Şırnak Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Yüksekokulu Öğr. Üyesi Dr.Sedat ÇELİK Koronavirüs19 sonrası turizmine dair bazı öngörü ve önerilerini yazdı.
Bu virüs salgını bittikten sonra kademeli olarak çok ciddi bir turizm hareketliliği olacaktır. Virüsten sonra ile 1-3 ay içinde, toplum seyahat etmek ve başkaları ile aynı ortamları teneffüs etmekte çekinceli davranacaktır. Ancak daha sonra konaklama işletmelerinde doluluk oranları ve ulaşım ağlarındaki yoğunluk artacaktır. Bu virüsten sonra insanlar erteledikleri seyahat planlarını yapmak isteyecektir. Ancak maddi güçlüklerle karşılaşacak olan ciddi sayıda kişi olacağından hem özel sektör hem de devlet destekleri ile tatil için teşvik edilmelidirler.
Tüketici tercihlerinde değişimler yaşanacaktır.
Bu süreçten sonra, özellikle her şey dahil sistemi ve paket turların olduğu kitle şeklindeki turist hareketleri yerine bireysel ya da daha çok arkadaş ve aile gurubu ile özel araçlarla seyahatler artacaktır. Ayrıca deniz-kum-güneş destinasyonlarında oda sayıları ve kalan kişi sayısı fazla olması nedeni ile büyük otellere talep az olacaktır. Butik oteller ve kamping alanları daha çok tercih edilecektir. Tabi bütün bunlar iç turizmde ciddi bir artışın yaşanacağına işarettir.
2019 yılında 10 milyona yakın vatandaşımızın yurt dışına gittiği istatistiklerde görülmektedir. Bu kitlenin büyük bir çoğunluğu iç turizm pazarına yönelecektir. Bu destinasyonlarımız için önemli bir fırsattır.
Destinasyon taleplerinde kayma olacaktır. O yüzden henüz bakir olan yerler bunu fırsat olarak kullanmalıdırlar
Kalabalık turist kitleleri ile adından söz ettiren destinasyonlar yerine az gelişmiş olan ve daha önce gidilmeyen, merak edilen yerler daha çekici hale gelecektir. Henüz keşfedilmeyen yerler ama potansiyeli olan bakir bölgeler (Kastamonu, Malatya, Çorum, Şırnak, Batman, Siirt, Van, Bitlis, Muş, Hakkari, Bingöl, v.b.) bu süreçte iyi bir pazarlama ve tanıtım ile sakinliği ve fiziksel temasın azlığını fırsata çevirebilirler. Turistler hem yeni yerler keşfetmiş olacaklar hem de fazla insan fiziksel temas kurmadan tatil yapmış olacaklardır. Özellikle doğu ve güneydoğu illeri hem merak edilen hem gidilememiş olan yerler olduğundan büyük bir avantaja sahiptir. Nitekim henüz bakir olan yerler aynı zamanda korona19 virüsünün de az olduğu yerlerdir. Bu da turistlere psikolojik olarak güven duymalarını sağlayacaktır.
Yeni destinasyonlar devletten bir adım beklemek yerine yerel dinamikleri harekete geçirerek kendi varlıklarını ortaya koymalıdırlar. Nitekim, turizm çoğu zaman firmaların veya devletin müdahalesi olmadan, bölgedeki birkaç girişimci ile gelişim gösterebiliyor. İnsanların görülmeyen-gidilmeyen yerleri merak etmesi turistler için önemli bir destinasyon itici unsurudur.
Koronavirüsten sonra turizmciler nasıl bir önlem almalıdır.
1-Bu virüsle birlikte yine ortaya çıkan en önemli ders: ülkemizin turizm sektörü açısından bir acil eylem planı ve stratejisinin olmadığıdır. Bunun için bakanlık başta olmak üzere üniversiteler, meslek örgütleri, ve diğer turizm paydaşlarından oluşan bir yapı kurulmalıdır. Ülkemizin turizm talep esnekliği yüksektir. Bu durum böyle bir yapıyı zorunlu kılmaktadır. Daha önce Turizm Ajansı kurulmuştu. Görevi olmasa da belki bu süreçte bir rol alabilirdi. Ama bunu göremedik maalesef.
2-Konaklama ve diğer turizm işletmeleri, hijyen kurallarına dikkat etmeli ve bunu tanıtımlarında herkesin görebileceği şekilde kullanmalıdır.
3-İlk 3 ay içinde, turistlerden sağlık durumları ile ilgili bir belge istenmeli ya da hastanelerle anlaşarak gerekli testleri yaptırmalıdırlar.
4-Konaklama işletmeleri ilk 3 ay içinde otel odalarının ya da yatak sayılarının yarısını, fiziksel mesafeyi gözeterek satmalıdırlar. Restoran işletmeleri masa mesafelerine, kullanılan araç ve gereç hijyenine özen göstermelidirler. Gerekirse kullan at ürünler kullanılmalıdır. Tur araçları araç koltuk sayılarının yarısını doldurarak ve dezenfekte ederek kullanmalıdırlar. Bütün işletmeler çalışanların fiziksel mesafesine ve hijyenine dikkat etmelidir, virüs geçti deyip rehavete kapılmamalıdırlar.
5- İşletmelerden çıkarılan işgörenler şartsız bir şekilde tekrar işe alınmalıdırlar.
6- Türkiye açısından düşündüğümüzde turizm açısından bakir olan bütün bölgelerde kültür, inanç ve ilgi turizmi potansiyeli acil bir şekilde pazarlanmalıdır.
7- Devlet meslek kuruluşları ile birlikte zor durumda olan turizm işletmelerine hibe desteği, faizsiz kredi, kdv indirimi gibi bazı destek kalemlerini yürürlüğe koymalıdır.
8-Ayrıca eğitim-öğretim dönemi içerisinde öğretmen, akademisyen gibi birçok çalışanının yıllık izin kullanamadığını biliyoruz. Ancak bu yıl için en azından bunun kullanılmasını sağlayacak bir düzenleme getirilmesi ile bahar sezonundaki iki-üç aylık turizm kaybı sonbahar döneminde azaltılmış olacaktır.
Unutmayalım insan durağan bir madde değildir. Bu zorlu günler geçtikten sonra, dünyayı daha çok gezmek görmek isteyecektir. Ama bu bir süreç gerektirecektir. Bu sürecinde çok iyi takip edilmesi ve ona göre taktiklerin uygulamaya dönüştürülmesi gerekmektedir.
Son olarak bu zor günleri atlatmak için canla başla çalışan bütün emekçilere minnettarlığımı ifade ediyor, teşekkürlerimi sunuyorum. Ölenlere rahmet, hasta olanlara acil şifalar diliyorum.
Bu arada; Virüsün Haziran-Temmuz aylarında bittiğini ve ikinci bir virüs dalgasının gelmeyeceğini varsayarak öngörü ve önerilerde bulunulmuştur. Eleştiri, fikir ve düşüncelerinizi maille (sedattcelik@gmail.com) paylaşırsanız memnun olurum.
İnsanlık için güzel günlerin yakın olması umudu ile
Dr. Sedat ÇELİK