İTP Direktörü Şengül Altan Arslan: Popüler destinasyonlar kadar bilinirliği olan İstanbul, çeşitli ve kendine özgü zengin turizm deneyimlerine imkân veren doğal ve kültürel mirasa sahip olmasıyla halen keşfedilmemiş destinasyon olma özelliğini koruyor.
İstanbul Turizm Sektörünün Sürdürülebilir, Kapsayıcı ve Katılımcı Şekilde Gelişmesi, turizm sektörünün; İstanbul’un özgün değerlerini, yerel özelliklerini hedeflerinde dikkate alarak geliştirmek; bu değer ve özelliklere saygı göstererek, değerlerin geçmişten geleceğe kesintisizliğini sağlamak, şehrin kültür ekonomisini İstanbullu ile birlikte güçlendirmek, turizm gelirlerini artırmak, ve rakip destinasyonlarla yarışabilen güçlü bir sektör oluşturmak hedefiyle kurulan İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan İstanbul Turizm Platformu’nun Direktörü Şengül Altan Arslan ile sektörün sorunlarını ve bu sorunların çözümlerini konuştuk.
“KRİZLER TURİZM SEKTÖRÜNÜ DEĞİŞİME ZORLADI”
HG: Dünyada ve İstanbul’da Değişen Turizm Tanımı ile başlayalım
ŞAA: Turizm sektörü, Covid-19 küresel salgınıyla birlikte, yaşadığı sorunların yanına farklı sorun alanları ekleyen yepyeni bir durumla karşı karşıya kaldı. Pandemi süresince dünya genelinde birçok radikal önlem uygulandı. Hem uygulanan önlemler, hem de krizlerin doğal sonucu olan davranış/anlayış değişiklikleri, her krizde olduğu gibi değişimleri beraberinde getirdi, daha doğru bir ifade ile sektörü değişime zorlamaya başladı. Pandeminin sona ermesiyle toparlanmaya başlayan, hızlı bir ivmeyle büyümeye devam eden turizm sektörünün önemi, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için daha da arttı. Gezginler için keşfedilmemiş yeni destinasyonlar anlamına gelen bu yerler arasında İstanbul’a özel bir yer açmanın yerinde olacağına kuşku yok. Zira popüler destinasyonlar kadar bilinirliği olan İstanbul, çeşitli ve kendine özgü zengin turizm deneyimlerine imkân veren doğal ve kültürel mirasa sahip olmasıyla halen keşfedilmemiş destinasyon olma özelliğini koruyor. Bu anlamıyla çok önemli bir turizm pazarı sorunlarına rağmen hizmet kalitesini artırmaya çalışan, İstanbul’un turizme ilişkin eşsiz ekosistemine dair farkındalığı olan ve buna uygun bir hizmet anlayışıyla, özveriyle çalışan sektör paydaşları, İstanbul ve ülkemiz turizminin geleceği için çok değerli. Ancak paydaşların çabaları sektörü ayakta tutmak için elbette tek başına yeterli olmuyor. Dünya değişiyor ve tüm dinamikleriyle bu değişime adapte olan, turizmin insanlar anlamındaki değişimini öngörebilen ülkeler turizm sektöründe ileriye gidiyor. Türkiye’nin 1980’li yıllardan sonra hızla gelişen ve ekonominin motor güçlerinden biri haline gelmesine vesile olan turizm atılımını, tüm dünyada yaşanan, turizmdeki kavramsal değişimini içselleştirerek yeniden başarmaktan başka seçeneği yok. Özellikle turizm anlayışındaki değişiklikten sonra bu süreçte lokomotif olma potansiyeli en yüksek olan kent özelliğini taşıyan İstanbul’ dan daha iyi alternatif olmadığı konusunda eminim sektördeki birçok kişi mutabık kalacaktır.
“KUM, DENİZ, GÜNEŞ TURİZMİNİN YERİNİ ŞEHİR TURİZMİ ALDI”
Turizmin ilk altın çağı olan 1980’lerden günümüze kadarki değişim sürecine baktığımızda; 1980’lerde kitlesel turizmin yoğun olduğunu, benzer eğilimlerin öne çıktığını görüyoruz. Oysa günümüzde deniz, kum, güneş turizminin yerini büyük oranda şehir turizmi aldı. Bunun yanında, teknolojik gelişmelerin de etkisiyle, kişiselleştirilmiş bir turizm eğilimi karşımıza çıkıyor. Özellikle Covid salgını ile birlikte, bireyin özgürlüğü ve refahı daha fazla ön plana çıkmaya başladı. Diğer yandan kitlesel üretim ve tüketimin olumsuzluklarının yoğun olarak hissedilmesi, buna yönelik çözümler üretilmesinin artmasına da imkân tanıdı. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden “sorumlu üretim ve tüketim” kavramı da işte bu durumun bir göstergesi. Bunun için de İstanbullunun ve İstanbul ekosisteminde yaşayan tüm varlıkların yaşam alanlarını daraltmadan, onlara baskı yapmadan, şehrin kültürel mirasını koruyarak ve bütüncül bir anlayışla sektörel değişimi gerçekleştirmek gerekiyor. Gelecekte bireyselleşme sürecinin daha da hızlanacağı, turistlerin sanal gerçeklik temalı tatillerini, kendi tercihleri doğrultusunda şekillendirebileceği öngörülmekte. Bu durum turizmde teknoloji yatırımlarının öneminin altını çizmesi ve teknoloji üstünlüğünün turistlerin tercihleri üzerinde etkili olabileceği bakımından da ayrıca önemli. Hizmet sektörünün temelinin memnuniyete odaklı olduğunu, bunun da büyük oranda deneyimlerle şekillendiğini unutmamamız, persona analizleri yapmak ve bu temelde insan psikolojisini çok iyi okumak gerekiyor. Biz memnuniyetin odağında hem İstanbulluyu, hem de turisti görüyoruz.
