Eylülde Gel!
Eylülde Gel! Şarkısı da vardı, “Eylülde Gel”. Nasıldı şarkı? Hatırlayalım… Tatil geldiği zaman
Ağlarım ben, inan gidiyorum işte arkana bakmadan
Nasıl geçer bu yaz, ne olur bana yaz.
Eylülde gel… Eylülde gel… Eylülde gel…
Alpay’ın şarkısı. Sevgiliye yazılmış bir şarkı. Ailesi tatile gitmiş bir sevgili. Muhtemelen, güneye tatile gitmişler. Bu tatilde çok kalmış olan sevgiliye çağrı yapan kişi ise hem okuldan arkadaşı hem de sevgilisi. Eylül ayında gel diyor. Ve devam ediyor.
Bekliyor okul yolu sensiz.
Ölüm kadar sessiz.
Geçtim yoldan dün içim doldu hüzün
Yapraklar solarken, adını anarken…
Alpay’ın kulakları çınlasın. Eylül geldi, şimdi biz ne yapacağız?
Antalya’da, Bodrum’da, Çeşme’de fiyatların yüksek olmasının sebebinin sezonluk olması ve dahi çalışacak kimseyi bulamama gibi şeyler olarak söyleniyor.
Yunanistan’a yerli turistleri kaptırma meselesine çok kafayı taktım. Nasıl oluyor da aynı şartlardaki ama iki farklı ülkedeki işletmeler farklı fiyatlar sunabiliyorlar? Maliyetler artmış olabilir.
Bunun yanı sıra sezonun uzatılması da gündeme getirilebilir mi?
Bir çağrı: Türkiye’yi resmi ve gayriresmi olarak tanıtan mevkilere…
Eylülde gel! Ekim’de de tura katıl.
Kasım’da belki hafif bir şeyler yiyelim, içelim,
Aralıkta yılbaşını kutlayalım gibi aktiviteler…
Türkiye’nin ekonomik şartları son yıllarda belli. Orta direk, Türkiye’de tatile on sene öncesine göre daha kısıtlı şartlarda gidebiliyor.
Benim içim kaldırmıyor, “Yunana gittik, yedik içtik, sadece 50 Euro para verdik” paylaşımlarını görmeye.
Bizim yerli turistleri ve hatta bize gelmesini beklediğimiz yabancı turistleri böyle böyle kaybedersek vay halimize!