Hotel Gazetesi’nin sorularını yanıtlayan Hacer Aydın, COVID-19 Pandemisinin tamamen durma noktasına getirdiği turizm sektörünün geleceği için umutlu mesajlar verdi:
- Turizm Bakanlığımızın 2020 yılı Türkiye’nin tanıtımı için ayırmış olduğu miktarı – bu koşullarda bir tanıtım yapılamayacağı için, sektörün borçlarının dondurulması, ötelenmesi için kullanılabilir.
- 25. yılımızda, EMITT fuarının da 2021 yılındaki sektörün ilk fuarı olması nedeniyle büyük bir katılımla gerçekleşeceğine inanıyorum.
Koronavirüs salgını, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de turizmi tamamen durma noktasına getirdi. Sektörün STK’larını yönetenler, kanaat önderleri ve duayenleri beklentilerini dile getirirken, her şeyin COVİD-19’un seyrine bağlı olduğunu da söylemeden geçemiyorlar. Türkiye turizminin rotasını belirleyen ve her yıl Ocak ayında düzenlenen EMITT’in (Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı) Direktörü Hacer Aydın’a hem önümüzdeki süreçte Turizmden beklentilerini, hem de sektörün durumuna bağlı olarak EMITT Fuarı’nın bu süreçten nasıl etkileneceğini sorduk.
Hacer Aydın, birçok öngörünün aksine Turizm Sektörünün geleceğinden umutlu konuştu.. Öyle ki Eylül ayında patlama yaşanabileceğini ve hatta EMİTT’in yılın ilk fuarı olması nedeniyle büyük bir katılımla gerçekleşmesini beklediğini söyledi. Hacer Aydın, bu süreçte zayıf olanlar elenirken, ayakta kalanların ve güçlü çıkanların ise daha agresif bir tanıtıma yönelmelerini beklediğini dile getirdi.
İşte, EMITT Fuarı Direktörü Hacer Aydın’ın Koronavirüs pandemisi süreci ve sonrasında turizmden beklentileri..
Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilen Koronavirüs salgınının küresel anlamda turizm ve seyahat sektörüne etkileri hızlı şekilde görülmeye başlandı. Buna göre Türkiye’yi nasıl bir 2020 sezonu bekliyor?
Dünya 3 ayı aşkın bir süredir Covid-19 pandemisi ile mücadele ediyor. Ülkemizde de bu mücadelede ilk ay geride kaldı. Bu mücadelenin tüm dünyada en kısa sürede başarıya ulaşması hepimizin beklentisi. Bilim Kurulumuzun açıkladığı, kurallara uyulması halinde salgının 2 ya da 3 ay içerisinde kontrol altına alınabileceği yönünde. Buradan hareketle 2020 yılının maalesef şansız bir yıl olarak takvimlerimizde yerini alacağını söyleyebiliriz. Öngörülemeyen bir süreçte bugün geldiğimiz noktada, insanlar zorunlu ihtiyaçları için sokağa çıkıyor veya harcama yapıyor. Temel gıdalar hariç kalan tüm kalemlerde, tüketimde ciddi daralmalar söz konusu. Seyahat harcamaları da daralan tüketim kalemleri arasında yer alıyor. Bu son derece anlaşılır bir durum. Dünyada düzenlenen tüm turizm fuarları FİTUR- İspanya, EMITT- İstanbul ve BIT – Italy fuarları hariç -ki bunlar da Ocak ayında korona virüsü henüz pandemi olarak ilan edilmeden önce düzenlenebildiği için yapılabildi, bir sonraki seneye ertelendi. Virüs Haziran ayında sönümlenmiş olsa bile insanların evlerinden çıkıp güvenle seyahat edebilecekleri zamanlar çok daha sonra gelecektir. Bir başka deyişle sadece Türkiye değil, tüm ülkelerin 2020 turizm gelirleri öngörülerinin gerçekleşmesi son derece uzak bir ihtimaldir. Rakamsal olarak baktığımızda ise TÜRSAB verilerinden hareketle turizm sektörünün, en iyi ihtimalle yüzde 40 kayıp yaşaması öngörülüyor. Incoming pazarı için de yılın ilk 6 ayının tamamen kaybedilmesi söz konusu. Yaza yönelik rezervasyon taleplerinin de tamamen durduğunu görüyoruz.
Türkiye, geçtiğimiz yıl 33 milyar dolarlık turizm geliri elde etti. Bu sene ise bu rakamlara ulaşmanın mümkün olmadığı görülüyor. Bu anlamda 2020’de turizm gelirlerinde ne kadarlık bir kayıp olacağını tahmin ediyorsunuz?
Tüm dünyada neredeyse tüm sektörleri etkileyen bir pandemi ile mücadele ediyoruz. Elimizdeki veriler de 2020’nin turizm sektörü için tam bir kayıp yılı olduğuna işaret ediyor. Biliyorsunuz, turizm sektörü her yıl Ocak–Nisan ayları arasında uluslararası turizm fuarlarında boy gösterek, nabız yoklayarak; nasıl bir sezonla karşı karşıya kalacakların, öne çıkacak destinasyonlar, iç ve dış pazar için ne kadar bir kota ayıracaklarına dair öngörülerde bulunurlar ve tur operatörleri de oteller de anlaşmalarını bu öngörülere göre yaparlar. Yukarıda saydığım turizm fuarları dışında hiçbir fuar yapılamadı. Bu üç fuarda yapılan anlaşmaların da hayata geçmeyeceğini söyleyebiliriz. Hatta tur operatörleri Covid-19 önce yapılan anlaşmaların iptalleri için adım atmaya başladılar. Bu durumun sektörü içine soktuğu zor duruma ilişkin Bakanlığımızın bir girişimi söz konusu. Tur operatörlerinin yapacağı iadelerde 14 gün olan sürenin uzatılması; iadelerin, tatilin satın alındığı yere uçuşların başlamasından 74 gün sonra yapılmasına ilişkin bir düzenleme üzerinde çalışılıyor.