“TURİZM 5 DUYUYA HİTAP EDEN BİR ALAN”
1990’larda ivme kazanan teknolojik gelişmeler beraberinde tüm sektörler için farklı çözümlerin üretilmesini sağladı. Son 10 yıldır da, üç boyutlu sanal ortamlarda kişilerin gezinti yapabildiği sistemler gelişmiş durumda. Bu gelişmeler sevindirici olsa da, sektör paydaşları gerçek turistik deneyimin önüne asla geçemeyeceğini düşünüyor. Çünkü turizm beş duyuya, merak duygusuna, deneyime, hafızaya ve doyuma hitap eden, gerçekliği oranında kalıcı tatmin sağlayan bir alan. Ancak yine de bu alan da ihmal edilmemesi gereken bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor.
Diğer yandan, teknolojinin turizmin her alanında yoğun olarak kullanılması, doğru veriye erişim, seyahatler, turist akışı ve yönetimi gibi konularda yeni çözüm yollarının ortaya çıkarılması ve kıt kaynakların daha verimli kullanılması temel bir ihtiyaç haline geldi.
Bunu gerçekleştirmek için turizm sektörümüzün teknolojik açıdan gerçek bir reforma ihtiyacı var. Teknoloji turizm sektöründe özellikle zaman kaybına ve memnuniyetsizliğe yol açan aksamalar, belirsizlikler, planlama zafiyetleri ve entegrasyon kısıtları gibi konularda çok değerli katkılar sağlayabiliyor. Bu noktada turistin yaşayacağı deneyimi başından sonuna dek mümkün olan her noktada daha az aksaklık ihtimaliyle planlamasına olanak sağlamak, bu deneyime bütüncül bir bakışla katkı sunmak sektör paydaşlarının iş birliğiyle ve teknolojiyle artık çok daha mümkün. Gelişen teknolojiyi ve araçları kullanarak çağa ayak uydurmak, deneyimi daha kusursuz hale getirmek ve memnuniyet inşasında daha etkin katılım sağlamak sektör paydaşları için eskiye oranla çok daha mümkün.
“TURİZMDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KAVRAMININ İÇİ BOŞALTILIYOR”
Turizm sektörünün, sürdürülebilirlik konusunda diğer sektörler gibi önemli bir rolü bulunmaktadır. Küresel iklim değişikliğinin etkileri artık tüm dünyada iyiden iyiye hissedilirken, sürdürülebilirlik kavramını da oldukça sık duymaya başladık. Ancak sürdürülebilirlik kavramının içi boşaltılıyor, maalesef farkında olunmadan önemsizleştiriliyor. Oysa bu kavram, insan ve doğa arasında denge kurulması ve çeşitliliğin devam ettirilmesini ifade ediyor. Bu sebeple, gezegeni paylaştığımız tüm canlılarla nasıl ortak bir yaşam sürdürebileceğimizi yeniden ve daha duyarlı biçimde gözden geçirmeliyiz. Aksi halde dünya kaynaklarının zamanla tükenmeye başlayacağı biliniyor. Örneğin; 2023 yılına ait doğal kaynakların 2 Ağustos 2023 itibarıyla çoktan tüketildiğini ve gelecek yıla ait kaynakların kullanmaya başlanmış olduğuna dikkat çekmek isterim. İşte bu sebeple sürdürülebilirlik kavramı, tüm insanlığın sorumluluğunu taşıdığı bilinç ya da farkındalık felsefesi olarak sahiplenilmeli ve bu konunun tercih meselesinden çok mecburiyet olduğunun herkesin içine sindirmesi gerekir. Turizmin sorumlu üretim ve tüketim hedefiyle sorumluluk kavramını ilke olarak benimsemeli, sürdürülebilir turizm hedefleriyle hareket etmelidir.
