24 Haziranda ülkemiz için,
ülkemizin geleceği için,
insanlarımız ve en önemlisi,
çocuklarımız için çok önemli bir seçim var…
Bizler bu güzel ülkenin birer yurttaşı olarak
gidip oy kullanacağız…
Gelecek 5 yıl adına,
Cumhurbaşkanı seçeceğiz ki,
bana göre ,
şaibesi bol, adaletsizliği hiç yadsınamayacak,
sonuçları her zaman tartışmalı bir referandumla,
yetkileri neredeyse, demokrasilerin olmazsa olmazı kuvvetler ayrılığını hiçe sayacak kadar genişletilmiş bir Cumhurbaşkanı olacak kendisi…
Bizler turizmciyiz…
Bu ülkenin sınırları içerisinde hizmet üreterek,
emeğimizle ülkemize döviz kazandıran, bir ölçüde ihracat yapan sektörün temsilcileriyiz..
Son 3 yılda hiç de beklemediğimiz kayıplar yaşadık..
Turizmciler olarak bu kayıplarda suçumuz neydi?
Sorguladık…
Neler eksik, nerelerde yanlış yaptık da, hem turist kaybettik,hem para kaybettik,
hem de yetişmiş insan gücünden olduk?..
Açıkça ve dürüstçe söylemek gerekirse, demokrasiden taviz verdikçe, adaleti yok ettikçe,
ülke yönetimi despotlaştıkça, turizmdeki kayıplarımız arttı..
Tıpkı ekonominin genelinde olduğu gibi…
Demokrasinin ve adaletin,
anlamsız Ohal uygulamasıyla,
rafa kalktığı bir dönemde,
turizmin soluk almasını istiyorsak, yargının bağımsızlığından, demokrasiden ve insan haklarından yana tavır koymaktan başka çaremiz var mı?
25 haziran sabahı,
demokrasiye,
hukuğun üstünlüğüne,
laikliğe ve
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ ün işaret ettiği «yurtta barış, dünyada barış» ilkesine sonuna kadar bağlı bir yönetime uyanmak tek ve büyük dileğim…
Turizm için…
Ülkem için…
Çocuklarımız için…