
Turizmde Entegre Güvenlik Protokolleri: Kapsamlı Bir Acil Durum Yönetim Çerçevesi Tasarımı
Özet
Turizm sektörü, ekonomik katkılarının yanı sıra büyük çapta güvenlik ve acil durum riskleriyle de karşı karşıya kalabilmektedir. Bu durum, turizm faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini ve sektörün güvenilirliğini doğrudan etkileyen bir faktör olarak öne çıkmaktadır. 21 Ocak 2025 tarihinde, Bolu’nun Kartalkaya Kayak Merkezi’nde bulunan Grand Kartal Otel’de meydana gelen büyük yangın, turizm tesislerinde güvenlik protokollerinin etkinliğini ve yeterliliğini sorgulatan dikkat çekici bir vaka olarak kayıtlara geçmiştir.
Bu tür olaylar, hem misafirlerin hem de personelin can güvenliğini tehdit ederken, turizm işletmelerinin itibarını ve ekonomik sürdürülebilirliğini de olumsuz yönde etkilemektedir. Grand Kartal Otel yangını, yalnızca fiziksel zararla sınırlı kalmayan, aynı zamanda güvenlik açıkları nedeniyle kamuoyunda endişe yaratan bir durum olarak öne çıkmıştır.
Bu çalışma, turizm sektöründe entegre güvenlik protokollerinin önemine dikkat çekmekte ve acil durum yönetiminin sadece yangınla mücadele değil, tüm olası risk senaryolarını kapsayan geniş bir çerçevede ele alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Özellikle otel, kayak merkezi gibi yüksek ziyaretçi yoğunluğuna sahip tesislerde, risk yönetiminin sistematik bir yaklaşımla ele alınması ve modern teknolojilerin entegre edilmesi, olası felaketlerin önlenmesinde kritik bir rol oynamaktadır.
Bu bağlamda, çalışma; kapsamıyla farklılaşan, önleyici, müdahaleci ve iyileştirici süreçleri bir arada sunan bir acil durum yönetim çerçevesi geliştirmeyi amaçlamaktadır. Böylece, turizm sektöründeki işletmelerin güvenlik politikalarının iyileştirilmesi, toplum güvenliğinin artırılması ve sektörün uzun vadeli sürdürülebilirliğine katkı sağlanması hedeflenmektedir.

Giriş
Turizm sektörü, doğası gereği hem ekonomik hem de sosyo-kültürel etkileriyle toplumların kalkınmasında önemli bir rol oynamaktadır. Bununla birlikte, kriz anlarında yetersiz kalan güvenlik önlemleri, hem insan hayatını hem de sektörün uzun vadeli sürdürülebilirliğini ciddi şekilde tehdit edebilir. Bu durum, özellikle ziyaretçi yoğunluğunun yüksek olduğu tesislerde daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
21 Ocak 2025 tarihinde Bolu’nun Kartalkaya Kayak Merkezi’nde yer alan Grand Kartal Otel’de meydana gelen yangın, eksik denetim, yetersiz güvenlik önlemleri ve yüzeysel acil durum planlaması nedeniyle trajik bir şekilde çok sayıda can kaybına yol açmıştır (Yerlikaya, 2025). Olayın ardından yapılan incelemeler, yangın söndürme sistemlerinin etkin çalışmadığını, acil tahliye prosedürlerinin yeterince uygulanamadığını ve personelin kriz yönetimi konusunda yeterince eğitilmediğini ortaya koymuştur.
Bu acı olay, turizm tesislerinde “entegre güvenlik protokollerinin” tasarım ve uygulama aşamasında çok yönlü bir yaklaşımın gerekliliğine güçlü bir şekilde işaret etmektedir. Güvenlik protokollerinin yalnızca yasal gereklilikleri karşılaması yeterli olmayıp, modern teknolojilerle desteklenmiş, proaktif ve önleyici bir sistemle entegre edilmesi gerekmektedir.
Bunun yanı sıra, işletmelerin düzenli denetimlere tabi tutulması, personelin kriz yönetimi eğitimi alması ve misafirlerin güvenlik bilincini artıracak önlemlerin alınması, olası krizlerin etkilerinin en aza indirilmesinde kritik öneme sahiptir. Grand Kartal Otel yangını, bu kapsamda turizm sektöründe güvenlik politikalarının yeniden değerlendirilmesi ve daha etkili bir kriz yönetimi kültürünün oluşturulması gerektiğine dair önemli bir ders niteliğindedir.