1980’li yıllarda çevrenin kalkınmada ihmal edilmemesi gereken konulardan biri olması zamanla turizmde de sürdürülebilir turizm kavramını ortaya çıkarmıştır. Sürdürülebilir turizm anlayışında, bir bölgeyi ziyaret eden turist o bölgenin çevresi, toplumu ve ekonomisi üzerinde sadece pozitif etkiler ortaya koymalıdır. Yerelin ihtiyaçlarını karşılamalı, eşitsizliği ve yoksulluğu azaltmalı, ziyaret edilen bölgelerdeki yerel insanlara değer vermeli, onların beşeri sermayesine katkıda bulunacak gerekli ortamın oluşmasını sağlamalı, uzun dönemli çözüm yöntemleriyle hem bölgesel hem de ulusal ölçekte ekonomik büyümeyi hızlandırmalıdır. Ve bunların tümünü, gelecek nesillerin de faydalanabileceği şekilde kalıcı olarak sağlamalıdır. İşte bu noktada, ülke turizm stratejileri bu deneyime göre şekillendirilmeli, turistin seyahat deneyiminin bu biçimde gerçekleşmesi için gerekli süreç planlanmalıdır. Sektör paydaşları, bu hassasiyetleri gözeterek bir deneyimin gerçekleşmesini sağlamayı hedeflemeli, stratejik gelişim alanları olarak bu alanlara da mutlaka eğilmelidir.
HG:Turizmde Yaşanan Güncel Sorunlardan İstanbul Nasıl Etkileniyor?
ŞAA: Bu sorunun yanıtını maddeler halinde ele almamız gerekiyor.
Turist çeşitliliğinin azalması;
Ülkede son 10 yıldır yaşanan göç olgusuyla gelen sosyolojik dönüşüm, terör saldırıları ve Covid küresel salgını ne yazık ki turizm sektörüne derin etkiler bıraktı. Son yıllarda yaşanan TL’nin döviz karşısındaki değer kaybı İstanbul’a gelen turist profilini de değişime uğrattı. Önceden Avrupa, Amerika ve Uzakdoğu’dan gelen turistlerin yerini, yakın dönemde Ortadoğu bloğu ülkelerinden gelen turistler aldı. Hal böyle olunca, turist çeşitliliğimiz azaldı ve dolaylı olarak turizm çeşitliliğinde de (MICE, inanç, kültür turizmi) daralmaya yol açtı.
Sektörde Kalitenin Düşmesi;
Değişen turist profiline göre değişime uğrayan turizm işletmeleri, İstanbul’un özgün kimliğine ve kalıcı turizm stratejilerine değil, dönemlik turist profiline göre ve kısa dönemli kazanca göre şekillenir oldu. Bu değişim, turiste kendi alışkanlık ve zevklerini sunmaya yönelik kısa vade kazanç önceleyen bir turizm anlayışının sektöre hâkim olmasına, İstanbul’a özgü kaynakları tanıtmamızın önünde ciddi ve aşılması gereken bir engel oluşmasına yol açtı. İstanbul’un muhtelif noktalarında Arap ve Orta Doğulu turiste hizmet verme hedefinin turizmde çarpık dönüşüme yol açacak bir hızda öncelenmesi, bu kitlenin hizmet kalitesine uygun dinamiklerin oluşturulması, bu durumun otellerin iş yapma biçimini ve menülerini etkilemesi vb. İstanbul’un yerleşik ve çok kültürlülüğü kucaklayan misafirperverlik algısını çok ciddi bir deformasyona uğrattı. Bu çarpık dönüşüm, dürüst, doğru ve nitelikli iş yapan turizmcileri hem zarara hem de hayal kırıklığına uğrattı, uğratmaya da devam ediyor.
Dünya genelinde yeni kuşakların duyarlılıklarındaki pozitif değişim, teknolojik gelişmeler ve turizm müşterisinin değişen beklentileri doğa, deneyim ve gurme turizminin önemini artırıyor. Türk ve Osmanlı yemek kültürünün turizm cazibesi de bu nedenle daha da artma potansiyeline sahip. Bu kapsamda, restoranlarımıza Michelin yıldızlarının gelmesi çok olumlu olsa da bunu tam anlamıyla uluslararası bir faydaya dönüştürebilmiş değiliz. Çünkü gelen turist 1 ya da 2 kere michelin yıldızlı restorana gitse de sonradan gittiği restoranlar ve yemek deneyimleri zihninde fazla yer tutuyor. Bu nedenle, restoranların standartları hiçbir zaman belli bir kalitenin altında kalmamalı.
Gastronomi Konusunda Zayıf Kalınması;
Konya örneğini incelendiğimizde, 51 Coğrafi İşaretli ürünü bulunduğunu görebiliriz. İstanbul neden sadece Şile bezi, Şile kestanesi ve Silivri yoğurdu ile sınırlı bir algıya mahkûm olsun? Bu konu, İTO ve ilçe belediyeleri ile çalışmak istediğimiz çok önemli bir husus.
Mutfağımız muazzam ama tam anlatılamıyor, kalıcı etkide ve sürdürülebilir kalitede bir deneyim sunamıyoruz. İspanya’da BASK bölgesi, İtalya’da ve Güney Amerika’da bazı bölgeler, yaşadıkları tüm zorluklara rağmen gastronomi konusunda çok yol aldılar; bu bölgelerde bize ve hedeflerimize rehber olabilecek örnekler mevcut. Gastronomi konusunda bilgisi olmayan ama bu yönde yatırım yapmak isteyenlere yol gösterilmesi bu anlamda önemli.
