Otel yöneticilerinin bu temposunu hayatın ritmine uyumlu hale getirmek gerekiyor.
Kesintisiz bir performans beklentisine dayalı bu tempo sürdürülebilir değildir. İnsan bedeni ve beyni bu tempoya çok uzun süre dayanamaz.
Bu modelde heyecan çabuk tükenir.
İşleyişin içinde derinleşmek için yeterli güç yoktur.
Beyin fırtınaları için zemin ve enerji yoktur.
İşletme ile ilgili gelecek hayalleri kurmak için gereken boş zaman ve alan yoktur.
Bu modelin rehabilite edilmesi gerekir.
Otel Yöneticileri, siz bu tempodan mutlu değilsiniz.
Aileniz de öyle.
Dostlarınız da..
Ama itiraf edin. Bu modeli kimse size dayatmadı. Kimse eline bir kronometre alıp, hızınızı, çalışma sürelerinizi, performansınızı ölçmedi.
Bu model sizin eseriniz.
Siz Otel profesyonelleri, aranızda, anlamsız ve Dünyada bir örneği olmayan bir rekabete giriştiniz. Kimin kendisini daha fazla heba edebileceği üzerine bir rekabet idi bu.
İkinci adamlar birincilerin altını oydu.
Bir otelde sorun yaşanmakta olduğunu duyan işsiz profesyonellerin gözü, kulağı o otelden gelecek kovulma haberine odaklandı.
Oysa çok farklı bir rekabet içinde olmalıydınız.
Sorulacak sorular farklı olmalıydı.
Kim, bir otel müdürüne yaraşır bir yaşam kalitesinin gerektirdiği maaş için dik duracak?
Kim, verimli bir zaman yönetimi ile iş, sosyal yaşam ve dinlenme üçgeninin dengesini başarılı bir biçimde kurabilecek?
Kim, ekip arkadaşlarını, emrine verilmiş bir intihar mangası gibi değil, keyifli bir işletmecilik rotasında güvenilir yol arkadaşları olarak görecek?
Kim, sıkıntılı misafirler ile onları incitmeden ve dostane iletişim kurabilecek ve onları işletmeye kalıcı olarak kazanacak?
Kimin gözü, kulağı ve elleri, çalışanların hayatlarına dönük olacak? Onlara dokunacak?
Bu çukuru siz kazdınız. Şimdi şikayet ediyorsunuz.
Bu günlere geldik, zira korkuyordunuz.
Dışa açık ve rekabetçi bir turizm piyasasında değil, ahbap çavuş ortamlarında kariyer yaptınız. Rakip takım arkadaşlarınız ile etik bir kariyer rekabeti yerine, bel altı yöntemlerini tercih ettiniz. En büyük rekabet silahınız eş dost tavsiyesi idi.
Adım adım değil, mesleğin geleneklerine aykırı bir biçimde ve hızda yükseldiniz.
Ama alt boştu. Her an düşebilirdiniz. Ki kariyer hayatınızda çok örnekleri oldu. Birçok kez düştünüz. İçine girdiğiniz kültür sizin yöntemlerinize uymuyordu. Açığa çıktınız.
Sizin kariyer rekabeti yöntemlerinizi sizden daha ustaca kullanacak olanlardan korktunuz.
Bu nedenle, dik durmak yerine hep tavizi seçtiniz.
Zamanınızdan..
Gelir standartlarınızdan..
Sosyal yaşamınızdan..
Bol bol taviz verdiniz.
Görev tanımlarınız şekilsiz hale geldi. Sakız gibi dört bir yana çekildi. Kim olduğunuzu ve ne yapmakta olduğunuzu siz bile anlayamaz hale geldiniz.
Aranızda, sınırları, sorumluluk alanları, yetkileri, mesai süreleri belirlenmiş bir görev tanımı olan kaç Otel Müdürü var? Bu görev tanımına uyan ve çevresinin de buna uymasını sağlayan Otel Müdürü var mı?
Yaşamını, performansını sorgulayıp kendisini değerlendiren var mı?
Rotasını gözden geçiren..
Hedefler belirleyen..
İş dışında güzel hobiler edinen, bunlara zaman ayıran..
Briç, satranç, dama oynayan..
Tiyatroya, operaya giden.. Orada meslektaşları ile bir araya gelen..
Var mı?
Yok.
Bu model ile başarılı olma şansınız yok. Yapamazsınız. Bu model size kariyerinizde daha yukarılara sıçrama şansı yaratmaz. İşletmenize değdirecek sihirli değneğiniz de yok. Ki olsa, işletmeye değer katabilirsiniz. Başarı hikayeleri yazabilirsiniz.
Varacağınız nokta burası.
Şimdi bir Rönesans zamanı geldi.
Türkiye’ye özgü bu model masaya yatırılmalı. Taraflar bu modelin çevresinde bir araya gelip beyin fırtınaları yapmalı. Karşılıklı konumlar yeniden belirlenmeli. Roller netleşmeli.
Yöneticilerin heyecanını ve verimliliğini ön plana çıkaran bir anlayış ile hareket edilmeli.
Yöneticilerin kendilerine, ailelerine, dostlarına zaman ayırabilecekleri yeni bir model için çalışmalara bu gün başlanmalı.
Yönetici ile işletme arasındaki bütün temas noktaları elden geçmeli. Aşınmış kısımlar onarılmalı. İşletme sahibi ile Otel Yöneticisi arasında yeni bir dil oluşmalı.
Olumlu ve net ifadelerin ağırlıkta olduğu bir dil olmalı.
2020’lerin Turizm Dünyasında yeni şeyler söylemek zamanı. İnsanlar farklı söylemler bekliyor. Küresel rekabet için bu şart.