Literatür Taraması
Acil durum yönetimi ve turizm güvenliği konularında daha önce yapılan araştırmalar, genellikle yangın algılama sistemleri, acil durum aydınlatmaları ve personel eğitimi gibi spesifik ve teknik çözümler önermiştir (Ersoy, 2023; Smith & Johnson, 2022). Ancak, bu çalışmalar çoğunlukla sorunun yalnızca teknik boyutunu ele almakta ve güvenlik protokollerinin kapsamını daraltmaktadır. Çoğu araştırma, acil durumlara yönelik iyileştirmeler yaparken, disiplinlerarası bir perspektiften yoksun kalmış ve geniş bir güvenlik stratejisinin entegrasyonu gerektiğini göz ardı etmiştir.
Özellikle, otellerin yangın güvenliği sistemlerinin etkinliği üzerine yapılan analizlerde, yalnızca fiziksel güvenlik önlemleri ve yapıların yangın dayanıklılığı üzerine yoğunlaşılmıştır. Ancak, bu tür çalışmaların büyük bir bölümü, misafir psikolojisi, toplu tahliye prosedürleri ve insan davranışları gibi sosyal ve psikolojik faktörleri dikkate almamıştır (Nguyen et al., 2021). Bu eksiklik, acil durum yönetiminde önemli bir boşluk yaratmaktadır. Zira, güvenlik sadece fiziksel bir yapıdan ibaret değildir; bireylerin kriz anlarındaki davranışları, tahliye süreçlerinin başarısını doğrudan etkileyen bir faktördür.
Örneğin, misafirlerin acil durum anlarında nasıl tepki vereceği, tahliye yollarını nasıl değerlendirecekleri ve güvenli alanlara yönlendirilip yönlendirilmeyecekleri gibi psikolojik unsurlar, kriz yönetim planlarının başarısında kritik rol oynamaktadır. Toplu tahliye prosedürlerinin etkinliği ise yalnızca bina içindeki düzeneklerle değil, aynı zamanda insanların tahliye sürecindeki karar alma süreçleriyle de ilgilidir. Bu noktada, psikolojik faktörler ve insan davranışı üzerine yapılan çalışmaların da acil durum yönetimi protokollerine entegre edilmesi gerekmektedir.
Dolayısıyla, turizm güvenliği ve acil durum yönetimi alanlarında yapılan çalışmaların çok disiplinli bir yaklaşımla yeniden şekillendirilmesi, etkin bir kriz yönetimi kültürünün oluşturulmasında ve güvenlik protokollerinin iyileştirilmesinde hayati bir öneme sahiptir.

Yöntem
Bu çalışma, turizm güvenliği ve acil durum yönetimi alanında sistematik bir tasarım düşüncesi modeliyle entegre bir çerçeve geliştirmeyi amaçlamaktadır. Önerilen model, sektördeki güvenlik açıklarını kapatmayı ve kriz durumlarına hazırlığı artırmayı hedefleyen kapsamlı bir yaklaşım sunmaktadır. Modelin ana unsurları şu şekilde sıralanmıştır:
Risk Analizi: Potansiyel tehditlerin, tehlikeli durumların ve hassas noktaların ayrıntılı bir şekilde haritalanması. Bu analiz, yalnızca fiziksel altyapıdaki zayıf noktalarla sınırlı kalmaz; aynı zamanda çevresel faktörler, iklim koşulları ve insan davranışları gibi unsurlar da göz önünde bulundurularak, tüm olası riskler belirlenir.
Teknolojik Entegrasyon: İleri seviyede yangın algılama sistemleri, otomatik yangın söndürme teknolojileri ve erken uyarı sistemlerinin entegre edilmesi. Bu unsurlar, anlık tehditlere karşı hızlı tepki verme kapasitesini artırır. Ayrıca, yapay zeka destekli sistemler aracılığıyla yangın riski tahminleri yapılarak, proaktif bir güvenlik yaklaşımı benimsenir.
Davranışsal Faktörler: Misafirlerin ve personelin kriz anlarındaki davranışları üzerine yapılan simülasyonlar. Bu simülasyonlar, tahliye süreçlerinin başarısını etkileyen psikolojik faktörleri göz önünde bulundurarak, acil durum yönetimi stratejilerinin daha etkin hale gelmesini sağlar. Ayrıca, misafirlerin ve personelin güvenlik prosedürlerine uyumunu artırmaya yönelik bilinçlendirme çalışmaları da bu süreçte yer alır.