Çengelköy salatalığı, Arnavutköy çileği ve Bayrampaşa enginarına sahip çıkmadığımız için bu güzelim tatlar artık yok. Önceden İstanbul’da bostanlar, mandıralar varken, bunlardan birçoğunun yerleşim yeri haline dönüşmesi üzerinde düşünülmesi, değerlendirilmesi gereken bir konu.
Sektörün İstihdam Sorunu ve Kalifiye Eleman Sıkıntısı;
Turizmin, hem üretimler hem de üretimlerin sunumu sürecinde yoğun emek ve dolayısıyla yoğun işgücü gerektiren bir sektör olması nedeniyle, sağladığı istihdam imkânı diğer sektörlere göre daha yüksek. Mekanik ve otomatik teknolojilerin kullanımının diğer sektörlere göre daha az olması nedeniyle bu sektörün teknolojik gelişmelerin yol açtığı teknolojik işsizlikten daha az etkilenmesi gibi bir avantajı da var. Ancak ne yazık ki İstanbul’daki turizm istihdamı, düşük ücretli, çoğunlukla yarı zamanlı ve geçici bir iş kolu olarak görülmekte; turizm deneyiminin en önemli bileşenlerinden biri olan insan faktörünün olumlu etkisinden yeterince faydalanılamamakta, aksine turistin yaşadığını deneyimi tümüyle olumsuz etkileyecek seviyede negatif bir etkene dönüşebilmektedir. İstihdam kalitesinin, turizm deneyimi için başat etkenlerin başında geldiği tüm sektör paydaşlarınca hassasiyetle dikkate alınmalıdır.
İstanbul’da pandemi ile birlikte daha da belirginleşen bir personel yetersizliği söz konusu. Eğitim sisteminin yetersizliği, ilgili bölümlerden mezun öğrencilerin başka alanlara yönelmesi, yetişmiş personel eksikliği, sektörün ucuz eleman çalıştırma isteği ve pandemi sonrası kalifiye elemanların farklı sektörlere kaymış olması; oteller, işletmeler, restoranlar vb sektörün tüm ayaklarında ciddi personel sıkıntısına ve hizmet kalitesinde kayıplara yol açmakta.
Konaklama Problemleri;
İstanbul’da son dönemlerde yaygınlaşan ev pansiyonculuğu ile çoğu kayıt dışı olan konaklama yerleri, otellerin doluluk oranlarını düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda ziyaretçileri hijyen problemleri ve güvenlik sorunları ile karşı karşıya bırakabiliyor. İstanbul’da konaklamalarının önemli bir oranının bu tür evlerde gerçekleşmekte olduğu, bu tip yerleri pazarlayan kolektif yapıların yeni bir sektör oluşturduğu iddia ediliyor. Bu usulsüz durum, her şeyi kurallarına göre yapmaya çalışan otelcileri ve seyahat acentelerini zor duruma düşürüyor ve böyle bir metropolde kayıt dışı ve olumsuz seyahat deneyimi yaşanmasına, bu olumsuzlukların gözden kaçırılmasına ve müdahale edilemez hale gelmesine neden oluyor.
Strateji ve Politikaların Yetersizliği;
Türkiye ve İstanbul’da turizmin yönetimine ve kontrollü büyümesine yönelik sektörle ortak çalışılacak strateji ve politikaların belirlenmesine ihtiyaç bulunuyor. Türkiye turizminin %40’ına tekabül eden İstanbul’un geliştireceği öncü turizm politikaları bütün Türkiye’yi etkileyecektir. Aslında, İstanbul’u planlarken tüm ülkenin turizm politikaları, turizm kimliği ve hedefleri planlanıyor olacaktır. İstanbul’un tarihsel altyapısı turizm gelişimine büyük avantaj sağladığından, İBB’nin üreteceği turizm politikaları turizm deneyimini iyileştirecek, turizm kimliğinin doğru ve sürdürülebilir biçimde inşasını sağlayacak, bu sayede de otel doluluk oranlarını ve ziyaretçi harcamalarını pozitif yönde etkileyecektir.
Diğer taraftan, sürekli olarak ülkenin aktif ve değişken politik gündeminin etkilerinin önüne geçecek, kalıcı bir Turizm kimliğinin oluşturulması için algı çalışmaları yapılması çok önemli. Ülkemizde turizm kaynağı çok ancak uluslararası camiada tanıtım konusunda geri planda kalınıyor; ne yazık ki politik gündemimiz her şeyin önüne geçiyor.
