Yaşadığımız dünya üzerinde kişilerin ve gurupların seslerini duyurmaları veya görüşlerini açıklamaları, adına sosyal medya dediğimiz internetteki nev zuhur yapılanmayla da mümkün olmaktadır.
“Allah size, mutlaka emanetleri (işleri) ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle davranmanızı emreder.” (Nisa Suresi 58. Ayet. Kur’an-ı Kerim)
Yaşadığımız dünya üzerinde kişilerin ve gurupların seslerini duyurmaları veya görüşlerini açıklamaları, adına sosyal medya dediğimiz internetteki nev zuhur yapılanmayla da mümkün olmaktadır.
Twitter, Facebook, Instagram ve Linkedin gibi sosyal medyanın herkese açık, daha iyi ve daha yaygın olarak kullanılabilir olması, kolay ulaşılabilir mecralar oluşu birçok sorunun çözümü için yardımcı ve aracı olmaktadır.,
Sosyal medyada son zamanlarda iki ayrı hak arama eylemiyle ilgili olarak atılan tweetler bana da geliyor. Aylardır maaş alamayan ve bir gecede (güya) battı denen Atlas Global Havayolu Şirketi’nin çalışanları A.Z.A.P (Atlas Zedeler Adalet Platformu) @Atlasmagdurlari adıyla örgütlenerek iflas başvurusunda bulunan patronları A. Murat Ersoy’dan haklarını alabilmek için kesintisiz mücadele sürdürüyorlar.
Her ne kadar gazeteler ve televizyonlar bu hak arama eylemine yer vermezken,
sosyal medyada hangi konuda olursa olsun atılan tüm tweetler yerini buluyor. Daha önce eski şirketlerinin önüne gidip basın açıklaması yapan Atlaszedeler’e “Gelin görüşelim” çağrısı yapan A.Murat Ersoy “Maaşlar ödenecek” demesine rağmen hiç ödeme yapmadı. Son olarak “Evinin önüne geleceğiz” diye atılan bir tweet üzerine bir kısım çalışanın maaş alacağını yatıran Ersoy, görüştüğü bazı çalışanlara “Siz medyada yazıp çizmeyi durdurun.” diyerek gözdağı vermeyi de ihmal etmiyordu. Böyleleri için Türkçede güzel bir benzetme vardır, “Aba altından sopa göstermek.” Ama bu hiç sökmez.
Bugüne kadar yapılan bu eylemler tabii ki, mahkemede de bir karşılık bulacak ve adaletinden hiç şüphe etmediğimiz hakimler iflas istemine ona göre karar verecektir. Hakimler adil karar verecek ümidini taşıyan mağdurların kamuoyu vicdanında haklı olduğu kesin gerçek.
İnternet medyasının da destek verdiği eylemin olumlu bir sonuç alması işsizlik girdabında boğulan Atlas çalışanlarının eksiksiz bir araya gelmesiyle olacaktır. Fakat, bir kısım çalışanlara el altından para verilerek, bu hareket bölünebilir.
Buna karşı çok dikkatli olmak gerekir.
(Bu satırlar Çarşamba günü yazılmıştı)
Ersoy’a cuma gününe kadar mühlet veren Atlaszedeci’lere son gelen mesaj
“40 kişiye para ödeyeyim” şeklinde tam da bölmeye yönelik bir art düşünceydi.
Onlar bu numarayı yutmadı ve kendisine anlamlı ve birlik içeren cevap verdiler.
“ARAMIZDAN 40 HAİN BULAMAZSIN MURAT ERSOY!..
Ersoy’a bu akşam saat 20:00’a kadar süre vermiştik. Bugün bize ulaşarak 40 kişinin ismini isteyen Ersoy’un teklifini reddediyoruz, hepimizin parasını ödeyeceksin yoksa GELİYORUZ. YA HEP BERABER, YA HİÇBİRİMİZ!”
Bence en akıllı ve doğru cevabı verdiler.
Atlaszedeler’e sivil toplumdan bazı sendikaların dernek ve platformların destek vermesi çok güzel de mangalda kül bırakmayan anlı şanlı, emekten yana gibi görünen bazı gazete, TV ve internet sitelerinin üç maymunu oynaması nasıl açıklanabilir. Kimden ve neden bu korku.
Dava sonucunu çalışanlar gibi biz de merak ediyor ve çalışanlara “Adalete güvenmeye devam ediniz” diyorum.
Kayınpeder Mahmut Bozkurt’un, ortağı ve damadı (Bu arada Ersoy’un eşinden boşandığı da ileri sürüldü, ama resmi olarak bilgi sahibi değiliz.) Ali Murat Ersoy hakkında ileri sürdüğü iddialar da soruşturulmaya değer önemli bilgiler içermektedir. Elexus Otel’deki ortaklık ve ortaklığın yabancı kişi ve şirketin üzerine geçmesi söz konusu mudur?
