Bırakın siyasi konjonktürü ya da politikacıların tehditkâr demeçlerini. 

Oraya gelmeden önce başka meselelerimiz var bizim. 

Batılı turistin buraya gelmemesinin sebeplerini gazete manşetlerinde aramaktan vazgeçin. Ülkeler arasında krizler yaşanabilir ve inanın mutlaka bir gün çözülür. Rusya ile yaşadığımız uçak krizi bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. 

Bizim asıl meselemiz turizmdeki toplam kaliteyi sağlayamayışımızdır. Güzel oteller yapmakla sadece kaliteli beton kullanıp, güzel mermerleri, pahalı seramikleri, boydan boya halıları, seçme mobilyaları bir araya getirirsiniz; fakat bu, sadece bileşenlerden bir tanesi, ya bu kaliteyi oluşturan diğer paydalar? 

Mesela personel kaliteniz ne seviyede?

Bırakın kaliteyi, ortalamayı tutturamıyorsunuz, resepsiyonist, maid, vale, steward bulamıyorsunuz; bulamazsınız çünkü yetiştiremiyorsunuz. 

Yetişmemeleri için yapılmaması için her şeyi yapıyorsunuz.

Peki neden? 

45-50 günde ödenen maaşlardan bahseden yok, mesai ücretlerini geçtim, resmi tatil ödemeleri yapılıyor mu diye soran yok,  elden verilen maaşlara bu nedir diyen yok, ama istemeye gelince steward’ın bile İngilizce bilenini istiyorsunuz. 

Utanmadan personel toplantılarında “yeni otel yapıyoruz arkadaşlar destek olun” diyen patronlar tanıdım ben. 

Yılların genel müdürlerinin makamlarını, maaşına 1500 lira zam yapıp önbüro müdürlerine teslim eden patronlar; korkudan departman müdürlerine çok para ister diye “müdür” diyemeyen, yaptıkları işi yöneticilerinden başlayarak hafife alan, küçümseyen ama kendi kartvizitlerine Yönetim Kurulu Başkanı yazdıran, Türk filmlerine ilham veren patronlar tanıyorum ben. 

Önce işinizi ciddiye alın efendiler, ciddi adamlar ve ciddi kadınlarla çalışın ve ünversiteler ile rabıtanızı iyi kurun, insanlar bir otelde kariyer yapmak için sebepler bulsunlar, insan yetiştirin ki ihtiyaç duyduğunuzda adam aramayın, bu bir!

İkincisi, otelinizin dışında ne haldesiniz? 

Müşterinizin uçaktan otelinize ulaştığı süreç ve geri dönüşünü hiç analiz ettiniz mi? 

Havalimanından otele müşteriniz nasıl geliyor? 

Taksiler ne âlemde? 

Metro var mı, ya da nasıl çalışıyor? 

Acente transferlerini kimler yapıyor, rehberler, transfermenler ne kılıkta, ne durumda?

Bu süreçte başta havalimanları olmak üzere, ücretsiz kablosuz internet erişimi var mı, varsa çalışıyor mu? Ya da iletişimi en ekonomik ve kullanıcı dostu hangi çözümle turiste sunabiliyoruz? 

Sorunca bir ağız dolu süslü laf eden yetkiliden geçilmiyor ama Türkiye’nin en büyük metropolünün metrosunda bırakın ücretsiz internet yayınını, telefon çekmiyor telefon!

“Otele geldik hadi sokağa çıkalım, muhteşem kentimizi bir gezelim, bu çağlar boyunca var olmuş toprakların sokaklarını gezelim” dedi turistimiz, hadi gezsin.. 

Ne durumdayız bilen var mı? O, bin bir güçlükle gelen turistin yürüyeceği kaldırımlara bir bakın, tezgahlar, mal sergileri, kaldırımın ortasına dikilmiş ağaçlar, masalar, tabureler, gözünüze sokulan döner tezgahları, kokudan midenizi kaldıran sokağa taşmış yemekler ve kokuları… 

Sonra sokaklardaki satıcı terörü, turistin ağzının içine giren, lafla taciz eden, fütursuz, geldiği köyünden beraberinde getirdiği özgüvenle bütün emeklerimizi heba eden bu insanlardan haberiniz var mı?

Dilenciler, tespihçiler, selpak satan çocuklar, yalandan hala fırça düşüren ayakkabı boyacıları, devam edeyim mi?

Bakın detaya girmiyorum turisti otele getirdik, sokağa çıkardık gezdirdik o kadar bir de karnını doyuralım isterseniz, sokun adamcağızı bir restorana yemek yedirin. Porsiyonlara bakın, kullanılan malzemeye, sonra gelen hesaba. 

Bu mudur Türk misafirperverliği, bu mudur Türk mutfağı? 

Değil elbette ama budur turizmde geldiğimiz nokta. 

Almanya ile politik kriz, Hollanda’yla bilmem ne, yok Rusların uçağı yok Avusturya’daki havalimanı reklamları..

Bırakın bunları, bizim sorunumuz kendimizle.. 

Turizmi bilinçsiz müteahhitlerin, vizyonsuz tekstilcilerin, otomotivcilerin, sigara bayilerinin eline verip sonunda bunları da aynı orijinden gelen belediyecilerin denetimine, müsaadesine bırakınca ortaya ne çıkacağını sanıyordunuz? 

Bu işin failleri Avrupa’da, Amerikada, Rusyada, sağ partide sol partide falan değil, burada!

Hepsi burada.

Diliniz batılı turist istiyor ama her halinizle aslında batılı turist gelmesin diyorsunuz!

Siz Avrupalı turist artık niye gelmiyor diye sızlanacağınıza, bu Araplar inşallah gitmezler diye dua edin bence..

Paylaşmak Güzeldir
Serkan GÜMRÜKÇÜ
Softotel Management şirketinin sahibi, İstanbul Kültür Üniversitesi Turizm bölümü öğretim görevlisi, Ramada by Wyndham Old City İstanbul otelin işletmecisi, POYD İstanbul BYK Başkanı olmak üzere çeşitli görevler yürütmektedir. Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu yönetimi mezunu olup 9 Eylül Üniversitesi Tarih bölümüne de devam etmiştir. 20 yılı aşkın sektörde üst düzey yönetici olarak Antalya, İstanbul, Bursa ve yurtdışındaki tecrübelerinin yanında, 2018 yılından beri İstanbul Kültür Üniversitesi Turizm bölümünde öğrencilerine Otel işletmeciliği, Satış Pazarlama ve Otellerde Fiziksel Planlama gibi dersler vermektedir. Ortağı olduğu Softotel Management şirketinde markalama, inşaat proje yönetimi, mimari ve elektro-mekanik projelendirme, inşaat, açılış, satış pazarlama ve işletmecilik alanlarında faaliyet göstermekte olup birçok global otel zincirinin markalama alanında lisanslı resmi temsilcilerindendir. Serkan Gümrükçü POYD İstanbul temsilcisi olarak da yürüttüğü stk faaliyetleri arasında Avrupa Konseyi ve Türkiye Ulusal Ajansı tarafından desteklenen "DIGITOUR-Avrupa'da Küçük ve Orta Ölçekli Turizm İşletmelerinde (KOBTİ) Yetişkinlerin Dijital Pazarlama Yetkinliklerinin Geliştirilmesi adlı Erasmus KA2 projesinde hazırlanan kitabın yazımında sektör temsilcisi olarak aktif çalışmaktadır.

CEVAP BIRAKIN

You must be logged in to post a comment.