Birkaç sene öncesine kadar farkında olmadığımız ya da gereken dikkati vermediğimiz bir konu olan kısa süreli veya günlük ev kiralamaları, son günlerde turizm sektöründe gündem haline dönüştü. Bu gelişmelerin arkasında, gelen turist sayılarının ciddi artış göstermesine rağmen aynı artışın konaklama istatistiklerine yansımamasının farkına varılması oldu. Ülkeye gelen turistlerin gittikçe artan bir kısmının kısa süreli/günlük ev kiralamalarına yönelmesi, sektör paydaşlarının bu soruna seslerini yükseltmelerine neden oldu.
Günlük ev kiralama faaliyetlerinin lokomotifi dünya genelinde Airbnb şirketi. 2008 yılında ABD’nin San Fransisco şehrinde kısa süreli ev kiralama platformu olarak kurulan Airbnb şirketi kısa zamanda öyle büyük bir başarı sağladı ki 2022’de yıllık %40 artışla 8,3 milyar dolar gelir elde etti. Airbnb’de dört milyon ev sahibi tarafından yönetilen 6,6 milyon kayıt ve hâlihazırda 200 milyon kullanıcı var. 2022 yılında platform üzerinden 393 milyon rezervasyon yapıldı. Şirketin dünya genelinde gösterdiği yüksek performans, ülkemizde günlük kiralanan ev sayısının da hızla artmasına yol açtı. Birçok ev sahibi, konutlarını günlük olarak Airbnb veya benzeri platformlar üzerinden kısa süreli kiralamaya başlayarak turizm işletmelerine rakip oldu. Söz konusu gelişmeler; turistler, turizmciler, devlet ve yerel halkı yakından ilgilendiren bazı sonuçların ortaya çıkmasına neden oldu.
Turistler açısından bakıldığında, günlük ev kiralamalarının birtakım avantajları bulunuyor. Fiyat açısından cazip olması, aile, akraba gibi kalabalık grupların bir arada bulunabilmesine imkan tanıması, kendi yemeğinizi pişirme ve misafirlerinizi ağırlama olanağı vermesi, çamaşırınızı yıkayabilme, ütünüzü yapabilme şansınızın olması bu avantajlardan bazıları olarak sıralanabilir. Söz konusu avantajlar sistemin turizmde önemli bir konaklama alternatifi haline gelmesini sağladı. Bununla birlikte, günlük ev kiralamanın bazı dezavantajları da bulunmakta. Bu sistemde evin hangi amaçla kullanıldığının denetimi gerektiği gibi yapılamıyor ve dolayısıyla güvenlik sorunları ortaya çıkabiliyor. Ayrıca kayıt altına tam olarak alınmadığı için devletin önemli bir vergi kaybı söz konusu olabiliyor. Önemli bir sorun da bölgedeki kiralık evlerin günlük kiralamaya dönüşmesi neticesinde kiralık ev arzında bir daralma meydana gelmesi ve yerel halk için kiralık ev bulmanın zorlaşması. Bulunsa bile fiyatların hızla yükselerek fahiş düzeylere çıkması. Son birkaç yılda Türkiye’de ev kiralarının artışının arkasındaki temel gerekçelerden bir tanesi de budur. Yabancıya mülk satışının yaygınlaşması ve bu mülkleri satın alanların Airbnb veya benzeri yollardan evlerini günlük olarak kiralaması sorunun gittikçe büyümesine yol açtı.
Sınırları içerisindeki turistik konaklamaların dörtte birini günlük kiralamalar oluşturan ve bu oranın yakın gelecekte çok daha büyüyeceğini öngören Avrupa Birliği, sistemin düzenlenmesine ilişkin bazı tedbirleri hayata geçiriyor. Bu tedbirler içerisinde; kayıtların dijitale aktarılması yoluyla denetimin etkin hale getirilmesi ve evlere ilişkin bilgilerin eksiksiz ve güvenilir olmasının sağlanması gibi hususlar yer alıyor.
Türkiye’de de son bir yıldır sisteme ilişkin farklı görüşler dillendiriliyor. Turizmciler haklı olarak bu uygulamaya karşı çıkıyorlar veya sistemin düzene sokulmasını bekliyorlar. Bunun ana nedeni turizm işletmesi olmamalarına rağmen pazardan gittikçe yükselen oranda pay alıyor olmaları. Son derece de haklılar. Turizm işletmeleri rutin vergilerin dışında konaklama vergisi ve TGA payı ödüyorlar. Eğer günlük ev kiralayanlar aynı sektörde faaliyet gösterecekse eşit şartlarda faaliyette bulunmalı; turizm işletmelerinin ödediği vergileri ödemekle yükümlü tutulmalıdırlar. Ayrıca günlük kiralık evlerin standardı hazırlanarak; etkin bir biçimde denetlenmeleri sağlanmalıdır.
Devlet açısından bakıldığında, Airbnb ve benzeri dijital şirketlerin Türkiye’de faaliyet göstermelerine rağmen merkezlerinin farklı ülkelerde olması nedeniyle vergi ödememelerinin önemli bir sorun oluşturduğu görülüyor. Bu kayıp gittikçe büyüyen günlük ev kiralamaları sektörünün devletin vergi gelirlerini de tehdit etmesi sonucunu ortaya çıkarıyor.
Başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere çeşitli yetkililerden son zamanlarda bu konudaki yasal düzenlemenin Ekim ayı içerisinde Meclise geleceğine dair açıklamalar yapılıyor. Günlük ev kiralama sisteminin kesinlikle en kısa zamanda yasal ve sağlam bir zemine oturtulması şart. Sistemin rehabilite edilmesinde; güvenlik ile turistlerin aldatılma sorunlarının gözetilmesi, evlere ilişkin standartların belirlenmesi, vergi gelir kaybının önlenmesi, turizm işletmeleri ile haksız rekabetin önlenmesi ve günlük kiralama yapılacak apartmanlarda tüm sakinlerin onayının alınması gibi hususların dikkate alınmasında yarar görüyorum.
Saygılarımla…
PROF. DR. MUHARREM TUNA