Türkiye’de uzun süredir benimsenen dönüşüm anlayışının, konut ve konut alanlarının yıkımı üzerinden yeniden inşa edileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Özkan, “Deprem riski nedeniyle meydana gelebilecek yıkımların asgariye indirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu aşamada kentsel dönüşüm, kısıtlı bir perspektifle devam etmiştir. Geniş bir eylem çerçevesine ihtiyaç duyulduğu açıktır. Mevcut kentsel dönüşüm algısı, 1980’lerde ortaya çıkan inşaat ekonomisinden etkilenmiştir. Devam eden bu süreç, imalat ekonomisine ek olarak iç pazara yönelik konut yapımına odaklanarak kendisini bir tüketim nesnesi olarak tanımlamaktadır. Kapsamlı bir kentsel dönüşüm, sürdürülebilir bir ekonomi ile kamu alanlarının toplumsal boyutunu göz önünde bulundurursa daha etkili sonuçlar elde edilebilir.” şeklinde konuştu.
‘KÜLTÜR MAHALLESİ BİR DÖNÜŞÜM STRATEJİSİ’
Kültürü temel alan dönüşüm stratejilerinden biri olan ‘kültür mahallesi’ kavramının önemine vurgu yapan Prof. Dr. Özkan, bu yaklaşımı şu şekilde tanımladı:
“Kültür mahalleleri, geleneksel kentsel aktiviteleri ve tarihsel, özgün mekânsal yapıları bir araya getiren, tanımlı fiziksel sınırlar içinde yer alan bölgeler olarak kavramsallaştırılmalıdır. Yıkım ve yeniden inşa süreçlerinin ötesinde alternatif bir çözüm sunan kültür mahallesi kavramı, küresel ekonomik dalgalanmalara karşı daha dayanıklı alanlar inşa eder. Yerel değerlerin ve istihdamın devreye girmesiyle ekonomik, mekânsal ve toplumsal açıdan sürdürülebilir dönüşümü sağlama potansiyeli taşır.” dedi.
Kültür mahallesi yaklaşımının temel taşlarından birinin sanayi öncesi geleneksel üretim biçimleri olduğunu belirten Prof. Dr. Özkan, geçmişten gelen ve günümüzde de varlığını sürdüren zanaatlerin, müzik aletleri yapımı, dokumacılık, cam işçiliği ve seramik gibi alanların önemini vurguladı. Bu kapsamda, geleneksel ya da yenilikçi üretim yöntemlerinin turizm sektörüne katkı sağlayarak şehir ekonomisini canlandırdığını ifade etti.
Türkiye’nin geleneksel üretim biçimleri ve zengin kentsel dokusuyla birçok alanda büyük bir potansiyele sahip olduğunu öne süren Prof. Dr. Özkan, bakırcılık, ahşap oyma, seramik, dokuma, resim, halıcılık ve minyatür gibi zanaatların kentsel politikalarla yeniden canlandırılmasının, şehirlerde uzun vadeli ve sürdürülebilir bir iyileşme ile refah sağlaması açısından kritik olduğunu belirtti.