Turizmin Tarihi Yarımada Çevresinde Sıkışıp Kalması;
İstanbul’da turizm, Tarihi Yarımada çevresinde sıkışıp kalıyor. Bu sıkışıklık trafik, müze ve tarihi yerlerin ziyaretinde bitmeyen kuyruklara neden oluyor. Kültür turizmi kapsamında İstanbul’u ziyaret eden turist 2-3 günden fazla konaklama yapmıyor. Turistin yoğun olduğu bölgeleri rahatlatacak alternatif destinasyonlar oluşturarak, turistin kalma süresini uzatmasını sağlayabilecek turizm deneyimleri sunularak bu baskı azaltılabilir. Bu kapsamda, farklı rota çalışmalarının yaygınlaştırması, seyahat etkinliğinin yataya yayılması gerekiyor. Alternatif rotalar ile İstanbul’un kıyı bandından iç kesimlere birçok farklı rota oluşturmak mümkün. Gelen turist deneyim yaşamak istiyor; yerelliği, evlere konuk olmayı, bulunduğu yerin yaşam kültürüne erişiminin olmasını arzu ediyor.
Kurumlar Arası İletişim ve Koordinasyon Çalışmalarının Eksikliği;
İBB, Kültür Turizm Bakanlığı, TGA ve İTO’nun ortaklaşa çalışması bir ihtiyaç. Çünkü kurumlar arası iletişim ve koordinasyon çok önemli. Karar vericiler ve finansı yöneten kişiler; İstanbul için, Türkiye için birlikte çalışma ortamlarında bulunursa, gelişim alanlarına ve potansiyele dair farkındalık artacak, uygulama projeleri ortaya çıkacak ve alınan kararların işbirliği içinde hayata geçirilmesi mümkün olacaktır. Bu fikir birliği çerçevesinde, kurumlara düşen görevler tanımlanır, bağımsız denetçiler oluşturulur ve yönetim yaklaşımı bir proje mantığında sağlanırsa herkes kazanır, ülke kalkınır.
HG: 2023 Yılı İstanbul’un Turizm Değerlendirmesini Yapar mısınız?
“ŞUBAT DEPREMİ TÜM DENGELERİ DEĞİŞTİRDİ!”
ŞAA: Turizm Bakanlığı verilerine göre; 2023 yılı Ocak-Temmuz döneminde ülkemizi ziyaret eden yabancı sayısında geçen yılın aynı dönemine kıyasla %16,22 artış yaşanırken, ülkemize gelen yabancı ziyaretçilerin en çok giriş yaptıkları sınır kapılarının bağlı olduğu iller sıralamasında %36,5’luk bir pay ile İstanbul ilk sırada yer aldı.
2023 yılı Şubat ayında yaşadığımız deprem felaketi, yeni bir yıla başlarken tüm dengeleri değiştiren en önemli gelişme oldu. Deprem hepimizi derinden etkileyen, büyük acıların yaşandığı çok elim bir felaketti. Diğer taraftan tüm dünyada yaşanan ekonomik sıkıntılar ve insanların satın alma gücündeki düşüş, petrol fiyatlarındaki artış nedeniyle ulaşım ve konaklama maliyetlerinin artması, Rusya-Ukrayna savaşının yol açtığı jeopolitik sıkıntılar ve ekonomik zorlukların etkisinin devam etmesi, turizm tercihlerinin değişmesi yönünde bir eğilim olduğunu ortaya koyuyor. Deprem felaketini yaşamamış olsaydık, belki bugün çok farklı sayılardan bahsedebilirdik.
Dünya Turizm Örgütü (UNWTO), sektördeki hızlı toparlanmanın 2023’te de devam ettiğini ve ancak bununla birlikte, turizmin toparlanmasındaki en büyük tehlikenin ekonomik durum olduğunu açıkladı. Açıkçası aşağı yönlü risklerin olduğu koşullar devam ettikçe, belirsizliğin devamı riski ön plana çıkıyor.
HG: Yılın son çeyreği ile birlikte 2023 yılı beklentileri neler?
Ziyaretçi Sayısı
2023 yılında ülkemize gelecek yabancı ziyaretçi sayısının 50 milyonu bulmasını bekliyoruz. Yurt dışında yaşayan vatandaş ziyaretçi sayısının da 7 milyon olarak gerçekleşmesini ve toplamda 57 milyon ziyaretçi ağırlamayı öngörüyoruz. İstanbul’a gelecek yabancı ziyaretçi sayısında da yüzde 10 civarında bir artış kaydedilmesini ve 17-18 milyon bandında misafir ağırlamayı bekliyoruz.
Turizm Geliri
2023 yılında ülkemize gelen ziyaretçilerden elde edilecek toplam turizm gelirinin 51-53 milyar dolar aralığında olmasını öngörüyoruz. Kişi başı ortalama turizm gelirimiz ilk 6 ayda 980 dolar oldu. Yıl sonunda kişi başı ortalama gelir bir miktar değişir. İstanbul’a gelen yabancı ziyaretçilerden elde edilecek turizm gelirinin 2023 yılında 17-18 milyar dolar civarında olmasını öngörüyoruz.
HG: İstanbul Turizm Platformu ile İBB arasında nasıl bir uyum nasıl bir iletişim söz konusu?
