“Hamam” kelimesi dilimize Arapça’ dan gelmiş olup,”Hamma”, ısıtmak/sıcak olmak anlamına gelir.
Insanlar, başlangıçta; kutsal sayılan nehirlerde yıkanırlardı, ancak zamanla kapalı hamam yapılarında yıkanmaya başladılar. Bilinen en eski kapalı hamam, Asur kralı Agad Nirari’nin sarayında bulunmuştur. Antik dönemde; Helen medeniyetinde mimarı değişim göstermiş, bugün tüm kilise ve camilerin temelini oluşturan bazilika planlı olarak yapılmaya başlanmıştır.
Helen,Roma ve Bizans dönemlerinde gemilerle ticaret yapılıyordu ve Uzakdoğu’dan hastalık getirme riski taşıdıklarından tüm antik kentlerin girişlerinde hamam yapılıyordu ve kimse yıkanmadan şehre giremezdi. Osmanlı döneminde de durum aynı idi, hamamlar çifte ( kadın ve erkek kısımlı) yapılıyordu. Birisi, Anadolu’dan Istanbul’a girmek isterse önce Bostancı’lar tarafından durdurulup ,hamama sokuluyordu. Bostancı semtinin ismi buradan türemiştir.
Biz Türklerde; su kültü çok değerli idi, zira yağmur gökten iniyordu. Orta Asya’da göçebe olarak yaşadığımızdan çadır hamamlarda yıkanılırdı. Osmanlıda ,ordu savaş halinde iken, askerlerin şehadete temiz düşmesi için “Hamam-ı Seferiye” adlı hamam çadırı kurulurdu.
Türklerde; Temizlik ana esas olduğundan; baskı altında kalmadan , temeli temizliğe dayanan İslamiyeti kabul etmişlerdir. İslamiyetin gelişi ile hamamlar da camiler kadar değerli olmuştur. Parası olan herkes; ismini yaşatmak için hamam ve çeşmeler yapmaya başlamışlardır.
Türklerin yaşamında hamamlar sadece yıkanma yeri değildi,sosyal ve kültürel etkinliklerin yaşandığı merkezler idi. Ev dışı yaşamı kısıtlı olan kadınlar hamamda toplanırlardı. Kız beğenme aktiviteleri yapılırdı.
Büyük Usta Mimar Sinan’ın kurduğu sistem ve inşa ettiği kemerler ile Belgrad’tan sular Istanbul’a taşınmaya başlanınca hamamların sayısı çoğalmıştır. Özellikle; Barbaros H.Paşa ve Kılıç Ali Reis’in güç çekişmeleri ile Mimar Sinan’a harika hamamlar yaptırmışlardır.
Bir hamamda 3 kısım bulunur: soyunma odaları (camegah),sıcaklık(yıkanma) , ılıklık (dinlenme kısmı) Roma hamamlarında ise; bunlara ilave olarak soğukluk ve havuz bulunur,Selçuklular da bu geleneği sürdürmüştür,ancak Osmanlılar hijyenik bulmadıkları için havuz ve soğuk su havuzcuğu kullanmamışlardır.
Orta Çağ’da hamamlar dinsel sebeplerden dolayı Avrupa’da yasaklanmıştı, hatta Ingiltere, İspanya, Fransa gibi ülkelerde yılda bir kez yıkanılıyordu. Bu durum; Helen ve Roma’da hikayesi başlayan hamamın, Osmanlı-Türk kültürel mirasının mihenki olma fırsatını sağlamıştır.
Günümüzde,artık hamam denilince “Türk Hamamı” akla gelir.
Gelecek yazı: Türk Kültüründe Hamam Geleneği