Otel endüstrisi sürekli değişiyor ve misafir beklentilerine karşılık verebilmek için gelişiyor. Sonuç olarak otel markaları, misafirlerinin konaklamalarını artırmak ve beklentilerini aşmak için yeni yollar arıyor. Başarılı olan markalar eğrisinin ötesinde kalıyor ve misafirlerin şimdi ne istediklerini ve gelecekte neyi tercih edeceklerini belirlemeye çalışıyorlar. Bu nedenle, eğilimlerin belirlenmesi, insanları mutlu hissettiren ve evden uzaktayken ilgilenmek üzerine kurulmuş bir endüstride çok önemli hale gelmiştir.
Makro trendler;
Otel endüstrisi sürekli değişiyor ve misafir beklentilerine karşılık verebilmek için gelişiyor. Sonuç olarak otel markaları, misafirlerinin konaklamalarını artırmak ve beklentilerini aşmak için yeni yollar arıyor. Başarılı olan markalar eğrisinin ötesinde kalıyor ve misafirlerin şimdi ne istediklerini ve gelecekte neyi tercih edeceklerini belirlemeye çalışıyorlar. Bu nedenle, eğilimlerin belirlenmesi, insanları mutlu hissettiren ve evden uzaktayken ilgilenmek üzerine kurulmuş bir endüstride çok önemli hale gelmiştir.
En basit şekilde otel sektörü, misafirleri için kişiselleştirilmiş ve teknolojik konaklamanın mükemmel dengesini korumaya çalışırken, insanların birbirini etkileşimini yönetme konusunda uzmanlaşmıştır. Bunu büyük ve küçük her otel markası uygulamaktadır. Bu formülün önemli bir kısmı bir otelin tasarımında gizlidir.
Otelin dış ve iç tasarımı, olağanüstü bir ilk izlenim yaratmanın en etkili yoludur. Misafirlerin yeni ve eski markaları ayırt etmek için kullandıkları ilk izlenimlerdendir. Bir marka kimliğine cesur ve eşsiz tasarımlar ekleyerek otel, misafirin temel duygularına karşılık verip yoğun ve yorucu bir kalabalıktan koparabilirseniz başardınız demektir.
Genel olarak ABD, Kanada ve Avrupa’daki trendler arasından başlıca yeni makro ve mikro trendleri inceledim ve bu bölümde makro trendleri kaleme aldım.
Doğal malzemeler ve biyofilik tasarım:
Bu eğilim, otel tasarımlarına daha fazla bitki katmaktan daha fazlasıdır, bundan daha büyüktür. Oteller, bu tasarım trendiyle ilişkili sağlıklı yaşam ve refah özelliklerine dokunarak markalarını ve misafirlerinin genel deneyimlerini geliştirmek için biyofilik tasarımın pek çok avantajına yöneliyor.
Bilmeyenler için, biyofiliksel tasarım, doğayı, doğal elementleri ve doğal formları araştırmak için doğuştan gelen bir eğilime sahip olduğumuz teorisi olan biyofili kavramına dayanır. Biyofili; yaşama ve yaşayan sistemlere karşı duyulan sevgidir.
Biyofilik felsefesi doğal ve biyofiziksel tasarım eğilimi, şu özelliklerle ön plana çıkıyor:
• Doğal aydınlatmadan faydalanma
• Manzara Doğa / Manzaralı Oda
• Doğal mimari desenler
• Sürdürülebilir kaynaklı materyallerin kullanımı
• Yaşayan yeşil duvarlar / Dikey bahçeler
• Doğaya doğrudan ve dolaylı ilişkilendirme
Wellness (Sağlık) ve mutlululuk konseptleri ana akım olma yolunda ve çok hızlı bir şekilde yavaşlamayacağı ya da hayatımızdan çıkmayacağı aşikardır. Biyofilik olarak tasarlanmış mekanlar ivme kazanmaya devam ederken üst düzey ve orta katmanlı otellerin hepsi, azaltılmış stres tepkileri, daha iyi hava kalitesi, daha düşük enerji maliyetleri ve bio-etolojiye yaptıkları yatırımdan ötürü daha olumlu misafir değerlendirmeleri almaktadırlar. Yapılan araştırmalarda, misafirlerin biyofilik öğeler içeren otel lobisinde ortalama %36 daha fazla zaman harcayacaklarını tespiti yapılmıştır.
