Ege Denizi’nde yer alan Kiklad Adaları, özellikle dikkat çeken Santorini, son günlerde meydana gelen depremlerle sarsılmaya devam ediyor. 30 Eylül 2023 Cumartesi gününden itibaren kaydedilen yüzlerce sarsıntı sonucunda, 9 binden fazla kişi Santorini Adası’nı terk etmek zorunda kaldı. Bölgedeki son depremin şiddeti ise yerel saatle 15.04’te 5.3 büyüklüğünde gerçekleşti. Sismologlar, bu depremlerin Santorini Yanardağı ile herhangi bir bağlantısının bulunmadığına vurgu yapıyorlar.
Yunan Sismolog Gerasimos Papadopoulos, bölgedeki sismik aktivitenin mevcut fayı zorlamaya çalıştığını, fakat bu durumun güçlü bir dirençle karşı karşıya olduğunu belirtiyor. Papadopoulos, mevcut durumun gelecekte daha fazla depremin olabileceğine işaret ettiğini dile getiriyor. Yani, bölgedeki bu sarsıntılar, geologic hareketliliğin devam etmekte olduğunun bir göstergesi olarak algılanabilir.
Aynı zamanda, Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis, yaşanan depremlerin ardından alınabilecek ek önlemleri değerlendirmek üzere İklim Krizi ve Sivil Koruma Bakanlığı’nda üst düzey bir toplantı yapacağını açıkladı. Bu toplantının amacı, olası yeni depremlere karşı hazırlıklı olmayı sağlamak ve gerektiğinde halkı korumak için en iyi stratejilerin belirlenmesine yardımcı olmaktır.
Son depremler, Santorini Adası’nın turistik ve yerleşik alanları üzerinde olumsuz etkiler yaratmıştır. Adanın simgesi haline gelen mavi çatılı beyaz evler, sarsıntılardan zarar görmüş ve böylece adanın aynı zamanda bir turistik cazibe merkezi olma özelliği de riske girmiştir. Yerel halk, artan depremler nedeniyle ciddi kaygılar taşıyor. Kimi vatandaşlar, güvenli bölgeler arayışına girerken, bazıları ise adayı terk etmeyi seçmiştir.
Uzmanların değerlendirmelerine göre, Santorini’deki depremler, tarihsel olarak karşılaşma ihtimali olan zayıflıklarla ilişkilidir. Ancak depremlerin Santorini Yanardağı ile ilgili olmadığı ifadesi, endişeleri bir nebze olsun azaltmaktadır. Yani, Yanardağ’ın aktif hale gelme riski şimdilik göz ardı edilebilir. Fakat sismik aktivitenin bu kadar yoğun olması, bölgedeki insanların günlük yaşamlarını ve turizmi etkileyen önemli bir durum olarak öne çıkıyor.
Bölgedeki depremler, sadece Santorini ile sınırlı kalmayıp, çevre adalar ve Yunanistan’ın diğer bölgelerinde de hissedilmektedir. Bu durum, Yunan hükümetinin müdahale stratejisini ve kamu güvenliğini ön planda tutmasını zorunlu kılmaktadır. Uzmanların ve hükümetin alacağı önlemler, sarsıntılara karşı halkı koruma açısından bir gereklilik haline gelmiştir. Öğrenilmiş korkular ve yerel halkın güven güvensizliği, bu gibi durumlarda sıkça gözlemleniyor.