Eğitim ve Tatbikatlar: Personelin ve misafirlerin, acil durumlar için düzenli olarak eğitilmesi ve tatbikatların periyodik olarak yapılması. Bu tatbikatlar, gerçek durum senaryoları üzerinden kayıt altına alınarak sürekli olarak iyileştirilir. Böylece, acil durumlara müdahale kapasitesi artırılır ve tüm paydaşların hazırlıklı olması sağlanır.
Denetim Mekanizmaları: Bağımsız ve objektif kuruluşlar tarafından yapılan sürekli denetimler ve geribildirim mekanizmalarının oluşturulması. Bu denetimler, güvenlik önlemlerinin etkinliğini ve işletmelerin kriz anlarına hazırlığını değerlendiren düzenli izleme süreçleriyle pekiştirilir. Ayrıca, bu denetimlerin şeffaf ve erişilebilir olması, sektörün genel güvenlik standartlarını yükseltir.
Bulgular
Grand Kartal Otel’de meydana gelen yangın, işletmedeki güvenlik protokollerinin ne denli eksik olduğunu gözler önüne sermiştir. Olayın incelenmesi, yangın uyarı sistemlerinin çalışmasında yaşanan gecikmeleri, personelin acil durumlara müdahale kapasitesinin yetersizliğini ve genel olarak kriz yönetimi prosedürlerinin ihmalini ortaya koymuştur. Özellikle, yangın uyarı sisteminin devreye girmesinde yaşanan aksaklıklar ve personelin acil durum bilgileri konusunda eksiklikler, tahliye sürecini kritik derecede uzatarak can kayıplarının artmasına yol açmıştır (Yerlikaya, 2025).
Bu trajik olay, acil durumlara müdahale için gereken sistemlerin yalnızca teknik altyapıdan ibaret olmadığını, aynı zamanda bu sistemlerin etkin bir şekilde işleyebilmesi için çalışanların eğitimi, tatbikatların düzenlenmesi ve tüm güvenlik protokollerinin birbiriyle uyum içinde çalışması gerektiğini açıkça göstermektedir. Olayın sonuçları, entegre bir acil durum yönetimi yaklaşımının aciliyetini ve gerekliliğini vurgulamaktadır.
Bu bağlamda, güvenlik protokollerinin yalnızca yangın söndürme teknolojileriyle sınırlı kalmaması; aynı zamanda acil durum hazırlıklarının, personel eğitiminin, tatbikatların ve psikolojik faktörlerin de göz önünde bulundurulması gerektiği anlaşılmaktadır. Güvenlik önlemlerinin etkinliğini artırmak ve benzer felaketlerin önüne geçmek için daha bütünsel bir yaklaşım benimsenmesi büyük önem taşımaktadır.
Tartışma
Acil durum yönetiminde benimsenen sistematik yaklaşımlar, özellikle yangın gibi büyük felaketlerin etkilerini minimize etme noktasında büyük bir rol oynamaktadır. Ancak, turizm tesislerinde güvenlik önlemleri tasarlanırken yalnızca teknik altyapı ve cihazlar gibi fiziksel unsurlara odaklanmak yetersiz olacaktır. Güvenli bir acil durum yönetimi için, aynı zamanda insan davranışı, organizasyonel yapılar ve iletişim dinamikleri gibi sosyal ve psikolojik faktörlerin de dikkate alınması gerekmektedir (Smith & Johnson, 2022).
Bu bağlamda, yalnızca yapıların yangına dayanıklılığı ya da yangın algılama sistemlerinin etkinliği değil, aynı zamanda misafirlerin ve personelin kriz anlarında nasıl tepki vereceği, davranışsal eğilimlerinin nasıl şekilleneceği de büyük önem taşır. Acil durumların başarıyla yönetilmesi, her şeyden önce insan faktörünü doğru analiz etmekten geçmektedir. Misafirlerin tahliye süreçlerinde ne kadar hızlı ve etkili hareket edeceği, personelin kriz yönetimi konusunda ne kadar donanımlı olduğu gibi unsurlar, felaketlerin boyutlarını doğrudan etkilemektedir.
Bu çerçeve, turizm tesislerinde entegre bir yaklaşımı hayata geçirerek, sadece yangın güvenliğini değil, aynı zamanda tüm acil durumları kapsamlı bir şekilde ele almayı amaçlar. Entegre güvenlik protokollerinin oluşturulması, personelin eğitiminden tatbikatların düzenlenmesine, acil durum bilincinin yükseltilmesinden kriz anlarında etkin iletişimin sağlanmasına kadar geniş bir yelpazeye yayılmalıdır. Bu şekilde, gelecekteki felaketlerin önlenmesine yönelik bir model sunulmakta ve turizm sektöründe güvenliğin daha güçlü temeller üzerine inşa edilmesi sağlanmaktadır.
