Valla iyi bilirdik. Ta ki Beşibiryerde‘yi bulana kadar.
Eskiden de dibi görmüştük. Deprem olmuştu mesela. Körfez krizini gördük biz. İtalya krizi de derindi, Apo yakalanmıştı. Anayasa fırlatılmıştı. Dolar 2 katı fırlamış, Borsa çökmüştü. PKK karakolları basmış, bombalar koymuştu yurdun dörtbir yanına. Yöresel felaketler de Turizme darbe vurmuştu. Misal Mısır krizi, Misal Arap Baharı, Rusya ekonomik krizi…
TEKER TEKER GELİN…
Bunların hepsi teker teker gelmişti ama üçer, beşer aylık krizlerden sonra tekrar su yüzüne çıkmıştı Turizm.
Şimdi elimize Beşibiryerde‘yi tutuşturdular.
1- Önce komşuda savaş ile başladık. İstanbul ile Suriye mesafesi kadar mesafesi olan ülkelerin vatandaşları bile İstanbul’a gelmekten imtina ettiler. Ne o? Komşunuzda savaş var.
2- Ardından Güneydoğu olayları patlak verdi. Doğuda ki sokağa çıkma yasaklarını Batı’da, Güney’de zannetti Turistlerimiz.
3- Sınır ihlali yapan Rus uçağını Höt demek yerine Kütte denek gözünden vurduk. Uçaksavar sanki Turizm’in yanı sıra Narenciye, Tekstil ve 52 sektörü de vurdu.
4- Tabi PKK’da boş durmadı, Genç, yaşlı, çoluk çocuk demeden sivillerin ortasına bombaları yerleştirdi.
5- Haylaz Daeş’de beklemedi. Şehirlere bomba üstüne bomba koyarak yerli yabancı başta Alman ve İsrail’li Turist onlarca kişiyi öldürdü.
Peki, bu cenaze kalkar mı?
Kalkar. Daha önceleri nasıl kalktıysa yine kalkar. Ve her şeye yeniden ve baştan başlayarak Turizm’i tekrar inşa ederiz. Her şer’de bir hayır vardır derler. Bakarsınız çiçekler açarken bahçemizde göremediğimiz zararlı otları yolup, daha sağlıklı, daha sürdürülebilir Turizm’e kavuşuruz. Reçeteyi bir önceki yazımda belirtmiştim. Bu haplar acı ama iyileştiricidir…
Sevgilerimizle
Cem Polatoğlu