Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, Türkiye 2021 yılında, bir önceki yıla oranla yüzde 88,08 artışla 30 milyon 38 bin 961 ziyaretçi ağırladı. Türkiye’nin 2021 yılı turizm geliri ise yüzde 103,02 artışla toplam 24 milyar 482 milyon 332 bin dolar olurken, en çok ziyaretçi gönderen ilk üç ülke Rusya, Almanya ve Ukrayna olarak istatistiklere geçti.
İki yıldır devam eden salgın ve yeni normal şartlarına rağmen her geçen gün yükselen turizm geliri ve turist sayısı turizm açısından yüz güldürücü. Dünya hızla değişiyor, dönüşüyor ve dijitalleşiyor. Dijitalleşme pandemiyle birlikte hayatımızda önemli bir yer tutuyor. Haliyle herkesin beklentisi ve deneyimleri farklı şekilde ortaya çıkıyor.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği ve Türkiye Bilişim Vakfı iş birliği ile; Ernst & Young tarafından sektörün ihtiyaç ve beklentileri tespit edilerek Turizm Sektörü Dijitalleşme Yol Haritası Raporu 2019 yayınlandığından bugüne turizm sektöründe süreç çok daha hızlı ilerlemiş durumda. Raporu okumadıysanız eğer hızlı bir şekilde internet aracılığıyla ulaşabilirsiniz. Arzu eden olursa da kendilerine iletebilirim. Sizlere bu raporda da bahsi geçen dijital deneyim ve sosyal medyayla ilgili bölümü bir “Influencer” olarak anlatmak istiyorum.
Influencer mı, dijital ajans mı?
Bill Gates’in 1996 yılında söylediği “Content is King-İçerik Kraldır” sözünü çok severim. Turizm açısında da içerik son derece kıymetli. Şu gerçek de var ki başlı başına içerikle de yol alamazsınız. Beğenilmeniz, takip edilmeniz, internet aramalarında üst sıralarda yer almanız, sosyal medya konum aramalarında gerçek deneyimlerle öne çıkmanız gerekir. Turizmin paylaşılmasında ve gelişiminde “özünde insan olan bu deneyim” dijitalleşiyor. Günümüzde tüm seyahatlerin %75’i dijital olarak planlanıyorken, sektörün bu treni asla kaçırmaması gerekiyor.
Kişisel olarak hizmet aldığım yerler; pandemiyle birlikte tüketicilerin tercihlerine göre uyumlanmıştı. Burada maske, mesafe, hijyen, yeme-içme vb gibi olması gereken standartlardan bahsetmiyorum. Tüm kısıtlamalara rağmen tatile renk katan bir deneyimden bahsediyorum. Pandemide tercih ettiğim tüm yerler sosyal medya hesaplarıyla sürekli aktif olan ve dijital pazarlamaya yönelik çok fazla seçenek sunan yerlerdi.
Günümüzde sosyal medya paylaşımlarının tüketicilerin turizm taleplerine yansımaları ve satın alma kararlarındaki etkisi büyük. Arama motorlarında gerçek deneyimler, yorumlar ve fotoğraflar vb. dijital kaynaklar o yerin tercih sebebi olmasını sağlıyor. Sosyal medyada deneyimlerini paylaşan “Etkileyici-Influencer”lar, onları takip eden kişilere, beraber seyahate çıkmışçasına bir serüven yaşatıyor. Bu deneyimle birlikte Influencer ve tercih edilen yer ile duygusal bir bağ kuruluyor. Burada samimi içerik üreten ve gerçekten güven duyulan kişileri konuştuğumuzu da eklemek istiyorum. Dijital dünyada da gerçek olmayan takipçileriyle “tatil” adına içerik paylaşan sahte hesapların da olduğunu bilmeniz gerekiyor.
Influencer’lar aynı yere gitmek isteyen takipçilerinin yorumlarına cevap vererek yardımcı olduğu gibi, markaya ait anlık deneyim ve paylaşımlarıyla aktif katılım sağlıyor.
Tutarlı ve samimi içerikleriyle Influencer’ların etkisi, deneyim paylaşımları, memnuniyet, güven duygusuna odaklanırken dijital ajansların görevi markayı en uygun influencer’lar ile buluşturmak olması gerekiyor. Turizm sektörüne yönelik ajanslar çoğalırken iletişim kurmak için bir araç olarak tercih edilen sosyal medyada son derece temkinli hareket edilmesi gerekiyor. Yerli ve yabancı turist olarak her iki kesime de yönelik farklı iletişim sergilenmesi işin diğer tarafı. Doğru influencer kadar doğru iletişim dilinin olması gerekiyor. Bu sebeple hem ajans hem de Influencer’ın seçimi kadar dijital stratejinin de markalar tarafından en başta belirlenmesi gerekiyor.
Eğlenmeye, dinlenmeye, keyif almaya yönelik turizm sektöründe, hikayenizi siz değil, bırakın dijital deneyime sahip kişiler anlatsın.