Turizmin lokomotifidir fuarlar. Turizm sektörünün tüm bileşenleri bu organizasyonlarda bir araya gelir, birbirleri arasında güçlü ticari ilişkiler kurarlar. Bu yolla turistik destinasyonlar da bölgelerine turist çekerler ve yörelerinde ekonomik canlılık sağlarlar.
Dünyada düzenlenen belli başlı turizm fuarları var. Bu fuarlar hem arz ve talebi bir araya getirerek bir pazar işlevi görür hem de düzenlendiği destinasyona çektiği katılımcılar yoluyla katkı sağlarlar. Uluslararası ölçekte en fazla ziyaret edilen turizm ve seyahat fuarları arasında ITB Berlin, World Travel Market Londra, IMEX Las Vegas, ITB Asya Singapur, Arabian Travel Market Dubai, IBTM World Barselona, IFTM Top Resa Paris, Fitur Madrid, MITT Moskova, China International Travel Mart Şangay gibi fuarlar yer alıyor. Türkiye’de de bu alanda en köklü etkinlik Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı (EMITT). İstanbul’da bu yıl 26.sı düzenlenen EMITT, dünyanın en büyük beş turizm fuarından biri. Fuar her yıl 60.000’e yakın sektör profesyonelini ve ziyaretçiyi ağırlıyor. Buna ek olarak bu alanda İzmir’de bu yıl 16. sı düzenlenecek olan TRAVELTURKEY ve Ankara’da 5. si düzenlenecek olan TRAVELEXPO’yu sayabiliriz. Antalya’da başlatılan Sağlık, Spor ve Alternatif Turizm Fuarı HESTOUREX ile Antalya Turizm Fuarı’nı da bu organizasyonlara ilave edebiliriz. Ayrıca Kongre Turizmine yönelik gerçekleştirilen ACE of MICE da başarılı organizasyonlar arasında yer alıyor.
Bu listeye bakıldığında, dünyanın önemli turizm fuarlarının organize edildiği ülkelerin tamamının, aynı zamanda dünyanın turizmde en iddialı ülkeleri olduğu görülmektedir. Buradan hareketle sanırım “Turizmde iddialı olacaksak, Turizm Fuarcılığında da iddialı olmalıyız.” demek yanlış olmayacaktır. Bunun için de gerek kamu birimleri gerekse özel sektör kuruluşlarının turizm fuarlarını desteklemesi ve güçlendirmesi yerinde olacaktır.
2019 yılı sonlarında ortaya çıkan ve 2020 yılı ile birlikte tüm dünyayı kasıp kavuran koronavirüs (COVID19) pandemisi, turizm fuarcılığını da ciddi biçimde etkiledi. 2020’den itibaren, çok sayıda insanı kapalı ortamlarda bir araya getirmesi ve bulaş riskini arttırması nedeniyle onlarca turizm ve seyahat fuarı iptal edildi. Bazı ülkeler tüm fuarları belirli sürelerle yasakladı; bazılarındaysa, katılımcı ve ziyaretçi talebinin düşmesi nedeniyle fuarlar yapılamaz oldu.
Pandemiyle birlikte tüm alanlarda olduğu gibi turizm etkinliklerinde de sanal mecraların ağırlığını güçlü bir biçimde hissetmeye başladık. Seminerler, konferanslar, toplantılar sanal ortama taşındı. Özellikle sosyal medya üzerinden söyleşiler moda oldu. Ancak vaka sayıları dünya genelinde zirve yapmasına rağmen normalleşmenin benimsenmeye başladığı son dönemlerde bu söyleşiler çekiciliğini kısmen kaybetmiş gibi görünüyor.
