Şûra, çok sık duyduğumuz bir kelime olmadığından bazılarımızın aşina olduğu ancak birçoğumuza yabancı gelen bir kavram. Arapça kökenli olan bu kavram Türk Dil Kurumu Sözlüğünde “Bir alanla ilgili olarak oluşturulan danışma kurulu” şeklinde tanımlanmakta. Şûra kökünden türeyip günümüz Türkçesinde yaygın olarak kullanılan istişare ve müsteşar gibi kavramlar da var. İstişare; yapılacak bir işte, tecrübeli, emin ve bilgili kimselerle her yönden konuşmak, meşveret etmek, onlara danışmak, sormak gibi anlamlar içeriyor. Müsteşar kavramı da Türk İdari sisteminde en yüksek kademedeki yönetici için kullanılıyor ve aynı zamanda bu kavram danışılan kişi anlamını taşıyor.
İstişarenin Türk tarihindeki yeri oldukça önemli. Gücü elinde bulunduran hükümdarlar çoğu zaman kendi başına karar vermeyi tercih etmez kararların ortak akılla alınmasını sağlardı. İlk Türk topluluklarında Kingeç Cemiyetleri adı verilen istişare toplantıları yapılmaktaydı. Danışma anlayışının kurumsallaşma göstergesi olan “kurultay” toplantıları Mete Han döneminden itibaren devletin temel yapı taşlarından birisi haline gelmişti. Bu toplantılarda önemli meseleler müzakere edilip tartışılır ve nihayetinde ittifakla kararlar verilirdi. Kurultaylarda sadece siyasi ve askeri sorunlar değil, ülkeyi ilgilendiren tüm sorunlar tartışılırdı.
Sonraki dönemlerde de istişare ile karar alma anlayışı geçerliliğini korudu. Selçuklu döneminde önemli kararlar için kurultaylar toplanır ve istişarelerde bulunulurdu. Bu durum Osmanlı İmparatorluğu döneminde de aynı anlayışla devam etti. Osmanlı’da devletin işleri Divan-ı Hümayun’da tartışılır ve sonrasında padişaha arz edilerek karara bağlanırdı.
Türkiye Cumhuriyeti dönemine gelindiğinde de aynı gelenek devam etmiş; meclis, konsey, komite gibi yapılanmalarla kararlar alınmadan istişare etme yoluna gidilmiştir. Cumhuriyet tarihinde istişarenin yapısal formlarından birisi de “Şûra” toplantıları olmuştur. Bugüne kadar başta eğitim olmak üzere; sanayi, din, kültür, ormancılık, su, şehircilik, aile gibi konularda geniş katılımlı şûralar düzenlenmiştir. Bu toplantılara konuyla ilgili uzman olan kişi ve paydaşlar davet edilmiş ve ülkenin kısa, orta ve uzun vadeli plan, politika ve stratejileri bu şûralardan çıkan kararlara göre şekillendirilmiştir.
Yönetim biliminde de yapılan çalışmalarda astların veya ilgili tarafların içerisinde bulundurulmadığı veya katılmadığı kararların isabetsiz, yönetim tarzının da başarısız olacağı ifade edilmektedir. Olağanüstü durumlar hariç, başarılı olmak isteyen yönetimlerin kararları katılmalı bir anlayışla almaları önerilmektedir. Bu bağlamda bir danışma işlevine sahip olan Şûra toplantılarının yönetimsel anlamda önemi büyüktür.
Türkiye tarihinde yapılan turizm şûralarına bakıldığında, bugüne kadar birincisi 1998 diğeri ise 2002 yılında olmak üzere iki kez düzenlendiği görülmektedir. 2017 yılı Kasım ayı başında düzenlenecek olan 3.Turizm Şûrası da bu serinin üçüncü halkası olacak. Ülkenin turizmde karşı karşıya kaldığı büyük sorunların olduğu dönemde bu toplantının yapılıyor olması, söz konusu organizasyonu oldukça önemli hale getiriyor.
Türkiye, turizm stratejisine yönelik Şûraların dışında da önemli çalışmaların altına imza attı. Bu çalışmalar içerisinde benim en çok önemsediğim geniş bir paydaş kitlesinin katılımı ile hazırlanan ve 2007 yılında Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan Turizm 2023 Stratejisiydi. Bu çalışma, içerik açısından oldukça doluydu ve içerisinde çok sayıda işlevsel stratejinin yer aldığı bir çalışmaydı. Ancak nedendir bilinmez bu strateji belgesi bir türlü eylem planlarına dökülerek uygulamaya geçirilemedi, izlemesi yapılamadı. Bu strateji deneyimi aslında önümüzdeki dönemler için bizlere hayati geribildirimler sağlıyor. Buradan almamız gereken ilk ders; tüm faaliyetlerin uzun vadeli bakış açısıyla kurgulanmasının gerekliliği. İkinci ders ise yapılan çalıştay vb. ortak akıl toplantılarının kağıt üzerinde kalmaması ve hayata geçirilmesinin gerekliliği.
