Dün, Marmara Denizi’nin Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, Marmara Bölgesi’nde olası bir tsunami riski konusunda endişeleri artırdı. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Merkezi (CBS-UZAL) Müdürü Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, bu durumu değerlendirirken, Marmara’daki fay yapısının yanal atımlı olduğunu belirtti. Yanal atımlı fayların, düşey atımlı faylarla kıyaslandığında tsunami oluşturma potansiyelinin daha düşük olduğunu kaydetti.
‘GEÇMİŞTE YÜKSEK DALGA RAPORLARI, TIRMANMA ETKİSİYLE AÇIKLANABİLİR’
Doç. Dr. Özçelik, tarihi verilerde Marmara Denizi’nde zaman zaman 10 metreye kadar ulaşan tsunami dalgalarının kaydedildiğini söyledi. Bu yüksek dalgaların büyük kısmının kıyıdaki tırmanma etkisiyle meydana geldiğini vurguladı. Tsunamilerin şiddetinin; fay türü, depremin büyüklüğü ve hareket süresi gibi faktörlere bağlı olarak değiştiğini dile getirdi. Ayrıca, kıyı yapısı, deniz tabanı topografyası (batimetri) ve yerleşim düzeninin de etkili olduğunu ifade etti. 1999 yılında gerçekleşen 7.4 büyüklüğündeki İzmit Depremi sırasında İzmit Körfezi’nde 2.5 metreye kadar dalga yükselmeleri yaşandığını belirten Özçelik, bu durumu zemin kayması ve deniz tabanı çökmesi gibi faktörlere bağladı. Küresel veri setlerine dayanarak, Marmara Denizi gibi kapalı havzalarda, 7 büyüklüğündeki depremlerde tsunami dalgalarının genellikle 2 metreyi aşmadığını aktardı.

‘KIYIDAKİLER İÇİN SANİYELER, DİĞER KIYILAR İÇİN 10 DAKİKA’
Doç. Dr. Özçelik, tsunami riski taşıyan bir depremin ardından İzmit Körfezi çevresindeki yerleşimlerin acil olarak harekete geçmesi gerektiğini belirtti. Marmara Denizi’nin kuzey ve güney kıyılarındaki yerleşimlerin yaklaşık 10 dakika içinde yanıt vermesi gerektiğini ifade etti. Balıkçılık, turizm ve su sporları gibi kıyı aktiviteleriyle uğraşanların potansiyel tsunami riskleri konusunda daha dikkatli ve bilinçli olmaları gerektiği konusunda uyarıda bulundu. Tsunami dalgalarının klasik deniz dalgalarından farklı özellikler taşıdığına dikkat çeken Özçelik, bu dalgaların deniz tabanından yükselerek kıyıya doğru ilerleyen büyük su kütleleri olduğunu açıkladı; ayrıca ilk gelen dalganın her zaman en yüksek dalga olmayabileceğini de sözlerine ekledi.