Başlangıçta iptal edilen bazı fuarlar için de bir müddet sonra “acaba sanal ortamlarda tutar mı?” düşüncesiyle internet üzerinden uzaktan yöntemle yapılma gayreti içerisine girildi. Lakin –ben dahil- birçok katılımcı ve ziyaretçi bu iş böyle yapılmaz demeye başladı. Zira sanal fuarların etki düzeyinin de beklendiği gibi olmadığı gözlendi. Bu süreçte turizm bileşenlerinin tamamına yakını fuarların yüz yüze yapılmasını savunmaya başladı.
2022 yılının ilk çeyreğini yaşadığımız bu günlerde, ITB Berlin başta olmak üzere bazı fuarlar pandemi nedeniyle hala yapılmıyor. EMITT İstanbul, bu yıl pandeminin etkisiyle katılımcı sayısı düşmesine rağmen başarıyla gerçekleştirildi. Diğer yerli fuarlar da ertelenmeyecek gibi görünüyor. En yakın tarihli fuar Mart ayı başında Ankara’da gerçekleştirilecek olan TRAVELEXPO. Bu fuar da ertelenmedi ve planlanan tarihte Ankara ATO Congresium Fuar Merkezinde gerçekleştirilecek.
Son zamanlarda, turizm fuarcılığı konusunda tartışılan konuların başında teknolojik gelişmelerin etkisiyle ortaya çıkan sanallaşma sorunsalı geliyor. Acaba “Fuarlar sanal ortama mı taşınmalı? Cevap eğer hayırsa, neden sanal ortamda değil de yüz yüze olmalı?” Bu konuda elbette farklı görüşler olabilir. Fuarların sanal ortamda gerçekleştirilmesini tercih edenler çıkabilir. Ben bu soruya cevap olarak şöyle bir yaklaşım getirmek istiyorum. Öncelikle, dünya genelinde en büyük ihracat hacmine sahip üçüncü sektör; kimya ve petrolün ardında yer alan uluslararası turizm. Yakın gelecekte birinci sıraya yükselmesi de muhtemel senaryolar arasında. Pandemi bile insanların seyahat etme ve turizme katılma ihtiyaçlarını yeterince baskılayamıyor. Fuarlar, turizm gelişiminin lokomotifi olarak ağırlığını gelecekte de sürdürecek gibi görünüyor. Elbette tanıtımda yeni medya, özellikle de sosyal medya büyük önem taşıyor. İş görüşmelerinde görüntülü konferans sistemler oldukça yarar sağlıyor. Teknolojinin gelişerek, hologram ve sanal gerçekliğin yaygınlaşmasıyla birlikte uzun vadede belki fuarlar sanal ortama taşınabilir. Ancak günümüzde bir müddet daha turizmde başarı için faaliyetlerimizde fuarcılığı göz ardı etmeden çalışmamız gerekiyor. İnsanlar fuarları sadece iş bağlantısı yapmak için kullanmıyorlar.
Fuarlar aynı zamanda birer sosyalleşme mekanları. Bu mekanlarda katılımcılar yeni dostlar ediniyorlar, aynı zamanda birçok dostunu da aynı ortamda turizm fuarlarında görme şansına sahip oluyorlar. Bu da fuarların ekonomik katkılarının yanında sosyal katkı sağladığını gösteriyor. Bu nedenle fuarlar bir müddet daha önemini koruyacak gibi görünüyor. Eğer böyle olacaksa, binbir zorluklarla hayata geçirilen bu organizasyonlara katkı vermek de tüm turizmcilere ve karar alıcılara düşüyor. Sayıları çok fazla artmaması koşuluyla turizm fuarlarını daha nitelikli hale getirmekte yarar var. Bu vesileyle turizm fuarcılığının gelişimi konusunda büyük emekleri olan Hacer AYDIN, Bilgin AYGÜL, Okan KAYA, Emin ÇAKMAK, Selçuk MERAL ve Volkan ATAMAN ile İZFAŞ ve TÜRSAB başta olmak üzere ilgili tüm kişi ve kuruluşlara takdirlerimi sunuyorum.
Saygılarımla…