İSTANBUL’IN GİZLİ MİRASI: Bukoleon Sarayı

İSTANBUL’IN GİZLİ MİRASI: Bukoleon Sarayı
Yeşim SARITAŞ
Posted on Eylül 07, 2022, 5:36 am
11 mins

İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı ve İstanbul Turizm Platformu, İstanbul’un gizli mirasını gün ışığına çıkartmak için tarihi bir çalışmaya imza attı.

İstanbul’un tarihinde kalmış, birçok kişinin bilmediği ya da sadece yanından geçerken fark edip nedir acaba burası diye merak edip hiçbir bilgiye ulaşamadığı tarihi birçok miras İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı ve İstanbul Turizm Platformunun çalışması ile gün ışığına çıkıyor!

Bu çalışmalar neticesinde özellikle en çok turist ziyaretçi alan İstanbul turizminin kazanımı büyük olacak olup, 36 noktada başlatılan çalışmaların ilki UNESCO’nun Dünya Mirasları listesinde bulunan, I. Derece Arkeolojik Sit Alanı içinde kalan Bukoleon Sarayı!

Sarayda gerçekleşen restorasyon ve kazı çalışmalarını  İstanbul Turizm Platformu Direktörü Özcan Biçer, Genel Koordinatör Çetin Gürcün, Genel Sekreter Hüseyin Gazi Coşan, İBB KVDB – Kültür Varlıkları Proje Müdürü Huriye Merve Gedik, İBB KVDB – Kültür Varlıkları Proje Müdür Yardımcısı Ayşen Kaya ve koordinasyon birimi; Bukoleon Sarayının kapılarını ilk olarak basın mensuplarına açtı.

İstanbul Turizm Platformu Direktörü Özcan Biçer “Hedefimiz Bilet bazlı çok satışlar değil,  olaya böyle bakmıyoruz!’’

Biçer; “Amacımız Sarayı ne kadar çok turistin ziyaret etmesi gerektiği değil, yani hedefimiz bilet bazlı çok satışlar değil tam tersi buranın ne kadar insanı taşıyabileceğidir dedi. Buraya gelen insanların can güvenliği ilk önce bizim için önemli. Sonra da memnuniyetleri ve ne anladıkları, neyi algıladıkları önemli. Bu yüzden Bukoleon Sarayı’nı gezdirecek rehberlere de Rehberler Odası iş birliğinde uzmanlık eğitimi vereceklerini  açıkladı. Bütün bunlar için olması gereken düzeni sıfırdan kuracağız.” dedi.

İstanbul Turizm Platformu Genel Sekreteri Hüseyin Gazi Coşan, “İstanbul, Sultanahmet’ten ibaret değil!

Coşan, “İstanbul’da nitelikli turisti kaybettik. İstanbul şu anda kongre çekemiyor! 3. sıradan 50. sıraya düşmüş bir kongre turizmimiz var. Merkezi yapıyla belediyelerin ortaklaşa hareket etmesi gerekiyor.  İstiklal Caddesi’ne bir bakın, küçük Arabistan oldu. Toplumun bilinçlendirilmesi, müzelerin tekrar ele alınması, turist trafiğinin yönetilmesi gerektiğine dikkat çekti. İstanbul’a gelen her 10 turistten 8’inin Tarihi Yarımada’ya gittiğine dikkat çekerek Yenikapı’ya bir liman daha gelecek ve kruvaziyerler artacak. Gelen herkesi direk Sultan Ahmet’e götürürsek bölge turistten şişecek. İstanbul sadece Sultanahmet’ten ibaret değil. Başka alternatifler olduğunda insanlar tercih yapacaklar çünkü herkesin ilgi alanları farklı.” Dedi.

İBB KV Projeler Müdür Yardımcısı Ayşen Kaya “Müze kompleksi haline getireceğiz”

Kaya; 2020 yılında Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı tarafından onaylı proje doğrultusunda restorasyon uygulama çalışmalarına başladıklarını, Projenin 6-8 ay gibi bir süreç aldığını ve projenin önünde yaklaşık 350 günlük bir iş süresi olduğunu belirtti. İş sürecinin etaplı ilerleyeceğini ifade eden Kaya, projeye paralel olarak yürütülen tescilli üç adet sivil mimarlık örneği için de kamulaştırılma işlemleri sürecine girdiklerini belirterek, “Encümen kararı aldık, valilikten görüş bekliyoruz. Olumlu dönüş aldığımızda kamulaştıracağız ve bu müze kompleksine Osmanlı dönemi yapıları da eklenmiş olacak. Dolayısıyla tarihi skalası genişlemiş, çeşitli fonksiyonları içinde barındırabilen bir müze kompleksi haline gelecek.” diye konuştu. İlk etapta yaklaşık 5 milyon 900 bin TL para harcandığını, son sözleşme fiyatı ile birlikte toplam maliyetin 60 milyon TL’yi bulduğunu açıkladı. Yere Batan Sarnıcı ilk haftasında 70 bin kişi tarafından ziyaret edildi. Sarnıcı, bir buçuk ayda günlük 1 milyon TL ciro ile altı yıllık restorasyon maliyetini bir buçuk ayda geri kazandı. Burada da benzer bir performans ile restorasyon maliyetini geri kazandırabiliriz. Doğru tur rotaları ile buraya turist gelmemesi için hiçbir sebep yok.” Dedi.

TÜROB, TÜRSAB, TTYD ve İRO’nun da eşlik ettiği Saray gezimizde çok ilginç ve güzel bir yapıya sahip olan sarayın kazı çalışmalarında her aşamada yeni şeyler bulan yetkililerden Bukeleon Sarayı’nı dinledik.