Sonuç ve Öneriler
Bu çalışma, turizm sektöründe acil durum yönetiminin yeniden tasarlanması adına önemli bir dönüm noktasıdır. Çalışmanın bulguları, mevcut güvenlik protokollerinin yetersiz olduğunu ve daha entegre, sistematik bir yaklaşımın gerekliliğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, şu önemli sonuçlara ve önerilere ulaşılmıştır:
Entegre Güvenlik Protokollerinin Zorunlu Hale Getirilmesi: Turizm tesislerinde, yalnızca teknik unsurlarla sınırlı kalmayan, aynı zamanda insan davranışları, psikolojik faktörler ve organizasyonel yapıların da göz önünde bulundurulduğu entegre güvenlik protokollerinin geliştirilmesi zorunlu hale getirilmelidir. Bu tür protokoller, güvenliğin yalnızca yapısal değil, aynı zamanda insana dayalı bir yaklaşım gerektirdiğini vurgulamaktadır.
Bağımsız ve Şeffaf Denetim Mekanizmaları: Güvenlik önlemlerinin etkinliğinin değerlendirilmesi ve sürekli iyileştirilmesi için, denetim mekanizmaları bağımsız ve şeffaf bir yapıya kavuşturulmalıdır. Bağımsız kuruluşlar tarafından yapılan düzenli denetimler, işletmelerin güvenlik standartlarını yükseltirken aynı zamanda sektörün genel güvenlik kültürünün gelişmesine katkı sağlar.
Personel Eğitimi ve İnteraktif Tatbikatlar: Personel eğitimleri, yalnızca teorik bilgilerle sınırlı kalmamalı, aynı zamanda misafirlerin de katılım gösterebileceği interaktif tatbikatlarla desteklenmelidir. Bu tatbikatlar, gerçekçi senaryolarla kriz yönetimi becerilerinin geliştirilmesini sağlarken, personelin ve misafirlerin acil durumlara karşı hazırlıklı olmalarını da teşvik eder.
Kaynakça
Ersoy, M. N. (2023). Turizm tesislerinde güvenlik: Teoriden pratiğe. Ankara: Turhan Kitabevi.
Nguyen, P., Tran, H., & Lee, S. (2021). “Fire safety measures in high-risk environments.” Journal of Safety Management, 15(3), 210-230.
Smith, J., & Johnson, R. (2022). “Human factors in emergency evacuation.” Tourism Safety Quarterly, 8(2), 120-135.
Yerlikaya, A. (2025). Resmi açıklama, Grand Kartal Otel yangının analizi.
- Bleisure: Çalışma ve Tatil Arasındaki Sınırların BulanıklaşmasıÖzet Küreselleşmenin etkisiyle iş dünyası hızla dönüşürken, geleneksel iş yapma biçimleri ve iş-yaşam dengesi kavramları da evrimleşmektedir. Bu dönüşümün en önemli göstergelerinden… Daha fazla okuyun: Bleisure: Çalışma ve Tatil Arasındaki Sınırların Bulanıklaşması
- Turizmde Entegre Güvenlik Protokolleri: Kapsamlı Bir Acil Durum Yönetim Çerçevesi TasarımıTurizmde Entegre Güvenlik Protokolleri: Kapsamlı Bir Acil Durum Yönetim Çerçevesi Tasarımı Özet Turizm sektörü, ekonomik katkılarının yanı sıra büyük çapta güvenlik ve… Daha fazla okuyun: Turizmde Entegre Güvenlik Protokolleri: Kapsamlı Bir Acil Durum Yönetim Çerçevesi Tasarımı
- Türkiye’de Greenwashing: Çevre Dostu Görünmenin ÖtesindeTürkiye’de Greenwashing: Çevre Dostu Görünmenin Ötesinde Özet: Greenwashing (yeşil yıkama), işletmelerin çevre dostu olduklarını iddia ederek, gerçekte çevresel etkileri azaltmaya yönelik somut… Daha fazla okuyun: Türkiye’de Greenwashing: Çevre Dostu Görünmenin Ötesinde
