Konumuz turizm, işimiz turizm, ekmeğimiz turizm. Konusuna, işine ve ekmeğine sahip çıkmak için ülkemizin dörtbir yanında görev yapan ana amacı hizmet olan bir sektörün profesyonelleriyiz.
Otelcisi, acentecisi, taşımacısı, rehberi, restaurantçısı, organizatörü temel işlevi ne olursa olsun moral motivasyonumuzu yüksekte tutan, keyfimizi arttıran, evimize ekmek götürmemizi sağlayan tek eylem ise Satış!
Satmak, hizmeti satmak. Belki de satış çeşitleri içerisindeki en zorudur hizmeti satmak. Başka sektör satışçıları farklı düşünebilir ama biz kendi işimize odaklanalım, Hizmeti satmaya.
Ürettiği hizmeti satamayan bir şirketin gelişmesi, büyümesi ve tabi ki para kazanması mümkün değildir. Bu da her geçen gün satışçıların, satış yöneticilerinin ve satış departmanının önemini arttırmaktadır. Otelinin odasını, restaurantını, yemeğini, toplantısını, düğününü, minibarını, turunu, transferini, aracını vb görevi, sorumluluğu, ürettiği neyse onu en yüksek fiyata ve en çok satmak tüm satışçıların göreviyse, bu işi kuralına göre yapmak ta en önemlisidir.
Sektör “Param var, en kaliteli ürünleri alırım, en güzel odaları yapar, en lüks tabak çanakta en pahalıya ben satarım” zannederek sonunda hayal kırıklığı ile “Satılık Otel” tabelalarını asan onlarca örneği gördü, yaşadı. Turizm satışının da ekonominin diğer büyük sektörlerinde olduğu gibi profesyonel kişiler tarafından kurgulanması gerekliliği artık yadsınamaz bir gerçek. Turizm eğitimi veren üniversitelerimizin asli görevlerinden bir tanesi de turizm satış ve pazarlaması konusunda yetkin kişileri akademisyen kadrolarına dahil etmek ve yeni yetişecek turizmci adaylarını bu konuda ilk ağızdan donatmak olmalıdır. Peki soruyorum, üniversitelerimiz biz tecrübeli sektör profesyonellerinden ne kadar yararlanıyor, nerede ne görev veriyor? Ayda yılda bir yapılan üniversite seminerlerinde 1 saatlik konuşmalar ile ne bizler kendimizi ifade etmiş oluruz ne de gerçek faydayı yaratmış. Kendimizi kandırmayalım, turizm satışçılarına daha ilk evrede yani üniversitede dokunamazsak sonrası çok zor!
Satışçılar birer Sanatçı ise iyi bir sanatçı olabilmek için temel kriterler neler mi?
Sanatçı işinin ehlidir. İyi bir müzisyen çaldığı enstrümana ne kadar hakimse o kadar başarılı oluyorsa, satışçılar da satışın teknik kurallarına bir o kadar hakim olmalıdır. Bu nedenle eğitim diye boşuna çırpınmıyoruz. Lisesinden başlayarak üniversitede devam eden satış eğitimleri tıpkı doktorlar gibi mesleğini yaparken de devam etmeli ve sürekli günün ve çağın trendleriyle güncellenmelidir.
Sanatçı iyi dinleyicidir. Satışçılar da bir sanatçı duyarlılığı ile empati kurmayı iyi bilmeli, öncelikle iyi dinlemeli, dinlediğini de iyi aktarmaldır. Heryerde görüyor ve şahit oluyorum ki günümüz satışçılarının en büyük eksikliği karşısındakini dinlememek, anlamamak. Hızlı tüketim hayatı birer virüs gibi satışçılarımıza da enjekte olmuş, empati kurmaktan yoksun birer birey haline getirmiş. Satışçı arkadaşlarım, mutlaka dinleyin, dinleyin ve yine dinleyin. Ne kadar dinlerseniz kendinizi de ürününüzü de o kadar güzel anlatırsınız, korkmayın.
Sanat bir matematikse her bir satışçı da iyi matematikçi olmalıdır. Hangi hizmetin, ne kadara, nasıl, hangi maliyetle üretildiğini bilmeyen bir satışçı satarken de o kadar hoyrat ve savurgan olur. Satmak değildir esas olan, kar ettirmekse işin matematiğini öğrenin.
Sanatçı ilişki üstadıdır. İyi bir sanatçı çevresine ne kadar hakimse satışçının iyisi de bir o kadar iletişim üstadıdır. Kendini sevmeyen, sevdirmeyen, insan ilişkisi zayıf, egosu tavan, karakteri zayıf bir satışçı ne yaparsa yapsın sonuçta dışlanmaya hazırdır. Olmaz, yapamazsın, iletişimin iyi değilse başka iş bak güzel kardeşim, satış sana göre değil!
Sanatçı sorgulayandır. İyi bir sanatçı hayatı, çevreyi ve kendini ne kadar sorgularsa o kadar başarılı tezinden hareketle iyi bir satışçı da her yaptığı işin öncesini sonrasını iyi bilir sorgular, raporlar, daha iyisi için hep araştırır ve ister. Daha iyisini yapmak için sorgulayan satışçı en çok kazanan olacaktır, inanın.
Sanatçı yenilenendir. İyi bir sanatçı kendisinine kadar yenilerse o kadar tazelenir. Satışçı sanatçılarımız da hiçbir zaman “Ben oldum” dememeli, kendisini geliştirmeli, tazelemeli ve ilerlemelidir. Dünyanın önde gelen satış trendleri, yöntemleri ve programlarını takip etmeyen satışçı paslanmaya mahkumdur, ışıldayan satışçılar kendisini her zaman parlatanlardır, unutma.
Sanatçı güvenilendir. İyi bir sanatçı bir eseriyle bir nesli bile etkileyebilirse satışçılar da müşterilerine gerçeği, tamamen ve yalın gerçeği sunmalı ve anlatmalıdır. Birisini sadece bir kez kandırabilirsiniz ama güvenilir olursanız belki azar azar ama hep kazanırsınız. Sanatçılar, kendinize güvenin ve güvendirin!
Sanatçı ısrarcıdır. Sanatçı satışçılarımız da ürünlerine o kadar inanırlar ki bunu beğendirmek için yılmadan, usanmadan defalarca anlatmaktan vazgeçmez ve mutlu sona ulaşırlar. Unutmadan, ısrarcı olmak iyidir, ama rahatsızlık derecesinde değil. Eserinden emin olan sanatçı vazgeçmez!
Sanatçı kadir kıymet bilendir. Eserini beğendiren bir sanatçı ne kadar teşekkür etse az ise siz de müşterilerinize teşekkür etmekten korkmayın, edin ki tekrar tekrar sizi istesinler.
Sanata, sanatçıya ne kadar saygı duyuyorsak yukarıdaki maddelerin birçoğunu uygulayan, satışı yaşam felsefesi haline getirmiş , turizm ekonomilerine yön veren çağımız sanatçılarına, satışçılarımıza da saygı duymalıyız.
Kendine inanan, güvenen, çalışan, hevesli, temiz kalpli, pırıl pırıl ışıldayan sanatçılarımıza saygıyla!