki bölge dünya genelinde tüm terör eylemlerinin üçte ikisinden fazlasını yaşamış. Dolayısıyla en başta Türkiye’nin bölgesel bir riski olduğunu söylemek gerekiyor. 2018 yılı küresel ölçekte 32.836 terör eylemi ile son on beş yılda zirve yapmış durumda. Bu yılda en fazla terör eylemi yaşayan ülkeler Afganistan, Suriye, Irak, Hindistan ve Nijerya olarak sıralanıyor. Türkiye bu sıralamada arka sıralara düşmüş durumda. En zengin terör örgütleri listesine bakıldığında da Hizbullah, Taliban, Hamas, El Kaide, İŞİD (DAEŞ) ve PKK’nın bulunduğu görülüyor. Bu örgütlerin tamamına yakınının eylemlerini Ortadoğu coğrafyasına odakladığı biliniyor. Benzer şekilde en fazla eylem yapan terör örgütleri de bu zengin terör örgütleri. Yani özetle parası olan terör örgütleri çok sayıda terör saldırısı düzenliyor. 

Hemen hemen her ülke gerektiği durumlarda vatandaşlarına riskli gördüğü ülkelere yönelik seyahat uyarısı yapıyor. Bu uyarılar olduğunda o ülkeye giden turistler için seyahat sigortaları devre dışı kalıyor veya sigortaların turistlere maliyetleri artıyor. Bu durumda seyahat etmek isteyen kimseler kararlarını gözden geçirmek durumunda kalıyorlar. Bu halde seyahat uyarıları turizm sektörünün üzerinde tabiri caiz ise “Demokles’in Kılıcı” gibi duruyor. 

Bu fikir göz önünde bulundurulduğunda seyahat uyarıları ve turist ölümlerine yönelik yayımlanan bir istatistik oldukça dikkat çekiyor.  Bu istatistikte ölüm riskinin olabileceği seyahat uyarı sayısı ile öldürülen turist sayısı (100 bin turistte bir kişi) kıyaslanmış. Pakistan, Filipinler, Honduras, Nijerya ve Haiti’de aşağı yukarı bu iki oranın birbirine yakın olduğu görülüyor. Yani uyarı yapıldığı oranda turist ölümü de gerçekleşmiş. Belize, Guyana ve Guatamela gibi ülkeler ise riskli görülmemiş ve bu ülkelere yönelik seyahat uyarısı pek olmamış. Buna rağmen sayılan ülkelerde oransal olarak oldukça fazla turist ölümleri gerçekleşmiş. Son grupta ise Türkiye, İsrail, Kolombiya, Suudi Arabistan, Rusya gibi ülkeler yer alıyor. Bu ülkeler için çok sayıda seyahat uyarısı gelmiş ancak turist ölümleri çok az sayıda yaşanmış. Türkiye’de bu değerin neredeyse 20’de bir olduğu görülmüş. Buradan şu sonuç çıkıyor: Türkiye için turistler açısından dikkate değer bir risk olmamasına rağmen bazı ülkeler tarafından gereksiz yere seyahat uyarısı yapılıyor fakat turist ölümleri ortalamaların çok altında gerçekleşiyor ve bu uyarıların gerçekçi olmadığı görülüyor. 

Türk turizminin terörden etkilenme düzeyine baktığımızda, 2000’li yıllardan 2015 yılına kadar maruz kaldığı terör eylemlerinden dikkate alınacak ölçüde etkilenmediğini görüyoruz. Bu döneme kadar turizm sektörünün yükselme trendi hemen hemen her yıl yükselme eğilimi göstermiş. 2014 yılı ile birlikte yaşanan çok sayıda terör eylemi ve darbe girişimi turizmde turist sayısı ve gelirlerin düşmesine neden olmuş. 2017 yılı ile birlikte güvenlik açısından istikrar sağlanmış ve rakamlar yükselmeye başlamış. 

Üzerinde durulması gereken bir başka konu da 15 Temmuz süreci sonrasında ülkede büyük bir terör eyleminin yaşanmamış olması. 2012-2016 yılları arasında ülkemize karşı sekiz defa büyük ölçekli terör saldırı yapılmış. İlginç bir şekilde bu tarihten sonra büyük kayıplara yol açan sansasyonel bir terörist saldırı görülmemiş. Bu husus, terör örgütlerinin ne kadar entegre bir biçimde hareket ettiğini de gösteriyor.

Turizm ve terör ilişkisine dair Türk vatandaşı olarak üzerimize bazı sorumluluklar düşüyor. Bu sorumlulukları şöyle sıralayabiliriz: 

Devlet yönetiminde FETÖ ve benzeri yapılanma ile terör örgütlerinin yuvalanmalarını önlemek için en kısa zamanda liyakat sistemine geçmeliyiz.

Güvenliğe yönelik gerekli tedbirleri almalıyız. 

Terörle topyekûn mücadele etmeliyiz. 

Turizmde başarılı olmak için proaktif bir çaba içerisinde olmalıyız.

Ekonomimizi sadece turizm üzerine bina etmemeliyiz. Dengeli büyüme sağlamalı; sanayiyi, ticareti, tarımı, inşaatı ne ölçüde büyütüyorsak turizmi de o ölçüde büyütmeliyiz. 

Teröre karşı asla umutsuzluğa kapılmamalıyız. 

2.500 yıllık devletimize her hal ve şart altında destek olmalı ve sahip çıkmalıyız. 

Saygılarımla…

Paylaşmak Güzeldir
Prof. Dr. Muharrem TUNA
1972 yılında Kilis’te doğdu. 1994 yılında Gazi Üniversitesi Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Turizm İşletmeciliği Eğitimi Bölümünü bitirdi ve bir yıl sonra aynı fakülteye araştırma görevlisi olarak atandı. Yüksek lisans ve Doktora derecelerini Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Turizm İşletmeciliği Anabilim Dalında tamamladıktan sonra, çalıştığı fakültede Yardımcı Doçentliğe yükseldi. 2002-2008 yılları arasında Gazi Üniversitesi Sungurlu Meslek Yüksek Okulu’nun müdürlüğünü yaptı ve üniversite senato üyeliğini yürüttü. Bu süre zarfında ABD’de Michigan State Üniversitesinde altı ay süreyle doktora sonrası çalışmalarda bulundu ve 2008 yılında yine aynı üniversitede Doçentlik unvanını kazandı. Bu kurumda öğretim üyeliğinin yanında dekan yardımcılığı, anabilim dalı başkanlığı ve çeşitli akademik görevleri de yürüten Dr. Tuna, 2014 yılında Gazi Üniversitesi Turizm Fakültesi Turizm İşletmeciliği Bölümüne Profesör olarak atandı. Prof.Dr. Muharrem TUNA, turizm işletmeciliği, yönetim, strateji, örgütsel davranış, kalite gibi konularda bilimsel çalışmalar yürütmekte olup İngilizce bilmektedir.

CEVAP BIRAKIN

You must be logged in to post a comment.