



Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, Osmanlı zanaatının önemli örneklerinden biri olan ve 500 yıldan fazla bir geçmişe sahip Uşak halısının, 30 yıllık kaybolmanın ardından yeniden topraklarına döndüğünü duyurdu. Ersoy, “Yüzyıllar önce Uşak’ta ilmek ilmek dokunan bu zarif halıyı, bu toprakların ruhunu taşıyan her değer gibi, ait olduğu yere kavuşturmanın gururunu yaşıyoruz. Bu sadece bir halı değil; kültürümüzün, hafızamızın ve zarafetimizin sessiz ama derin dönüşüdür.” ifadelerini kullandı. Ayrıca, halıyı gönüllü olarak iade eden İtalyan vatandaş Adrian Stefan Ionescu’ya, tarihi mirasa gösterdiği özen için teşekkür etti.
ANKARA VAKIF ESERLERİ MÜZESİ’NDE SERGİLENİYOR
Bakanlık tarafından yapılan resmi açıklamada, Uşak’ta yaklaşık 5 asır önce dokunan bu değerli halının, uzun yıllar süren kayboluşun ardından bir koleksiyonda bulunduğu belirtildi. Osmanlı zanaatının önemli bir yansıması olan bu halı, artık Ankara Vakıf Eserleri Müzesi’nde sergilenmeye başladı.
Özenle işlenmiş desenleri, zengin renk paleti ve ustalığı ile dikkat çeken halının, stilistik özelliklerinden yola çıkarak Uşak’ta dokunduğu anlaşılmaktadır. Halının her santimetresinde 1000’in üzerinde düğüm mevcut olup, bu durum, eserin Osmanlı zanaatıyla olan bağını gözler önüne seriyor. Halının lacivert zemin üzerinde pastel kırmızı, sarı ve kirli beyaz tonları ile hatayi ve stilize natüralist çiçek desenleri, dikkat çekici bir bütünlük oluşturuyor.
RESTORE EDİLDİ
Ionescu, halıyı, artık hayatta olmayan İtalyan sanat tutkunu Ermininio Bottini’den satın aldığında, eserin Suzan Bayraktaroğlu’nun ‘Vakıf Halılar’ kitabında yer alan 06.456 envanter numaralı eserle birebir örtüştüğünü fark etti. Halının Türkiye’ye ait olduğunu öğrenmesi üzerine, Ionescu geri iade etmeye gönüllü olarak adım attı.
Halı, iade işlemlerinin tamamlanmasının ardından 2025 yılında Türkiye’ye geri getirilecek ve Ankara Vakıf Eserleri Müzesi’ne ulaştırılacak. Eski fotoğraflar, halının bordürlerinden birinin kesildiğini ve bazı alanlarının kayıp olduğunu gösteriyordu. Türkiye’ye geldikten sonra yapılan restorasyonda kaybolan kısımlar tamamlandı ve halının özgün kompozisyonu yeniden inşa edildi. Bu eşsiz eser, ait olduğu coğrafyaya dönecek ve kültürel miras olarak tekrar değerlendirilecektir.