Bu trendi tarif eden başlıklar;
• Biyofilik tasarım genel stres seviyelerini azaltır
• Biyofilik tasarım konukların ruh halini arttırır
• Doğal tasarım öğeleri marka imajını geliştirir
• Çevre sorumluluğu nedeni ile tüketici talebi artırır.
YEREL VE BÖLGESEL VURGU (LOCAL SHOWCASE)
Otelciler için yöresel ürünlerin ve yerel sanatın sergilenmesi talebi yeni bir önem seviyesine geçtiğinden giderek bu trend otel endüstrisi için de çok önem kazanmıştır. Sadece yöresel mutfak ve parekende ürünlerle sınırlı kalmayarak yöresel elişi ve zanaat ürünleri de çok önem taşımaktadır.
Kişilerin ziyaret ettikleri şehir ya da bölgeden otel içerisindeki tasarımda küçük de olsa yerel ve yöresel sanattan ve zanaattan faydalanmak otel endüstrisinde misafir beklentileri içerisindedir.
Yine 2017’de Dünya Butik Otel Birliği Üyeleri arasında yapılan ankette; misafirlerin sadece minimum deneyimle otel hizmetlerinden değil, bulunduğu bölge olanaklarının tamamını deneyimlemek, faydalanmak istemektedir.
AİRBNB gerçeğini de unutmamak gerekir. Misafirler aynı evde bir odayı paylaşarak sadece konaklama ihtiyaçları dışında yerel yaşam tarzı ve geleneklerini de deneyimlemektedirler.
Yerel ve bölgesel vurgu, dekorun ötesine geçiyor; lobi ve odalar da misafir deneyimini yaşıyor. Tabii ki bu Restaurant ve barlar ve diğer alanlar için de geçerlidir.
Bu trendi tarif eden başlıklar;
• Misafirler, yerel veya bölgesel deneyimler arzuluyor
• Otellerin ev paylaşımı şirketleri ile rekabet etmesine yardımcı olur
• Daha yoğun, gerçek bir deneyim sağlar
• Misafir yorumları iyileştirir
ORTAK ÇALIŞMA VE YAŞAM ALANLARI
Eğilimler listemizdeki en yeni ve en öncü fikirlerin başında özellikle Kuzey Amerika’da yükselen ortak çalışma alanlarının ve ortaklaşa çalışan otellerin sayısı artmaktadır. Bu eğilim, hem iş hem de oyun için mekânlar, misafirlerin bağlantılarını artırma ve sosyalleşme arzularından kaynaklanmaktadır.
İş birliği ve ortak yaşam alanları, otel endüstrisinin odak noktasını misafir odasından ve sosyal angajman, eğlence ve iş ağı merkezi olarak konumlandırmak için lobi gibi kamusal ortak alanlara doğru kaydırmaya başlıyor. Ortak çalışma alanları fikri yeni değildir, ancak dünyanın birçok büyük ve en tanınmış otel markasının lobisine ortak çalışma alanı eklenmesi ve eş zamanlı olarak lobinin geleneksel işlevselliğinin değiştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Lobi ve çevredeki alanlar otelin genel imajı ve şöhreti için inanılmaz derecede önemlidir; çünkü burası misafirlerin ilk izlenimi için en önemli yerlerdir. İlk izlenim birçok otel işletmecisi için misafirin deneyiminde en önemlilerin başında gelmektedir. Bu sebeple tasarımcılar bu önemli anı kullanıp, alanın işlevselliğini, görsel çekiciliğini ve genel dengesini korumak için yeni ve heyecan verici konseptler keşfediyor ya da geliştiriyorlar.
Ortak çalışma alanları hem çalışma hem de konfor için tasarlanmıştır ve aşağıdakiler başlıklar başlıcalarıdır;
• Çok yönlü çalışma alanları
• Lüks ve İşlevsellik dengesi
• Yeşil özellikler / İç Mekan Açık Alanları
• Ofis düzeyinde teknoloji / Yüksek hızlı Wi-Fi / Video özellikleri
• Ferah ve Açık Konsept
Bu birlikte yaşam alanlarının hızlı yükselişi heyecan vericidir. Otel endüstrisinde meydana gelen en tartışmalı ve ilginç eğilimlerden biridir.
Avrupa ve Asya’nın Güneydoğusunda bu ortak yaşam alanları geçmişteki pansiyon kültüründen gelmektedir. Yeni Trendler ise pansiyona benzemekle birlikte daha yüksek sayıda konaklama imkânı ile birlikte daha üst ve orta seviyede lüks hizmetler verilebilmektedir.
