Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, ibadete ara vermeden devam etmekte olan güçlendirme çalışmalarının Ayasofya Camii’nin ana kubbesini de kapsadığını duyurdu.
Bakan Ersoy, sosyal medya platformunda paylaştığı mesajında, ‘İbadet sürecek, tarih korunacak’ sözleriyle, Ayasofya-i Kebir Camii’nin ana kubbesindeki restorasyon çalışmalarının, ibadetin aksamadan sürdürülmesine ve tarihi eserlerin özgün değerlerinin titizlikle korunmasına yönelik yapıldığını ifade etti. Ersoy, “1486 yıllık Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nde restorasyon ve güçlendirme çalışmalarımızı ibadete ara vermeden sürdürüyoruz. Tamamladığımız bazı kısımların yanı sıra, geri kalan bölümlerde de dikkatli bir şekilde ilerliyoruz. Ana kubbe, tarihi boyunca gördüğü en kapsamlı restorasyon süreci ile karşı karşıya. Kubbe, depreme karşı daha dayanıklı hale getirilecek ve özgün yapısı özenle korunacaktır. İç yüzeyindeki mozaiklere zarar verilmemesi için çalışmalar dış yüzeyden yapılacak ve geçici olarak çelik konstrüksiyon ile özel branda ile kaplanacaktır. Kurşun kaplamalar, ya onarılacak ya da yenileri ile değiştirilecektir. Restorasyon ve ibadet süreçlerinin aynı anda devam edebilmesi için 43,5 metre yüksekliğinde 4 ana kolon üzerine çelik bir platform inşa edilecektir. Hem Ayasofya’yı koruyacağız hem de yaşatacağız” şeklinde konuştu.
YAPININ DİJİTAL İKİZİ OLUŞTURULDU
Danıştay 10’uncu Dairesi’nin almış olduğu karar doğrultusunda, 10 Temmuz 2020 tarihinde yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Ayasofya-i Kebir Camii yeniden ibadete açılmıştı. İbadete açılmasının ardından yapının korunması ve işlevselliğinin dengelenmesi için bilimsel yaklaşımlar temelinde projeler hazırlandı. Rölöve, restitüsyon, restorasyon, statik, mekanik ve elektrik projeleri ile birlikte türbeler, sıbyan mektebi ve muvakkithanenin restorasyonları da planlandı. Bu süreçte külliyedeki yapılar üç boyutlu olarak belgelenip dijital ortama aktarıldı ve Ayasofya’nın dijital ikizi oluşturuldu.
Proje hazırlığı aşamasında geçmişe dair arşivler taranarak detaylı bilgiler toplandı. Yapının strüktürel analizi titizlikle gerçekleştirildi ve deprem senaryoları üzerinden olası tepkiler değerlendirildi. Alınacak önlemler bu analizler neticesinde belirlenmiştir. Bu aşamaların ardından, Bilim Kurulu gözetiminde uygulama sürecine geçilmiştir. Bu kapsamda, 2’nci Mehmet, 2’nci Selim, 3’üncü Murat ve Şehzadeler Türbeleri ile Sıbyan Mektebi ve Muvakkithane restorasyonları başarıyla tamamlanmıştır. Daha önce kapalı olan galeri katı, gerekli bakım ve temizliklerin tamamlanmasının ardından ziyarete açılmıştır.
ANA KUBBEYE DIŞ YÜZEYİNDEN MÜDAHALE EDİLECEK
Yapının taşıyıcı sistemlerine yönelik yapılan analizlerin ardından ana kubbe ve yarım kubbelerde güçlendirme ihtiyacı belirlenmektedir. İç yüzeydeki mozaiklerin zarar görmemesi için müdahale dış yüzeyden gerçekleştirilecektir. Mevcut kurşun kaplamalar ya onarılacak ya da yeni kaplamalar ile değiştirilecektir. Bu hassas çalışmaların sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilebilmesi amacıyla, kubbe geçici olarak çelik konstrüksiyon ve nitelikli branda ile kapatılacaktır. Ardından dış yüzeydeki güçlendirme ve onarıma yönelik işlemlere başlanacaktır.
İBADETİN AKSAMASI İÇİN ÖNLEMLER ALINDI
İç yüzeyde yürütülecek konservasyon, restorasyon ve güçlendirme işlemleri için 43,5 metre yüksekliğinde, dört ana kolona oturan bir çelik platform sistemi kurulacaktır. Böylelikle ibadetler kesintisiz bir şekilde devam ederken, kubbenin iç ve dış yüzeylerindeki uygulamalar da düzenli olarak sürdürülmüş olacaktır. Tüm bu işlemlerin güvenli ve hızlı bir biçimde gerçekleştirilebilmesi için doğu yönünde, 41 metre yüksekliğinde ve 60 metre bom uzunluğuna sahip bir kule vinç tasarlanmıştır. Bu vinç, yapıya uygun bir mesafede ve güvenli dönüş alanı sağlayacak şekilde inşa edilmiştir.
Ana kubbe güçlendirmesi, kurşun değişiklikleri, mozaik korunması ve cephe ile minare onarımları tamamlandıktan sonra, geçici olarak inşa edilen çelik konstrüksiyon örtü, platform ve kule vinç belirli yöntemlerle sökülecektir. Böylelikle Ayasofya-i Kebir Camii’nin tarihi kubbesi, dikkatli bir güçlendirme sürecinin ardından özgün haliyle gelecek kuşaklara aktarılacaktır.