Bu iddialar iyi araştırılırsa bu davanın seyrine de etki edebilir. Mahkeme artık kamuoyunun ilgisi dahilindedir. Davanın oldu bittiye getirilmesi veya üstünün örtülmesi artık hiç mümkün değildir.
Davaya çalışan hak sahiplerinin yanı sıra kamu vicdanı da müdahildir biline.
HAVACILIĞI, HAVACILAR YAPSIN
Sosyal medyada bana da tweetler atıp destek isteyen bir başka gurubun hak arama kampanyası da dikkatimi çekti.
Yeni mezun olan bu genç arkadaşlar ne istediklerini gönderdikleri mailde şöyle anlatıyorlar.
“Bizler üniversitelerde havacılık yönetimi (lisans) okuyarak mezun olduk. Vakıf üniversiteleriyle beraber Havacılık Yönetimi Lisans Programı (25’i devlet) toplam 48 Üniversitede okutulmaktadır. Mezun sayımız ise 4-5 bin civarındadır.
Bu kadar mezun varken ve her geçen yıl mezun sayımız artarken Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü (DHMİ) havacılık yönetimi mezunu olarak bize çok az sayıda kadro tahsis ediyor. Bizler, Havacılık Yönetiminin Temelleri, Hava Kuralları ve Hava Seyrüsefer Sistemleri, Havacılık Hukuku, Havacılık Pazarlaması ve Hizmet Yönetimi, Havacılıkta Risk Yönetimi, Havalimanı Operasyonları, Havalimanı Yönetimi, Havayolu Yönetimi, Hava Kargo Yönetimi, Havacılık Endüstrisinde Stratejik Yönetim, Havacılık Lojistiği, Havacılık İstihbaratı gibi operasyonel dersler alıp, stajlarda da uygulama yapmışlardır.
DHMİ’nin tüm branşlarda personel istihdamında bizlere öncelik vermesini istemekteyiz. DHMİ atamalarında 4493 kodunun getirilmesi gerekmektedir. Doktorların hastanede hasta baktığı gibi öğretmenlerin okullarda eğitim verdiği gibi biz Havacılık Yönetimi mezunlarının da havalimanlarında çalışması kadar doğal bir şey olmadığını belirtmekteyiz. Apron memurluğunda personel eksikliği olmasına rağmen DHMİ bu kadroya son 2 yılda sadece 32 kişi atanmıştır. Yeni açılacak havalimanları ile birlikte apron memurluğu için çok ciddi bir açık söz konusudur. Buralara en az 200-300 kişilik kadro ihdas edilmesi gerekmekte. Yanı sıra, memurluk ve AIM (Havacılık Bilgi Yönetimi) kadrolarının da yine 4493 koduyla atanma yapılmasını bekliyoruz.
Havacılık mezunları KPSS’den 90+ ve Yabancı Dil Sınavından da yine yüksek puanlar almaktayız. Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin daha iyi ve donanımlı kadrolara sahip olması için bu konuda eğitim almış dinamik havacılık mezunlarına ihtiyacı vardır. Bu nedenle, DHMİ personel istihdamında 4001 (tüm lisans mezunları başvurabilir) kodu yerine, Havacılık mezunlarının kodu olan 4493’ü kadro unvanlarında kullanmasını istiyoruz. Bu konuda sesimizi duyurmak istiyor ve devlet büyüklerimizden destek bekliyoruz. Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün dediği gibi ”İstikbal göklerdedir.” Bu sözün vermiş olduğu aşk ile bizler havacılık okuduk ve yine bu aşk ve coşkuyla görev istiyor, herkese sevgiler ve saygılar sunuyoruz.”
Havacılık yönetimi bölümünü bilerek ve isteyerek tercih eden öğrenciler ve bu bölümden mezun gençler şikayetlerinde yerden göğe kadar haklılar. Dünyanın hiçbir yerinde doktorun işini avukat, avukatın işini de doktor yapmaz. Fakat biz de durum her konuda olduğu gibi, bu konuda da çok farklı. Adı üstünde köklü bir devlet kurumu olan Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin en asli görevi havacılık olduğuna göre, çalışanlarını da bu mesleğin eğitimini almış olanların arasından seçmesinden daha doğal ne olabilir ki? Kurumu sevk ve idare edenler bunun farkında değil, dersek gerçeği biz de gizlemiş oluruz. Bal gibi farkındalar.
Adetten olduğu üzere, belki burada da eş dost, hatır gönül ilişkileri ağır basıyor ve kim bilir hangi çok alakasız meslek mensupları havacılığı yönetmek üzere devlet kapısında işe alınıyor. Standardın dışına çıkarak alınan bu elemanlarla, bu konuda 4 yıl süreyle eğitim yapmış veya yapmakta olanları aynı kefeye koymanın adil ve etik olmadığını düşünmekteyim. Bu gençlerin sorunu, hepimizin sorunu diyerek TBMM’deki tüm siyasi partilerin milletvekillerini göreve çağırıyorum. Bu konuya bir el atıp, gençlerin yarınlarını biraz olsun garanti altına alalım derim.
Mutlu yarınlar Türkiye’m…