- Turizmde Pozitif Ayrımcılık ve EtkileriTurizm Sektöründe Cinsiyetler Arasında Pozitif Ayrımcılığın Cinsiyet Eşitliğine Etkileri Özet Turizm sektörü, istihdam yaratma ve ekonomik büyümeye katkısının ötesinde, toplumsal cinsiyet eşitliğini… Daha fazla okuyun: Turizmde Pozitif Ayrımcılık ve Etkileri
- Dijital Resepsiyonistlerin Avantaj ve DezavantajlarıDijital Resepsiyonistlerin Turizm Sektöründeki Avantajları ve Dezavantajları: Derinlemesine Bir Karşılaştırma Teknolojinin yaşamın her alanına hızla nüfuz etmesi, küresel ekonomide pek çok sektörü… Daha fazla okuyun: Dijital Resepsiyonistlerin Avantaj ve Dezavantajları
- Nomad-Friendly Oteller ve Gelecekteki DönüşümNomad-Friendly Oteller ve Gelecekteki Dönüşüm Özet Dijital nomadlar, teknolojinin sunduğu imkanlar sayesinde coğrafi sınırları aşarak, sabit bir ofise bağlı kalmaksızın farklı destinasyonlardan… Daha fazla okuyun: Nomad-Friendly Oteller ve Gelecekteki Dönüşüm
- Wellness Turizminde Misafir İlişkileri Yönetimi: Başarı Faktörleri ve StratejilerWellness Turizminde Misafir İlişkileri Yönetimi: Başarı Faktörleri ve Stratejiler Giriş Wellness turizmi, günümüzde hızla gelişen ve konuk memnuniyetine odaklanan bir sektör olarak,… Daha fazla okuyun: Wellness Turizminde Misafir İlişkileri Yönetimi: Başarı Faktörleri ve Stratejiler
- Engelsiz Tatil Deneyimi: Turizmde Kapsayıcılık ve Erişilebilirlik için Yenilikçi YaklaşımlarEngelsiz Tatil Deneyimi: Turizmde Kapsayıcılık ve Erişilebilirlik için Yenilikçi Yaklaşımlar Giriş Turizm, kültürlerarası etkileşim ve kişisel keşif fırsatları sunan evrensel bir deneyimdir.… Daha fazla okuyun: Engelsiz Tatil Deneyimi: Turizmde Kapsayıcılık ve Erişilebilirlik için Yenilikçi Yaklaşımlar
- Turizm Sektöründe Stres Faktörleri ve Çalışan Motivasyonunu Artırma StratejileriTurizm Sektöründe Stres Faktörleri ve Çalışan Motivasyonunu Artırma Stratejileri Giriş Turizm sektörü, ekonomik büyümeye önemli katkılar sunarken, çalışanlar açısından yoğun stres kaynakları… Daha fazla okuyun: Turizm Sektöründe Stres Faktörleri ve Çalışan Motivasyonunu Artırma Stratejileri
- Sağlık Turizminde Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Mezunlarının Stratejik Rolü ve Çalışma AlanlarıSağlık Turizminde Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Mezunlarının Stratejik Rolü ve Çalışma Alanları Özet: Sağlık turizmi sektörü, uluslararası hasta talebindeki artışla birlikte büyüme… Daha fazla okuyun: Sağlık Turizminde Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Mezunlarının Stratejik Rolü ve Çalışma Alanları
- Yalın Düşünce: Kökenleri ve Turizm Sektöründe UygulamalarıYalın Düşünce: Kökenleri ve Turizm Sektöründe Uygulamaları Yalın Düşüncenin Tarihsel Gelişimi Yalın düşünce, kökenlerini 20. yüzyıl ortasında Japonya’da Toyota tarafından geliştirilen Toyota… Daha fazla okuyun: Yalın Düşünce: Kökenleri ve Turizm Sektöründe Uygulamaları
- Türkiye de Sağlıklı Yaşam ve Sağlık Turizmi ve Sağlıklı Yaşam Eğilimlerinin Türkiye Ekonomisine ve Toplumuna YansımalarıTürkiye de Sağlıklı Yaşam ve Sağlık Turizmi ve Sağlıklı Yaşam Eğilimlerinin Türkiye Ekonomisine ve Toplumuna Yansımaları Türkiye’de sağlıklı yaşam ve sağlık turizmine… Daha fazla okuyun: Türkiye de Sağlıklı Yaşam ve Sağlık Turizmi ve Sağlıklı Yaşam Eğilimlerinin Türkiye Ekonomisine ve Toplumuna Yansımaları