Savaş Etme Ne Olur…

SAVAŞ ETME NE OLUR
DENİZ DİKKAYA
Posted on Mart 12, 2022, 6:54 pm
7 mins

İnsanoğlu çok ilginç, hani ‘dünyanın en akıllı hayvanıdır insanlar’ derler ya, bazen keşke bu kadar akıllı olmasaydık diye geçirmiyor değilim.

Kaprislerimiz olmasaydı, hırslarımız olmasaydı, açgözlülüğümüz olmasaydı, tam tersi karnımız doyana kadar yemek yemekten ve uykumuz gelince uyumaktan başka derdimiz olmasaydı. Gözü kendi önündeki yemekte değil başkalarının yemeğinde, amacı kendi koltuğu değil başkalarının altın varaklı koltuğunda oturmak olan, hırsının ve nefsinin peşine takılmış giden insanoğlu, dünyayı krizden krize, savaştan savaşa sokmaktan korkmuyor, ardı sıra milyonlarca hatta milyar insanın kaderiyle oynamaktan zerre geri adım atmıyor.

Oysaki bizler, yani insana hizmet eden dünyadaki en önemli sektörün emekçileri turizmciler öyle mi ya, tek derdi evine helal ekmek götürmekten başka hırsı olmayan (istisnalar hariç J) turizm sektörü yine kendinden kaynaklanmayan nedenlerden dolayı bir krizin eşiğinde. Ama bu kez konumuz çok daha ciddi, çünkü çok daha acı ve insan odaklı. Dünyanın tam ortasında neredeyse biraz uğraşsanız aynı atadan iki ülkeden biraz daha büyük ve hırslı olanı silahlarını kuşanmış bir şekilde diğerine hiç amaçsız ve nedensiz bir şekilde saldırıyor, silahlar, bombalar, füzeler ardı ardına patlatılıyor, yüzlerce insanın canına, milyonlarca insanın gözyaşına ve acısına mal oluyor. 

Hiç suçu olmayan yüzbinlerce insan valizine çantasına ne bulduysa doldurup alelacele evinden başka yerlere göç etmeye zorlanıyor.

Aslında tam da bu iki milletin birkaç ay sonra güneşli sahillerde yapacakları tatilleri için rezervasyon yaptırmaları gerekirken, tam tersi valizlerini kapıp makus talihlerini değiştirmek için güvenli yerlere kaçmaya çalışıyorlar. Bu görüntüleri izlerken, haberleri okurken birden;

‘Göğsüm daralıyor,  yüreğim kanıyor, Olmasaydı sonumuz böyle’

dizeleri aklıma geliyor.

Düşünmekten kendimi alamıyorum, geçen yıl Türkiye turizmine en çok turist katkısı sağlayan ilk 5 ülkedeki 2 komşu ülke birbirlerine neden girer, neyi paylaşamazlar, dertleri tasaları nedir, nedir de 3-5 kendini bilmez siyasinin egoları yüzünden milyonlarca insanın kaderiyle oynamaktan bir an olsun geri adım atmazlar.

Peki ya turizmciler, şurada yaz sezonunun başlamasına neredeyse birkaç ay kalan, otellerini, uçaklarını, otobüslerini, restoranlarını, müzelerini yaz sezonuna hazırlamakla meşgul turizmciler, yeni bir krize daha hayırlı olsun mu desinler, ya da bu yaz işletmelerini doldurmak için evlerinden uzakta fuardan fuara dolaşıp son odalarını, koltuklarını satmayla uğraşan otelciler ve acenteciler ne yapsınlar, aman n’apalım, kaderimiz buymuş mu desinler…       

Yanıt nedir bilinmez ama bir tek gerçek var ki turizmci olmak demek iyi geçen bir günün sonrası için bile güzel hayaller kuramamak demek, bunu öğrendik, bu nedenle krizlerden krizlere, sıkıntılardan sıkıntılara evrilen turizmciler olarak bu nurtopu gibi yepyeni savaş krizimizden sonrasını da şimdiden planlamaya başladık. Eminim ki turizmcilerimiz bu karanlık dönemi de atlatacak, radarlarını çok hızlı bir şekilde başka pazarlara çevirecek, yeni ekmek kapılarını araştıracak ve eminim ki çıkış yollarını yine bulacaklar, buna gönülden inanıyorum. 

Ve bu nedenle her zaman diyorum ki Eyyyy Turizmci Dostlar, gözlerimizi 360 derece görecek şekilde açmalı, bir kapının kapandığında diğer açık kapımızdan misafir almaya devam edebilmek için sadece bir iki pazardan değil tüm dünyadan turiste odaklanmalı, 90’ların turizm kafasına tekrar dönmeli, turist getiren kanallarımızı çeşitlendirmeliyiz.

2021 yılında ülkemize en çok turist gönderen ülkelere bakıyorum, ilk sırada yaklaşık 5 Milyon turistle Rusya, ikinci 3 milyon turistle Almanya, üçüncü 2 milyon turistle Ukrayna, dördüncü Bulgaristan, beşinci İran. Ve nasıl bir kaderdir ki ilk beş içindeki iki ülkemiz birbiriyle savaş halinde, çöl ve kutup ayısı hikayesi sanki bizim için yazılmış.

Dünya 5’ten büyüktür deniyor ya evet bizim Turizmimiz de beşten büyük olmalı; başta Avrupa, Amerika ve Uzakdoğu kıtası olmak üzere dünyanın en zengin turistlerine hedeflenmeliyiz, hem resmi hem de özel turizm kurumlarını, birliklerini, derneklerini ve duayenlerimizi tekrar bu amaca koşturmalıyız.

Hep birlikte yeniden bir sınavdan daha geçiyoruz ve bu kez acıların en büyüğüne, silahların gölgesinde yaşanan bir iklime şahit oluyoruz. Bu dönem de geçecek, bir sonraki herhangi bir krize kadar yine turizmciler olarak hayatta kalmaya uğraş vereceğiz.

Her kriz için slogan üretmek konusunda neredeyse master yapan Deniz kardeşinizin bu karanlıktan çıkış sloganı da şu olmasın mı;

“Savaş etme ne olur,  Seyahat et senin de olur!”

Paylaşmak Güzeldir

CEVAP BIRAKIN

You must be logged in to post a comment.