“İBB’NİN TÜM BİRİMLERİYLE KOORDİNASYON İÇİNDEYİZ”
ŞAA: İstanbul Turizm Platformu (İTP) olarak yalnız dış paydaşlarla değil, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tüm birimleriyle birlikte hareket ediyoruz. Bazı işler belki ilk etapta gözle görülemiyor ancak bazıları şehrin çehresini olumlu yönde değiştiriyor. İBB Mirasın işlerini hepimiz çok iyi biliyoruz. 2019 yılından beri şehirde yoğun bir koruma ve önleyici uygulamalar gerçekleştirdi. Örneğin, en son Feshane binası restorasyonu tamamlandı ve Artİstanbul Feshane olarak capcanlı bir mekân haline geldi. Eyüp doğal ve kültürel değerleriyle, inanç turizmiyle ön planda bir turizm değerimiz. Bu tarihî yapı; sergi salonları, sanat dünyasından zengin içerikler sunan kütüphanesi, sosyal mekânları, kongre, atölye ve okuma alanlarıyla sadece turist için değil, İstanbullular için de şehrin görülecek en büyük kültür-sanat alanı haline dönüştü. Kadıköy(Müze) Gazhanesi ve Yedikule gazhaneleri endüstriyel mirasımız olarak atıl durumda, köhne alanlardı. Artık onlar da turizmin odağında, hem yerli hem de yabancı turistler için çekim merkezi haline gelen olan mekanlar… 148 yıllık tarihe sahip, dünyanın en eski ikinci metrosu olan Tünel’in de içinde bulunduğu Metrohan, bugün çağdaş sanatçıların üretimleri ile tanışabildiğimiz bir kültür merkezi hâline getirildi. Beyoğlu’nda, Art Nouveau akımının İstanbul’daki ilk örneği olan Casa Botter restore edilip açılarak İstanbul’un kültürel hayatına kazandırıldı. Senelerdir kapalı olan 1500 yıllık tarihî miras Yerebatan Sarnıcı, depreme dayanıklı hâle getirilerek ziyarete açılması ile turist akınına uğrayan, tüm dünyada yankı uyandıran en değerli miraslarımızdan biri. Ayrıca, Yerebatan Sarnıcında çok özel bir aydınlatma tasarımı yapıldı. Onun haricinde, kaleler için gece aydınlatması çok yakında hayata geçiriliyor olacak. İstanbul’un simgelerinden Moda, Kadıköy ve Beşiktaş iskeleleri restore edildi. Bu alanlar, Turizm Müdürlüğü ile Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü tarafından kültür-sanat odaklı çeşitli etkinliklerle İstanbullulara nefes aldıran, sıkıntılarını unutturan, eğlendiren, bilgilendiren alanlar haline getirildi. Biz İBB Miras’ın çalışmalarını sektöre tanıttık. Birçok yere şantiye gezileri düzenledik. Sonrasında da sektör paydaşlarımızla bu mekanlardaki etkinliklere dâhil olduk.
Ayrıca, İstanbul Tarihi Yarımada model Sergisi ismiyle hayata geçirilen Miniatürk, içerisinde yaklaşık 8 m uzunluğunda, 10 bin’den fazla hareketli figürün yer aldığı bir model sergisi; İstanbul’un 300 yıl öncesinden tarihi hikâyelerine yer veriyor. Ezan sesi, gece gündüz değişimi, yeniçeri isyanı gibi içeriklere sahip bu sergi her geçen gün daha fazla ziyaretçiyi ağırlıyor.
Şehrimize yeniden kazandırdığımız Müze Gazhane ve Festival Park Kadıköy’de, Yenikapı ve Maltepe etkinlik alanlarında, Kemerburgaz Kent Ormanı, meydan ve park gibi şehrin tüm alanlarında tiyatro, konser, atölye ve söyleşi başta olmak üzere çok sayıda etkinlik düzenleniyor.
Deniz ulaşımına alternatif sağlamak amacıyla aplikasyon üzerinden ulaşılabilen ve 7/24 hizmet veren İBB Deniz Taksi projesini hayata geçiren Şehir Hatları, 5’i Elektrik-Hibrit olmak üzere toplam 50 Deniz Taksiyi İstanbullularla buluşturdu. Hem Haliç Tersanesi’nde inşa edilen, hem de İstanbul deniz ulaşımında kullanılan ilk elektrikli tekne olma özelliği taşıyan Elektrik-Hibrit Deniz Taksiler, aynı zamanda Şehir Hatları’nın vizyon projesi olan İstanbul Denizi’nin karbonsuzlaştırılması hedefinin de ilk adımı oldu.
Şehir Hatları, turizm faaliyetleri kapsamında Nostaljik Boğaz Turu, Kısa Boğaz Turu, yaz tarifesi döneminde Mehtap Turu ve her Mayıs ayında Erguvan Turları düzenliyor. Uzun Boğaz Turu ve Kısa Boğaz Turları’nı günde 1’er kere, Mehtap Turu’nu yaz tarife döneminde her Cumartesi akşamı ve Erguvan Turu’nu her yıl Mayıs ayında günde 1 kere olacak şekilde gerçekleştiriyor.
