Kendimi bildim bileli turizmde süregelen bir tartışmadır; turizmin çeşitlendirilmesi ve on iki aya yayılması. Bu tartışmaların temelinde Türkiye’nin turizme deniz-kum-güneş üçlemesi ile başlaması yatmaktadır. Deniz-kum-güneş ülkemize turizmde büyük değer katmıştır ve dünyada gelen turist sayısında altıncı sıraya tırmanmamız bu turizm türü sayesinde gerçekleşmiştir. Ancak deniz-kum-güneş turizmi mevsimseldir ve bu mevsimselliğin ekonomiye ve istihdama bazı olumsuz yansımaları bulunmaktadır. Bundan dolayıdır ki yıllardan beri yazın yoğunluk yaşanan turizmin bahar ve kış aylarında da aktif olması ve farklı alternatiflerin de turistlere sunulması yönünde fikirler beyan edilir. Bu fikirler arasında son yıllarda en çok konuşulan konuların başında Spor Turizmi gelmektedir.
Spor turizmi, spor faaliyetlerine aktif veya pasif olarak katılım çerçevesinde, ticari veya ticari olmayan nedenlerle ikamet edilen bölgenin dışına geçici süreyle rasgele veya organize bir biçimde yapılan seyahatlerle ortaya çıkan turizm türüdür. Bu turizm türünün öneminin farkına varan birçok destinasyon altyapı yatırımı yapmakta ve spor etkinliklerinin organizasyonunu gerçekleştirebilmek için çaba göstermektedirler.
Spor turizmi, spor faaliyetlerine aktif veya pasif olarak katılım çerçevesinde, ticari veya ticari olmayan nedenlerle ikamet edilen bölgenin dışına geçici süreyle rasgele veya organize bir biçimde yapılan seyahatlerle ortaya çıkan turizm türüdür.
Başlangıcı Antik Yunan döneminde ilk kez MÖ 776 tarihinde düzenlenen Olimpiyatlara dayanan spor turizmi, o dönemlerde dünyanın en önemli faaliyetleri arasında gösterilmekteydi. Sporcular olimpiyatlarda başarı elde edebilmek için büyük çaba sarf eder, şehir devletleri ise bu sporculara sponsor olurlardı. Dönemin halkları olimpiyat oyunlarını o kadar önemserlerdi ki etkinlik süresince savaşlar dahi geçici olarak durdurulurdu. Sahip olduğu önemini koruyarak günümüze kadar gelen spor aktiviteleri; çeşitlenerek ve kapsama alanı artarak varlıklarını devam ettirmektedir.
Dünyadaki farklı ülkeler ve şehirler; Dünya Kupası, Olimpiyatlar, Dünya Basketbol Şampiyonası, Avrupa Futbol Şampiyonası gibi büyüklü küçüklü binlerce spor etkinliğine ev sahipliği yapmaktadır. Ancak günümüzde bu tip faaliyetlere olan talep o kadar artmıştır ki binlercesinin daha düzenlenmesi beklenmektedir. Bahse konu olan spor etkinliklerinin küresel büyüklüğünün 1.7 trilyon ABD Doları olduğu tahmin edilmektedir. Spor turizmi, ekonomik büyüklüğünün yanında en hızlı büyüyen endüstriler arasında yer almaktadır. Küresel spor turizmi pazar büyüklüğü 600 milyar ABD Dolarıdır ve her geçen gün bu rakam artma eğilimi içerisindedir. Bu büyümenin arka planında, giderek artan sayıda turistin, sporun seyahat etmenin birincil nedeni olmadığına inanması ve bu kimselerin yolculukları sırasında gidilen destinasyonun spor aktiviteleri ya da diğer turistik cazibelerine olan ilgisinin artması bulunmaktadır. Ülkemiz, bu tablo içerisinde söz konusu dev pastadan henüz hak ettiği payı alamamaktadır. Toplamda Türkiye’nin spor turizminden elde ettiği gelir 1 milyar ABD Doları civarındadır. Ülkemize bu kapsamda en fazla turist futbol ve golf amaçlı gelmektedir.
Spor turizmine yönelik Turizm 2023 Stratejisi ve 3. Turizm Şurasında da yer bulan fikirlerle ilgili bu zamana kadar beklenen adımlar atılmamıştı. Sektörün dinamizmi sayesindeki girişimleri ile bir hareketlilik başlamıştı ancak plansız ve programsız bir gidişat söz konusu idi. Geçtiğimiz yıllarda T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığında görev yapan bazı bürokratların Gençlik ve Spor Bakanlığına atanmasıyla birlikte Spor ve Turizm daha fazla birlikte anılmaya başladı. Bu süreçte ilgili Bakanlıktan gelen bir davet beni ziyadesiyle memnun etti. Bu davette, ülkede tüm paydaşların katılımıyla bir “Spor Turizmi Çalıştayı”nın düzenlenmesinin planlandığı belirtiliyordu ve benden komisyonlarda başkan olarak görev yapmam talep ediliyordu. Çalıştay çıktılarıyla da “Türkiye Spor Turizmi Stratejisi” ve “Spor Turizmi Yol Haritasının” oluşturulması hedefleniyordu. Bunun için katılımcılık esaslı böyle bir çalıştayın yapılmasına karar verilmişti.
Çalışmalar, “Sporda Marka Ülke Türkiye” sloganıyla başlatıldı. Çalıştayın kapsayıcı olabilmesi için Bakanlık ana hizmet birimlerinin yanı sıra; bilim insanları, kamu kurum ve kuruluşları, spor federasyonları, acente ve konaklama sektörü temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, belediyeler ve özel sektör temsilcileri katıldı.
10-13 Kasım 2019 tarihleri arasında gerçekleşen çalıştayda; Çevre, Planlama ve Tesisleşme, İnsan Kaynağı Yönetimi, Eğitim ve Ar-Ge, Örgütlenme ve Destinasyon Yönetimi, Tanıtım, İletişim ve Pazarlama, Ürün Çeşitliliği ve Sürdürülebilirlik, Yatırım, Finansman ve Teşvik başlıkları altında onlarca eylem önerisi geliştirildi. Aslında buraya kadar olan kısım işin kolay tarafı. Bundan sonraki süreçte alınan kararların Spor Turizmi Stratejisine aktarılması ve eylem planlarına dönüştürülerek izlenmesi büyük önem taşıyor. Eğer izleme sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmez ise verilen emekler ve harcanan para ile zaman boşa gitmiş oluyor. Ülke olarak boşa harcanan ne zamana, ne çabaya, ne de paraya tahammülümüz olmamalı. Bu nedenle, Çalıştayda alınan kararların uygulamaya geçirilmesi konusunda başta Bakanlık yetkilileri olmak üzere tüm paydaşlara önemli roller düşüyor.
Ülkemiz açısından turizmin çeşitlendirilmesine, on iki aya yayılmasına ve dolayısıyla istihdam ve ekonomiye katkı sağlanmasına yol açacak bu çalışmaların planlanmasında ve organizasyonunda emeği geçen başta Sayın Bakan Muharrem Kasapoğlu, Genel Müdür Ahmet Temurci ve Genel Müdür Yardımcısı İnanç Özçakmak olmak üzere tüm ekibi tebrik ediyor, bundan sonraki sürecin de azami kararlılıkla ve başarıyla gerçekleştirilmesini temenni ediyorum.
Saygılarımla…