Sarayın Tarihçesi:

5. yüzyılda önündeki rıhtımla beraber inşa edildiği düşünülen Bukoleon Sarayı’nın adının, üzerinde bir aslan ve boğanın mücadelesinin anlatıldığı heykellerden (Bous kai Leon) geldiği düşünülmektedir. Sarayın günümüze ulaşan bölümlerinin büyük bir kısmı Teofilos zamanında (829-842) eklenmiştir. Latin İşgali (MS 1261-1453) sırasında ise, Latin Kralları tarafından kullanıldığı aktarılmaktadır. Krallar işgal sonrasında Blakhernai (Tekfur) Sarayı’na yerleşmiş, Bukoleon Sarayı kendi haline terk edilmiştir. Osmanlı Dönemi’nde bir yerleşim yeri olan bu bölgede çıkan yangınlar, sarayın tamamına yakınının yok olmasına neden olmuştur. 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başındaki Rumeli Demiryolu Hattı’nın yapımı ise, sarayın kara tarafının tamamen yıkılmasına ve deniz surları tarafındaki cephesinin günümüze ulaşmasına sebep olmuştur. II. Nikephoros Phokas (MS 963-969) tarafından Büyük Saray’ın savunma duvarları ile çevriltilmesi sırasında Bukoleon Sarayı’nın deniz cephesi sur duvarlarıyla güçlendirilmiş ve ek yapılar ilave edilmiştir. Bukoleon Sarayı’nın ön cephesi başlıca iki bölümden oluşmaktadır ve deniz seviyesinden yaklaşık 13,5 metrelik yükseklikte yer almaktadır. Doğu bölümünün doğu sınırını Pharos adı verilen ve bugün sadece alt kısmı ayakta duran deniz feneri oluşturmaktadır. Pharos’un, 22,5 metre yüksekliğinde yukarıya doğru gittikçe daralan üç katlı bir yapı olduğu bilinmektedir. Saray, Pharos denilen fener burcu ile imparatorluk iskelesi olarak kullanılan burcun arasında, surların üzerinde bulunmaktadır. 1600 yıllık bu sahil sarayının günümüze sadece kalıntılarla ulaşmış bölümü, sarayın doğusundan bir kısımdır. Bu kısım birbirini izleyen tuğladan tonozlarla örtülü mekânlardan oluşmakta olup, mermer söveli dikdörtgen formlu kapı ve pencere açıklıkları ile Marmara’ya açılmaktadır. Burada görülen mermer konsollar öncesinde burada boydan boya uzanan bir balkon olduğunu göstermektedir.

Sarayın Pharos (fener burcu) yakasındaki mekânların zengin mimari süsleme programına sahip olduğu bilinmektedir. Bu mekanlarda bulunan paye gövdelerinden birkaçı, İstanbul Arkeoloji Müzelerinde sergilenmektedir. 19. yüzyılda demiryolu inşaatı ile kalıntıların bir bölümünün ortadan kaldırılması, 1950’lerde sahil yolu için yapılan dolguyla “sahil” sarayının denizle ilişkisinin kesilmesi, 2016’da açılışı yapılan Avrasya Tüneli’nin Çatladıkapı çıkışı ve çevresindeki düzenlemeler bölgenin topografyasını daha da değiştirmiştir.

Türkiye’nin miraslarına yenilerini ekleyecek olan İstanbul Turizm Platformuna, Turizm camiasına ve İstanbul’a kazandıracakları kültürel miraslarımız için teşekkür ediyoruz.

Bu projelerin mevcuttaki bazı antik kent veya müze yerler içinde örnek olmasını çok isterim. Örneğin; Fethiye Kayaköy gibi geçmişi ve önemi olan yerlerin sadece kapıda kesilen biletten ibaret olmamasını, içerde can güvenliği başta olmak üzere önce restore edilerek turizme yeniden kazandırılarak potansiyel ivmesinin artırılmasını isterim.  

Paylaşmak Güzeldir
Yeşim SARITAŞ
1982 Samsun doğumlu Yeşim Sarıtaş, İşletme Fakültesi mezunudur. Datassist İnsan Kaynakları şirketinde 6 yıl İstatistik ve IT Satış Pazarlama Sorumlusu, Jollytur’da 2 yıl IT Proje Analistliği, Metro Travel ve Metro Turizm’de 2 yıl İş Geliştirme ve Reklam Pazarlama Müdürlüğü yaptıktan sonra Küçük Otellere ve Seyahat Acentelerine Sosyal Medya ve Satış Pazarlama konularında, Belediyelere Turizm Projeleri konularında Danışmanlık yapmıştır. Halen, Seyahat Acentesi olarak Bireysel ve Kurumsal hizmet sunmaya devam etmektedir. Sivil Toplum Kuruluşlarında Kadınları temsilen görevler almış, Sosyal Sorumluluk ve Turizm Projeleri oluşturmuştur. 2017 yılında, ceza evlerinde anneleri ile büyümek zorunda olan 0-6 yaş arası çocuklar için “Minik Duvarları Yıkalım” sloganıyla düzenlediği yardım kampanyası ile takdir toplamış, Türkiye’de ilki gerçekleşen bu sosyal sorumluluk projesi ile dönemin Başbakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından ödüllendirilmiştir. 2016’dan itibaren Turizm ile ilgili güncel ve bölgesel yazılar yazmakta olup, Uluslararası Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği Fijet-Aturjet Türkiye üyesidir.

CEVAP BIRAKIN

You must be logged in to post a comment.