Geçmişte filomuzda bulunan ve İstanbul’la özdeşleşmiş vapurları restore ederek yeniden İstanbul Denizi’yle buluşturuyoruz. Yapıların orijinalliğini korumaya özen göstererek sürdürdüğümüz restorasyon çalışmalarımızı, yaşayan ve üreten en eski tersane konumundaki tarihi Haliç Tersanesi’nde gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda yeniden inşa olarak da adlandırılabilecek restorasyon sürecinin ardından, tarihi tescilli Paşabahçe Vapuru’nu 2022 yılının Eylül ayında, 70. yaşında yeniden İstanbul halkıyla buluşturduk. 22 yıl boyunca Şehir Hatları’nda hizmet veren Kızıltoprak Vapuru’nun restorasyon çalışmalarını tamamlayarak Nisan ayında seferlerine başlamaya hazır hale getirdik. Yine uzun yıllar Şehir Hatları filosunda hizmet veren Turan Emeksiz Vapuru’nun restorasyon çalışmalarına başladık. Vapurun kamu faydası yaratacak projelerde yer alması için projelendirme aşaması ise büyük bir özenle devam ediyor.
İBB olarak, Orman Bakanlığı tarafından ihaleye çıkarılan Adalar’daki tesisi kiralayıp, İstanbulluların ve turistlerin kullanımına açtık. ‘Otel Büyükada Resort&SPA BELTUR’ adıyla hizmete alınan tesis, çok kültürlü ve etnik zenginliklere sahip Adalar’ın yerel mutfağının oluşumuna değerli katkılar sunacak.
İTP olarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki turizme hizmet eden ve edebilecek her birimle koordineli bir şekilde çalışıyoruz. Başta Kültür olmak üzere, Ulaşım, Kültür Varlıkları, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler, Park ve Bahçeler, Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlıkları, Kültür AŞ, BİMTAŞ, Ulaşım AŞ, Şehir Hatları AŞ, İSTAÇ, BELTUR vb iştirak şirketlerimizin faaliyetleri turizmi doğrudan ilgilendirmekte ve etkilemekte. Şehrin planlanmasına, altyapısına dair yaptıkları veya planladıkları her şey aslında dolaylı yoldan da olsa turizm sektörü ile ilişkili. Dolayısıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hemen hemen tüm birimleriyle yakın temas içindeyiz.
HG:İstanbul Turizm Platformu niye var?
ŞAA: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu, görev başına geldiği andan itibaren kentin önemli sorunlarının çözülmesi için ortak aklı öne çıkaran bir yaklaşımı benimsemiştir. İstanbul’un ekonomisini güçlendirici, insana değer veren ve kalkınmanın sosyal, ekonomik ve çevresel olarak tüm yönlerde güçlü olması gerektiği vizyonuyla, yeni ve güçlü organizasyonel yapıların kurulması gerektiğini açıklamıştır.
İstanbul Turizm Platformu, bu yaklaşım doğrultusunda sektörün önemli kurumları ile ilişkileri geliştirmek amacıyla kurulmasına bizzat öncülük ettiği ilk yapılardan biridir.
İTP kurulduğundan bu yana turizmin önde gelen aktörlerini bir araya getirerek, gerek komisyon gerekse anket çalışmaları yoluyla sektör paydaşlarının değerli fikirlerinin toplamasını ve çoğunlukla özel sektörün ve tabi İBB tarafının da ihtiyaçlarının tespit edilmesi için çalışmalar yapmaktadır. Sonrasında bu ihtiyaçların programa alınarak projelendirmesini ve hayata geçirilmesini sağlamak üzere, gerekli koordinasyon ve takip çalışmalarını sürdürür.
Ayrıca, İBB’nin turizm konusunda ya da turizmi kesen farklı Daire Başkanlıklarında yapılan birçok işin sektör paydaşlarına aktarılması, İBB içinde turizmi ilgilendiren konularda birimler arası bilgi paylaşımlarının yapılarak olası dağınıklığın engellenmesi; kısaca turizme hizmet eden/edebilecek tüm hizmetleri, hem sektör hem kamu tarafında tüm paydaşlar arasında iletişim ve koordinasyonu sağlamaktadır.
Paydaşlarımız olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği), TÜROB (Türkiye Otelciler Birliği), TTYD Türkiye (Turizm Yatırımcıları Derneği), İRO (İstanbul Rehberler Odası), TURYİD (Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmecileri) Derneği gibi birçok önemli turizm sektör bileşenleri ile Üniversiteler, STK’lar ve meslek odaları ve onların sektör ile temas ve takibi İstanbul Turizm Platformu aracılığıyla sağlamaktadır.
HG:İstanbul Turizm Platformu neler yapıyor?
Sultanahmet Turistik Ulaşım;
Sultanahmet’teki ilgili paydaşlar (bölge esnafı, sektör temsilcileri ve ikamet edenler) ile İBB Ulaşım Daire Başkanını bir araya getirerek mevcut durum analizi yapılmış, beklentiler tespit edilmiş ve ihtiyaçlar dinlenmiştir. Sonrasında ise toplantı ve saha çalışmalarında İSPARK ve Fatih Belediyesinin de desteğiyle bölgedeki trafiği rahatlatıcı ve yolcu indirme bindirme sorunlarını çözümleyici çalışmalar yapılmıştır.
