‘’Dünya’daki en iyi eğitim, ustaları çalışırken izlemektir’’ demiş Michael Jackson.
Yıllar önce bu cümleyi okuduğumda bir eğitmen olarak ne yapmam gerektiğini anlamıştım. İnsan eğitmek aslında kişinin ön yargılarını kırmak ile başlar. Michael Jackson yenilikçi sanatıyla seviyeyi bir adım yukarı taşırken, aslında biz eğitimcilerin ihtiyaç duyduğu tüyoyu vermişti. Hizmet sektöründeki her kuruluş bir sanat eseri oluşturur gibi bakmayı öğrenmeliydi. Bu yüzden de çok fazla tekrar alınmalı, tüm eğitim katılımcıları milyonlarca insan onları izliyor gibi eğitilmeli ve sahneye çıkıldığında harikalar yaratılmalı. Eğitmenin yanında roll model olunmalıydı. Turizmde verdiğimiz hizmetler bir sanat eseri ve biz eğitimciler bu sanat eserinin inancını sağlayacak ve şekillendirecek parçalarıyız.
İki başlık var önümüzde; bunlardan birincisi ezber olan mesleki ve yasal zorunlu eğitimler, ikincisi ise eğitime ve sanatçı olmaya hazırlayan kişisel gelişim eğitimleri. Bu iki başlıktan hangisi öncü eğitim olarak aktarılmalıdır? Oryantasyon programları gerçekten düzgün bir şekilde adaptasyon sağlayarak titizlikle oluşturulsa da katılımcılarda bu inancın ilk ışığını yakıyor mu? En önemlisi eğitim departmanları önyargısız şekilde yetişkin öğrenme şekillerinin nabzını yokluyor, ezber bozan oryantasyon süreçleri için girişimde bulunuyor mu?
Aslında bu soruların hepsinin cevabı ihtiyacımız olan yetişkin eğitim modüllerinin sürdürülebilir olmasını sağlamaktır. Yani bizlere düşen özel görev yasal ve mesleki zorunlu eğitimleri, kişisel gelişim eğitimleri ile entegre ve interaktif bir eğitim modeliyle katılımcılara sunmaktır. Bu eğitim modüllerini hazırlarken kuşak ayrılıklarını göz önünde bulundurmalı, Y ve Z kuşağının öğrenme şekillerine göre modüllerimizi revize etmeliyiz. Peki gerçekten öğrenme şekillerini bildiğimiz zaman, ezberleri bozmayı başarabilecek miyiz?. Aslında bu sorunun cevabı çok basit; gerçekten mesleğimizi seviyorsak ve sanat eserleri yaratan meslektaşları bu mesleğe kazandırmak istiyorsak zamana ayak uyduran bazen de Michael Jackson gibi zamanın ötesinde modüller hazırlamalı ve bu meslekle övünmeliyiz.
Özellikle Turizm bölümlerinden yeni mezun olmuş meslektaşlarımıza bir şeyler aktarmaya çalışırken doğru yöntem mesleki eğitimlerden mi başlamak yoksa onları sanat eseri hassasiyetine inandırmak mı? Sanat eseri hassasiyetine inanırlarsa öğrenebilirler. Kısacası tek kurtuluşumuz ezber bozan eğitimler ile algı yönetimi yapmak.
AYLİN ALTAY KİMDİR?
Büyükada doğumlu Aylin ALTAY, Uludağ Üniversitesi İİBF Ekonometri mezuniyeti ardından Garanti Bankası’nda çalışma hayatına başladı. Burada geçirdiği dört buçuk yıl boyunca kurum içi ve kurum dışı aldığı eğitimlerle, eğitim konusunda kendisini geliştirmiş ve aldığı eğitimleri uygulama ve uygulatma şansı yakalamıştır.
Garanti Bankası’ndaki kariyerin ardından kişisel kariyer ve birebir eğitim alanlarında uzmanlaşmak amacıyla Tuna Kurumsal Hizmetlerde bir yıl boyunca çalışmış, Kalite belgelendirme süreçleri ve danışmanlık hizmetlerinin alt yapısı konusunda kendisini geliştirmiştir. Daha sonra kişisel gelişim alanlarında aldığı eğitimleri daha fazla kişiye aktarmak adına Duru Eğitim ve Danışmanlık firmasında “Kariyer Yolu” projesini hayata geçirmiş ve Türkiye’nin farklı on sekiz üniversitesinde, on dört farklı konu başlığında yaklaşık 8000 üniversite öğrencisine eğitim verme fırsatı bulmuştur.
Farklı sektörlere Danışmanlık ve Eğitim hizmeti sunarken Turizm sektöründe birkaç Eğitim verme şansı yakalamış ve kişisel kariyerini turizm sektöründe devam ettirme kararı almıştır
Bu süre zarfında kendi gelişimini de unutmayan Aylin ALTAY İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünde ikinci lisans eğitimini de tamamlamış ve kurumsal gelişim danışmanlığı için Iso 9001:2015 Kalite Yönetim Sistemi, Iso 14001:2015 Çevre Yönetim sistemi baş denetçilik sertifikalarını almıştır.
Aylin ALTAY halihazırda CVK Group Turizm bünyesinde Group Eğitim Kalite Müdürü olarak kariyerine devam etmektedir.