Geçtiğimiz yıl 33 milyar dolarlık bir turizm geliri elde etmiş olan Türkiye’nin en iyimser tahminle bile 2019 gelirinin yüzde elliden fazlasını 2020 yılında kaybedeceğini söylemek şimdiden mümkün görünüyor.
BM Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) istatistiklerine baktığımızda 2020 Nisan’ına kadar olan sürede turizmdeki daralma en az yüzde 30. Bu da en iyimser hesaplama ile geçen yıl yurtdışına çıkan 1,4 milyar kişiden yaklaşık 400 milyonunun, 2020’de gezi ya da tatil etkinliklerine katılamayacakları anlamına geliyor. Eğer korona virüsü krizi Nisan ayından sonra da sönümlenmez ve aynı hızla devam ederse, dünya çapındaki kaybın ne olacağını tahmin etmek hiç de zor değil.
Turizm sektörüne destek noktasında Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından bir takım tedbirler alınacağı açıklandı. Bunların sektör açısından yeterli olacağını düşünüyor musunuz? Ek tedbirler alınabilir mi?
Pandemi ile mücadelede küresel ölçekte atılan adımlara bakıldığında devletlerin, kamu kurum ve kurululuşlarının öne çıktığı, sistemi ayakta tutmak için ardı arkasına önem ve destek paketleri açıklamaktadırlar. Türkiye’nin döviz gelirlerine en fazla katkıda bulunan turizm sektörünün kesinlikle hükümetimiz tarafından desteklenmesi gerektiğini daha önce de dile getirmiştim. Sektörün tüm ödeme ve borçlarının 3’er aylık periyodlarla dondurulmasını ivedi atılması gereken bir adım olduğunu belirtmiştim. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığımızın bu konuda bir düzenleme üzerinde çalıştıkları kamuoyuna yansıdı. Düzenlemenin paket turları kapsadığı, tur operatörlerinin yasal iade sürelerinin 14 günden yapacağı iadelerin 2 ay 14 güne uzatılacağı gündemde yer aldı.
Turizm bakanlığımızın 2020 yılı Türkiye’nin tanıtımı için ayırmış olduğu miktarı –bu koşullarda bir tanıtım yapılamayacağı için, sektörün borçlarının dondurulması, ötelenmesi için kullanılabilir. Sektörde çalışan 150.000 kişinin işini kaybetmesinin önüne geçilmesi engellenmeli, tüm devlete ödenecek olan vergilerin dondurulması (SGK, Muhtasar ve diğer vergiler), sektörün bankalardan aldıkları kredilerin ve bu kredilerin faizlerinin dondurulup ötelenmesi, borçların yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Bunu, emme basma tulumbaya benzetebiliriz. Tulumbadan su çekmek için önce tulumbanın ağzına biraz su vermeniz gerekir. Bu nedenle Türkiye’nin döviz gelirlerine önemli ölçüde katkıda bulunan turizm sektörünün hayatta kalması için emme basma tulumba misali ağzına bir parça can suyu vererek hayatta kalması sağlanıp, kuyudan gelecek yıllarda daha çok su çekmek mümkün olacaktır.
EMITT 2021’e yönelik tahmin ve beklentileriniz nelerdir?
Zorlu bir geçiş dönemindeyiz. Ancak, her sektörde krizi takip eden yıllarda büyük bir patlama yaşanır. Zayıf olanlar elenir, ayakta kalanlar ve güçlü çıkanlar ise daha agresif bir tanıtıma yönelirler. Eğer bu kriz Eylül gibi tamamen dünyanın gündeminden çıkar ve yüzde 100 güvenli günlere ulaşırsak, o zaman turizm sektöründe büyük bir patlama bekliyorum. Bu patlama EMITT’e yansıması da elbette oldukça olumlu olacaktır. Gerek ülkeler gerek Türkiye’nin turizm destinasyonları, tur operatörleri, acentaları, oteller ve turizm sektörünün tüm aktörleri ellerindeki tüm imkanları tanıtım için harcayacaklardır. 25. yılımızda, EMITT fuarının da 2021 yılındaki sektörün ilk fuarı olması nedeniyle büyük bir katılımla gerçekleşeceğine inanıyorum. Bu tahminin gerçekleşmesi elbette virüs salgınının en geç Eylül ayına kadar tamamen gündemimizden çıkması ve yüzde 100 güvenli bir dünyada seyahat etmenin önünün açılmasına bağlı. Tatilci açısından büyük bir seyahat etme açlığı söz konusu olacak. Bu nedenle krizin sonunda dünya turizminin güçlü bir büyüme ivmesi yakalayacak. Evlerinde oturmaktan bunalmış insanlar kendilerini sokağa atıp seyahate başlayacak, bu da talebinin hızlı artışını sağlayacaktır.
Eklemek istedikleriniz?
Hepimiz pandemi ile ilgili devletimizin açıkladığı kurallara ne kadar sık ve düzenli bir biçimde riayet edersek, hayatlarımız en kısa sürede yeni normale dönecektir. Çünkü hiçbir şey pandemi öncesi dönemdeki gibi olmayacağını söyleyebilirim. Hem birey hem de tüzel kişilikler olarak; daha dikkatli, daha kontrollü, daha hijyenik olacağımız, insan olarak da –başta doğaya olmak üzere, sorumluluklarımızın daha fazla farkında olarak hareket etmemizi gerektirecek yeni bir döneme gireceğimizi düşünüyorum.