Dijital seyyah ve gezginlerin, taleplerinin giderek artmasıyla özellikle büyük otel markalarının yatırımlarını bu yöne kaydırmalarına sebep olmuştur. Accor otellerinin Jo&Joe, Marriot otellerinin Moxy, Hilton Tru, Best Western Vib, ayrıca ABD de hızla büyüyen marka “HubHaus” başlıcalarıdır.
Bu Trendi tarif eden başlıklar;
• Yıllık 280 milyar dolarlık iş seyahati kapasitesi
• İş seyahatinin 2018 yılına doğru artması bekleniyor
• Milenyum kuşağı ile birlikte yaşamak
ESKİYİ YENİLEMEK “RENEVASYON”
Özellikle sosyal medyanın ve çeşitli channel managerlerin çok güçlü olduğu bir dönemdeyiz ve otel raitingleri ve misafir geri dönüşleri çok önem kazanmaktadır. Olumsuz yorumlar ve olumsuz sosyal medya tarafından bir otelin itibarının geri döndürülemez biçimde zarar görebileceği bir çağda yaşamanızdır. Bu sebeple gerek Türkiye’de gerek yurt dışında yoğun yeniden yapılan ya da renevasyona giren otellerin oranı oldukça yüksektir.
Bu endüstri ortamında, oteller kendilerini ve hizmetlerini iyileştirmenin yollarını sürekli araştırmaya mecburdur. Bu, otel misafirlerinin tüketim alışkanlıklarının nabzı ve konuk eğilimleri üzerinde çaba harcamaları gerektirir. Hayatta kaldıkları ve gelişen oteller, gelecek için restore etme ve yenileme olanaklarıdır.
Otellerin yenilenmesinde çok sayıda neden var. Birçok otel gerek hizmetlerini güncellemek ve görünümlerini de taze tutmak zorundadır. Düzenli ve devam eden bakım planın daima bir parçasıdır, ancak yeni “daha az ile daha fazlasını yapın” yaklaşımı, düşük sezon boyunca yukarıdan aşağıya yapılan bir yenilemeyle savaşırken, savurganlık yapmadan otellerin seçici öncelik alanlara odaklanmaları önerir.
Misafir geri dönüşlerine göre, ölçülen yenileme yaklaşımı, aşağıdaki alanlardan başlamayı öneririz:
1. Odalar: Oda, oteller tarafından en büyük etkiyi yaratacak ve en büyük revenue yapan bölümdür,
2. Yiyecek ve İçecek: Restaurant ve mutfakları yenilerken ve personel modern misafir ve personel ihtiyaçlarını göz önünde tutmak, işletmeniz, misafirleriniz ve personeliniz için motivasyon kaynağı olacaktır.
3. Lobi; savurganlığa kaçmadan dengeli, büyük ve ortak kullanıma uygun işlevsel ve bütçenizi zorlamayacak bir renevasyonu tercih edin.
4. Toplantı Salonları: Toplantı salonlarına yatırım yapmadığınız takdirde, otel endüstrisinde önemli bir demografik olan şirket misafirlerinizi kaybedebilirsiniz. Listenin alt kısmında olmasına rağmen, konferans salonlarını ve toplantı alanlarını güncel ve yeni teknolojilerle donatmak bir zorunluluktur.
Özellikle İstanbul’da ve Antalya’da yenilenen ve yenilecek olan bir çok otel olacağını biliyoruz. Yatırımcılar bu yenilenmeleri yaparken market gerçeklerini ve lokasyon ihtiyaçları ile sektörel trendleri göz önünde bulundurmaları, yapacakları yatırımı heba etmekten kurtarır.
Bu Trendi tarif eden başlıklar;
• Otelcilerin %64’ü oteli yenilemeyi tercih ederken, %36’sı yıkıp yeniden yapmayı tercih ediyor.
• 2018 yılında Türkiye’nin birçok şehrinde yeni yatırımların yanında renevasyona girmeyi hedefleyen birçok otel biliyoruz
• Sektör gerçekleri rekabetçi olmak için eski otellerin yenilenmesini gerektiriyor.
Özellikle ülkemizde pazara giren yeni yatırımlar eski otellerin rakabetin içerisinde kalabilmeleri için fiyat düşürüp pazara zarar vermek yerine renevasyona girerek lokasyon trendlerini göz önünde bulundururak konseptlerini yeniden konumlandırmalıdır.