Yeni bakan Sayın Numan Kurtulmuş, göreve başlar başlamaz Sayın Nabi Avcı döneminde planlanmış olan şûrayı harekete geçirmek için düğmeye bastı ve bir değerlendirme toplantısı yaparak yetkililerle görüş alışverişinde bulundu. Sonrasında da şûra hazırlıklarına başlandı ve komisyonlar kendi içlerinde ilk ön hazırlık toplantısını 27 Eylül tarihinde gerçekleştirdiler. Ülkenin turizmde yeni açılımlara ve strateji değişikliklerine ihtiyacı var ve bu çalışmanın sonuçları dönüşümün en önemli rehberi olacak gibi görünüyor.
Peki bu Şûra hangi yöntemle gerçekleşecek ve neler tartışılacak? Öncelikle turizmin sorunları ve çözüm önerileri Şûra kapsamında 13 komisyon altında ele alınacak. Bu komisyonlar şöyle;
- Turizm Politikaları
- Turizmde Örgütlenme ve Destinasyon Yönetimi
- Turizmde Ürün Çeşitliliği ve Sürdürülebilirlik
- Çevre-Planlama-Altyapı
- Yatırım-Teşvik-Finansman
- Konaklama Sektörü
- Seyahat Acentacılığı ve Ulaşım
- Tanıtım ve Pazarlama
- Turizmde Yeni Trendler-Dijital Turizm ve İnovasyon
- Turizm Eğitimi ve Turist Rehberliği
- Yerel Yönetimler ve Turizm
- İç Turizm
- Gastronomi Turizmi
Şûranın işleyişinde her komisyon için bir başkan görevlendirildi ve çalışma bu başkanların yönetiminde gerçekleştirilecek. Şûra kapsamında katılımcılar üç farklı gruba ayrılıyor. Bunlardan ilki, toplantının temel katılımcıları olan komisyon üyeleri. Bu üyeler, kendi komisyonları ile ilgili yapacakları hazırlıklar ve ortaya konan görüşler üzerindeki müzakereleri ile kendi alanlarının sorunlarını ve çözüm önerilerini belirleyecekler. Bu çözüm önerileri Bakanlıkça benimsendiği takdirde Turizm 2023 Stratejisinin güncellenmesinde kullanılacak ve Türkiye’nin gelecekte uygulayacağı stratejilere dönüşecek. Bir diğer grup, tebliğ sunumu yapacak katılımcılar. Son başvuru tarihi 4 Ekim olarak belirlenen tebliğ başvuruları bu tarihe kadar kabul edilecek. Tebliğ sunmak isteyenler, Şûranın 13 başlığından bir ya da birden fazla konusuna ilişkin hazırlayacakları tebliğlerini resmi internet sitesi üzerinden bilim kurulu başkanlığına gönderecekler. Bilim kurulu başkanlığı, hazırlanan bu tebliğleri biri akademisyen diğeri sektör temsilcisi olmak üzere iki hakeme gönderecek ve hakemlerin değerlendirmelerini alacak. Ülkenin turizm stratejilerine katkı sağlayabilecek tebliğler, bu değerlendirme neticesinde belirlenecek ve Şûra komisyon çalışmaları başlamadan önce komisyon üyelerine sunulacak. Son grup ise dinleyiciler. Komisyon üyesi olmayan ya da tebliğ sunumu bulunmayan ve Şûraya dinleyici olarak katılmak isteyenler de salonların kapasiteleri ölçüsünde ve Bakanlık izniyle katılım sağlayabilecekler.
3. Turizm Şûrası, ülkemizin yaşamış olduğu terör, siyasi gerginlikler, darbe girişimi gibi bazı olumsuzlukların yaşandığı dönemin hemen akabinde yapılacak. Söz konusu dönemde, turizm gelirlerimizde ve gelen yabancı turist sayısında yaklaşık %30’luk bir gerileme görüldü. 2017 yılında bir önceki yıla göre az da olsa olumlu gelişmeler gözleniyor ancak henüz bu gelişmeler istenen düzeyde değil. Türkiye eğer içte ve dışta siyasi istikrarı tam olarak sağlayabilirse ve Şûra kararlarını da uygulamaya sokup belirlenen stratejileri hayata geçirirse turizmde ciddi oranda büyüme yakalayabilir.
Şûra hazırlıkları şu ana kadar yoğun bir biçimde devam ediyor. Organizasyonu üstlenen T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğünde oluşturulan ekip ciddi ve özverili bir çalışma içerisinde. Komisyonlar son derece nitelikli üyelerden teşkil edildi. Bu da yapılacak tartışmaların derinliğinin ve alınacak kararların amaca hizmet etme seviyesinin son derece yüksek olacağına işaret ediyor.
Halk ağzında aslında millet olarak kendimizi yargılamamızı gerektiren bir söz dolaşır. Denir ki “Türk gibi başla, Alman gibi devam et, İngiliz gibi bitir.” Şûra ile başlayan süreçte hep birlikte turizmde çok iyi başlayalım, çok iyi devam edelim ve çok iyi bitirelim. Mevcut sözü de turizmde birlikte değiştirelim ve “Türk gibi başla, Türk gibi devam et, Türk gibi bitir” şekline dönüştürerek atasözü haline getirelim.
Saygılarımla