Turistik Tramvay;
TÜRSAB ile Metro İstanbul A.Ş. arasında 2022 yılı sonunda imzalanan bir protokolle Galataport’a gelen kruvaziyer gemi yolcularının özel seferler ile 17 dakikada Tarihi Yarımada’ya taşınması için Galataport’a ilave duraklar eklenmesi tamamlanmıştır. Bu sistem, en kısa sürede devreye alınacaktır.
Adalar Doğa Ve Kültür Rotası;
İstanbul Rehberler Odası, İBB’nin İlgili Daire Başkanlıkları ve Adalar Belediyesi işbirliğiyle yapılan doğa, kültür ve yürüyüş rotası, sürdürülebilir turizme hizmet edecek bir çalışma olarak tamamlandı.
Radar İstanbul Uygulaması İçerisine Turizm Entegrasyonu;
Kültür A.Ş. ile birlikte çalışmaları devam eden ve yakında aktif hale gelecek olan İstanbul turizm kültür envanteri, gastronomisi, turlar, günlük gezilecek yerler gibi turizm verilerinin Radar İstanbul uygulamasına entegrasyonun yapılması. İstanbul turizm ve sosyal hayatına erişimi kolaylaştırmak ve konsolide etmek amacıyla tamamen Kültür AŞ yazılım ekibi tarafından geliştirilen ve kâr amacı gütmeyen bir mobil uygulama.
Agro ve Sürdürülebilir Turizm;
İBB’nin İlgili Daire Başkanlığı tarafından çalışılan İstanbul’da yer alan köy yerlerinin tarımsal, hayvansal ve bitkisel üretim kapasiteleri, mevcut durumu korunarak, sosyo-ekonomik parametreler ve çevresel hassasiyetler çerçevesinde, “yerelde sürdürülebilir kalkınmayı” sağlamak amacıyla sektör ve Belediye paydaşlarımızı bir araya getirip yerel ölçekte çalışmalar yapmaktayız.
İstanbul Turizm Finans Modelleri;
İstanbul’un turizm faaliyetlerine yönelik kendi finans kaynaklarını oluşturması amacıyla, uluslararası örneklerden de yola çıkarak turizm finans modelleri çalışmalarına kısa süre önce başlanmıştır. Turizm sektörünün ekonomik katkısını; ‘Büyümenin Ekolojik Sınırları Çerçevesinde, İstanbul Şehrinin İktisadi
Ve Manevi Faydalarının Topluma Kazandırılması” yaklaşımıyla, öz kaynaklarımızı verimli kullanarak, şehrin turizm gelirlerini artırmayı ve bu yeni yatırımlar ve renovasyonlar ile yabancı ziyaretçiler için cazibe merkezleri oluşturmayı hedefliyoruz.
İTP’nin turizm sektöründe ilgili paydaşları buluşturduğu diğer çalışmalarına örnek verecek olursak;
Ahırkapı İskelesinin Tekrar Kullanıma Açılması;
İstanbul’un tarihi merkezi Sultanahmet ve çevresine denizden de ulaşım sağlandı. Şehir Hatları A.Ş. tarafından gerekli düzenlemelerin yapılması ile aktif hale getirilen Ahırkapı’da hizmete giren iskele, Deniz Taksi ve özel teknelerin kullanımına açıldı. İBB olarak deniz ulaşımından daha çok faydalanmayı önemsiyoruz. Sektör duayenlerimizin sayesinde kullanılmayan Ahırkapı iskelesinin tekrar kullanıma açılması sağlanmıştır.
Otellerin Organik Atıklarının Kaynağından Toplanması ve Geri Kazandırılması;
İSTAÇ bünyesinde faaliyet gösteren Biyometanizasyon Tesisi, organik atıkların kaynağından toplanıp işlenerek çevreye verdiği zararın önüne geçilmesini, enerji üretimini ve tesisten elde edilen kompostun, İstanbul’da ağaçlandırma ve peyzaj çalışmalarında kullanılmasını sağlamaktadır. Organik atıklarını ayıran ve bu tesise veren az sayıda otel bulunuyor. İstanbul İklim Değişikliği Eylem Planı kapsamındaki “karbon-nötr İstanbul” projesini desteklemesi yönünde önemli olan bu sistemde biz, organik atık sağlayan otellerin sayısının artırılmasını destekliyoruz. Sürekli temasta olduğumuz paydaşlarımızdan biri olan TÜROB ile konuyu görüştük, tarafları bir araya getirdik, gelişmelerin takibini yapmaktayız.
Deniz Taksi Kullanımının Yaygınlaştırılması;
Mobil uygulama üzerinden, 10 kişilik kapasite ile 7/24 hizmet veren deniz taksiler, ulaşımda kilit bazı sahil yollarını da rahatlatıyor. Şehir Hatları ile paydaşlarımızdan TURYİD ile deniz taksi kullanımının artırılması çalışmaları konusunda görüşmeler devam etmektedir.