Turizm dünyasında uzun yıllardır deneyimi ve bilgisiyle fark yaratan Turizm Duayeni Sevda YILGAZ, Hotel Gazetesi için kaleme aldığı yazısında, sınır ötesi turizmin etkileri ve Türkiye’nin güzide turizm rotaları üzerine önemli değerlendirmelerde bulunuyor. Gelibolu, Saros ve Keşan gibi destinasyonların turizm potansiyelini, sürdürülebilir turizm ve ekoturizm kavramları ışığında ele alarak, bölgedeki doğal güzellikler ve yerel kültürün nasıl korunabileceğine dair çarpıcı tespitlerde bulunuyor. YILGAZ’ın bu yazısını okurken, turizmin sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal ve çevresel boyutlarıyla da ne denli önemli bir sektör olduğunu bir kez daha fark edeceksiniz.
Komşuyu Boş Ver! Gelibolu’ya, Saroz’a, Keşan’a Gel!
Komşu ülkeye giden ziyaretçiler, yediklerini içtiklerini ve hesabın kaç Euro olduğunu paylaşıp sınır ötesi turizm harekâtı yapıyor adeta. Yıllarca sınır ülkeleriyle ortak turizm anlayışı geliştirilmesi konusunda çalışmalar yapmış biri olarak, komşularıyla iyi geçinen gelişmiş ülkelerin ticaret hacminin yüksek olduğu bilinciyle dünya barışına doğrudan katkı sağlayan sektörümüzde turizm temsilcisi olmaktan her zaman mutluluk duymuşumdur.
Neymiş? Balıklar büyükmüş, ıstakoz şahaneymiş, tabaklar çat çat, hesap kat kat ama Euro olarak makul, öyle mi?
Son yıllarda, vizesi olan konuşuyor, yazıyor. Neymiş? Balıklar büyükmüş, ıstakoz şahaneymiş, tabaklar çat çat, hesap kat kat ama Euro olarak makul, öyle mi? Ne güzel işte. Komşuda pişer, bize de düşer. Komşumuzda, bizde olduğu gibi her yıl onlarca otel, restoran kontrolsüzce açılmıyor. Kaçak işletmeye, istihdam sıkıntısına, haksız rekabete, aşırılığa, fırsatçılığa zemin yok. Ziyaretçilerin isteğine göre değil, yerelin rızasına göre turizm anlayışı mevcut. Komşu, kendinden emin ve sorumluluğunun farkında. Arz-talep dengesi bozulan bizim tatil bölgelerimizde ise hem tatilci hem de yerel halk sıkıntı yaşıyor.
Turizmden başka güçlü endüstrimiz yok.
Geliştikçe şikayetçi olduğumuz, çok talep gören turizm rotalarına seyahat planları ara sezonlara kaydırılabilirse, hesaplar da uygun olacak, memnuniyet de artacaktır. Kendi hakkımızı da yemeyelim. Her keseye göre makul, farklı bölgelerimiz de var. Aşırı turizmden kaynaklanan memnuniyetsizliği azaltmak ve sorumlu turizm ilkelerini benimseyerek turizmde sürdürülebilirliği sağlamak zor değil. Zaten biz buna mecburuz. Turizmden başka güçlü endüstrimiz yok. Gencimiz çok. Heyecanların yenilendiği, ruhların tazelendiği bu cevher sektör için gönlümüz de zengin, ülkemiz de.
Ekoturizm
Sürdürülebilir turizmin önemli başlıklarından Ekoturizm kavramı, geleneksel ile gelişmişi, tarihi, kültürü ve tarımı turizmle harmanlıyor. Bu bütünlüğün Gelibolu Yarımadası’nda, Kuzey Ege ile Kuzey Trakya kıyılarının birbirine sarılıp Akdeniz’e aktığı Saros Körfezi’nde yaşadığını görmek gurur verici. Yerel işletmelerin yaratılması, değerlerinin arttırılması, kültürel mirasların korunması ve bölge alt yapısının geliştirilmesi sorumlu turizmin görevleri arasında. Sorumlu bir turizmci olarak bu durum elbette bana da heyecan veriyor.
Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür. Hayal gücüyse her yere…
“Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür. Hayal gücüyse her yere…” demiş Albert Einstein. İstanbul’dan Saros’a 3 saat gibi bir mesafede her türlü yol alternatifi mevcut. Gidilen yollar yol değil, adeta bir rüya. Ben, Einstein teorisinin A ve B noktalarında kayboldum. Gelibolu-Keşan ve Saros hattında hayal gücümle Van Gogh’un tablosunda dolanıp duruyorum. Hem Saros’un mavi yeşil kıyılarında hem de Türkçe dışındaki bütün dillerde “güneş çiçeği” (sunflowers, sonnenblumen, tournesol) diye adlandırılmış, Gündoğdu, Gündöndü de denilen sayısız güneşin göz alabildiğince toprağa saçılmış hali olan ayçiçeği tarlalarında da yüzüyorsunuz adeta. Bununla kalmıyor, güneş sarılarına mor-eflatun renkleriyle lavanta tarlaları da eklenince rüyadan çık çıkabilirsen. Doğaseverleri, fotoğraf sanatçılarını ve Instagram fenomenlerini ihya edecek güzellikte yeni nesil bir ekonomi.
