Absürd tiyatronun önde gelen isimlerinden Samuel Beckett, iki perdelik muhteşem oyunu Godot’u Beklerken’i 1949 ‘da yazmış. Çok ses getirmiş ve tepkiler almış. Hatta o dönem Türkiye’de sahnelemek istemişler. Yoksa siz komünizmi mi bekliyorsunuz diye oyunu basmış polis. Derhal iptal etmişler.
II. Dünya Savaşının insanlar üzerindeki etkisini oldukça hissettiriyor eser. İnsanların geleceğe ve hatta hiçbir şeye dair umudu kalmadığı bir dönem. Umudu bekleyişe yönelik bir başyapıt. Sürekli tekrarlardan oluşması, “başladığı yere geri dönüp durması” gibi işleyiş biçimlerine sahip.
Eylemsizliklerine yenilmiş, Estragon ve Vladimir adlı başkahramanlarımızın, Godot adında ne olduğu bilinmeyen bir kimse veya “şeyi” beklemelerini konu alan önemli bir absürt tiyatro eseri. Toplumsal bir eleştiri ve bir anlamda da kınama olan bir oyun bu.
Peki bekledikleri gibi Godot geliyor mu?
Hayır..
** ‘’Yapacak hiçbir şey yok’’. İçinde bulunulan konuyu ve anlatılmak isteneni 4 kelime ile bu kadar net anlatabilirdi bir yazar. ‘’Yapacak hiçbir şey yok’’. Oyun bu replikle başlıyor ve ‘’ eee, gidelim mi?’’ ‘’evet, gidelim’’ replikleri ile bitiyor. Tabii son replik sonrası iki kahraman da yerinden kıpırdamıyor ve izleyene ve okuyana yarın yine orda olacakları, kendilerini ‘’kurtaracak’’ o hayali karakteri bekleyecekleri izlenimini çok güçlü bir biçimde veriyor.”
Henüz 18 yaşında ilk otel tecrübemi anımsıyorum. Personel müdürü giriş evraklarımı alır almaz lojmanın yerini tarif etmişti. “Hemen lojmanın önünde şilteler var. Temiz bir tane bul, ranzana koy, hayrını gör” demişti. Antalya’nın kışını bilen bilir. O yağmurda dışarda sağlam bir şey kalmaz. Her şey çürür. Gidip bir tane buldum. Kısmen sararmış ama hala orijinal rengi seçilebilen bir şilte. Sonra odaya götürdüm, benim gibi çalışmaya gelmiş genç bir arkadaşın yardımıyla. Oda dediysek 18 kişilik koğuş. El kadar aynanın karşısında tıraş sırası bekleyen bir düzine adam düşünün.
O günlerden bu günlere çok şey değişti; üniformalar, lojmanlar, çalışma süreleri, fazla mesailer, yan haklar.
Ancak “insana ve emeğe değer veren organizasyonlar yaratma” konusunda sınıfta kaldık.
Bu konuda sektör yerinde sayıyor ve başladığı yere geri dönüyor.
Yoksa turizmciler “Godot’yu mu bekliyor?”
** http://delibozuktinilar.blogspot.com/2017/09/godotyu-beklerken-kitap-analizi.html
OTEL İŞLETMELERİNDE PROBLEM ÇÖZMENİN YOLLARI / ORKUN AVKAN