Melas Korpos
Dalış, kamp, plaj vb. her türlü yaz turizmine cevap veren, dünyada kendini temizleyen üç körfezden biri olarak öne çıkan mavi bayraklı Saros Körfezi’nin antik çağdaki adı Melas Korpos. Bakla Burnu, Büyük İskender’in zamanında para bastırdığı bir yer olması sebebiyle tarihsel bir öneme sahip. Eski yapılardan kalma kalıntılara deniz diplerinde ve kenarlarında rastlamak da mümkün. Masalsı bir dinginlik ve boş vermişlik arası bir hava var yaşam tarzında. Kimler gelmiş kimler geçmiş: Luviler, Traklar, Troya, Roma, Bizans, Osmanlı…
Lavanta dondurmasında da oldukça iddialılar.
Gelibolu-Keşan arasındaki Kavakköy’de, Ege Denizi’ne akan Kavak Çayı kenarında Lavanta festivaline denk gelmek de farklı bir ayrıcalık. Lavanta dondurmasında da oldukça iddialılar. Yolun karşı tarafındaki Seyir Teras Restaurant, yüksekteki köy ve körfez manzarasıyla tablolarda görebileceğiniz bir dinginlikte. Uzunköprü Köftesi ve Kuzu Lokumu’nun lezzeti de, uygun fiyatı da başka hiçbir yerde olmayacak türde. Salatalar, bahçeden toplanarak servis ediliyor. Mekânı, köye hayran kalıp yazları orada yaşayan emekli bir İstanbullu aile işletiyor.
Yükseltan Bağ Evi
Ekoturizmin ne olduğunu görmek için Yükseltan Bağ Evi’ni ziyaret etmeniz yeterli. Güneşi hem şiir gibi kayısı tadında batıralım, hem de ödüllü şaraplardan tadalım diyorsanız, Koruköy Yükseltan Bağ Evi’ne yolunuzu düşürün. Peynir tabağı, pizza çeşitleri bir yana, Antep usulü içli köftenin tüm geleneksel özellikleriyle şarap ile uyum içinde sunulduğu başka bir yer bulamayacağınızı söyleyebilirim. Lavanta sabunu ve yağı da burada ulaşacağınız özel ürünler arasında sayılabilir.
Keşan ve Saros Kıyıları
Bu istikamette tabelalar İpsala’yı ve Anadolu’ya yapılan Yunan göçünden çok daha önce bu topraklarda Anadolu’nun yerlileri sayılabilecek Luvilerin yaşadığı Keşan’ı gösteriyor. Eşsiz çam ve meşe ormanlarının, dünyanın en temiz denizlerinden birisiyle buluştuğu Saros kıyılarında ve kalkınma potansiyeli çok fazla olan Keşan’da mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerler; Erikli Plajı, Tuzla Gölü, Yayla Limanı, İbrice Limanı, Sait Faik Abasıyanık Koyu ve Gökçetepe Milli Parkı ve Kalesi. Bu kalenin eşsiz manzarasını hâlâ görmemişseniz eğer: “Komşuyu boşver, Keşan’a gel!”
Ara Köfte Satır Et
Burada Ara Köfte Satır Et adıyla (arada çıkmaz bir sokakta olduğu için bu ismi almış) hizmet veren, sempatik, ilgili ve esprileriyle kahkaha attıran bir işletmeci, içindeki incir ağacı ile birlikte bir sokağı kiralayıp kapatarak otantik bir sokak lokantası yaratmış. Rengarenk otantik kapılarla pencereler, bu atmosfer, benim diyen mimarın elinden çıkamaz. Dört kişi ne mi ödedik? Hesap yok “Esap var be ya!”
Destek ve Vergi Muafiyetleri
Hesaba, bir de salgın sonrası dünya çapında yaşanan fiyat artışlarının ardından Avrupalı vatandaşların güçlendirilmesi için AB’den komşuya 36 milyar euroluk destek verilmesini katalım. Bizim turizmcimizin de zor zamanlarda yüklerinin hafifletilerek rekabet edecek şekilde desteklenmesinin önü açılmalı. Destek paketleri ya da vergi muafiyetleri, bu destekler arasında sayılabilir.
Çifte Standart
Yazıyı bitirirken, yurt dışında tatile çıkan vatandaşlarımızın bir tutumuna da değinmeden geçemeyeceğim. Kendi yarattığımız aşırı yoğunluktan dolayı gümrük kapılarında saatlerce bekledikleri için yüksek sesle şikâyet etmeyip sabretmeyi tercih edenler, Bodrum, Çeşme vb. tatil noktalarındaki yarım saatlik trafiği bile memleket meselesi haline getiriyorlar. Altyapı sorunlarının olduğunu kabul etmekle birlikte, bu çifte standart yaklaşımının da kendimize yaptığımız bir haksızlık olduğunu düşünüyorum.
Sevda YILGAZ
Turizm Anahtarı Danışmanlık Kurucusu
Turizm Marka & Yönetim Danışmanı