
Zamanın Kalbinde: Mısır’a Fotoğrafçı Gözüyle Yolculuk

“Mısır sadece geçmişin değil, geleceğin de büyüsünü taşıyor.”
Her köşesi tarih, her rengi hikâye… Mısır, sadece bir ülke değil; bir zaman kapsülü. Antik çağların görkeminden modern sokakların ritmine uzanan bu büyülü coğrafyada, Hotel Gazetesi adına bir basın davetlisi olarak bulunmak benim için unutulmaz bir deneyimdi. Ve şunu net söyleyebilirim: “Görmeden dönmeyin” diyeceğim o kadar çok şey var ki…”
Bu yazı, sadece bir gezi anlatısı değil; aynı zamanda bir fotoğrafçının bakışıyla tarihle, kültürle ve insanla kurulan bağın izini sürüyor.
Mısır: Geçmişin Gölgesinde Büyüyen Gelecek

Afrika ve Asya kıtaları arasında köprü görevi gören Mısır, tarih boyunca sayısız uygarlığa ev sahipliği yapmış kadim bir coğrafya. Bu topraklarda adım attığınız her yerde bir efsanenin parçasına rastlıyorsunuz. Piramitler, firavunlar, antik tanrılar ve Nil’in kutsal suları…

Gelişen turizm altyapısı, yeni yatırımlar ve güçlü tanıtım çalışmaları sayesinde Mısır artık sadece tarih meraklılarının değil; kültür, doğa, deniz ve fotoğraf tutkunlarının da uğrak noktası haline gelmiş durumda.
Kahire: Tarihin Kalbinde Yürümek

Mısır’ın başkenti Kahire, sokaklarında geçmişi fısıldayan bir şehir. 19. yüzyıl mimarisiyle örülü şehir merkezinde dolaşırken, bir yanda geleneksel çarşıların kokusunu, diğer yanda modern hayatın ritmini hissediyorsunuz. Renkleri solmuş ama asaletinden hiçbir şey kaybetmemiş binalar, İngiliz döneminden kalan apartmanlar, kahverenginin binbir tonuna boyanmış sokaklar…

Ve elbette Nil… Geceleri ışıklarla dans eden nehir kıyısı, tekne turlarıyla şehrin farklı yüzünü sunuyor. Fotoğraf meraklıları için adeta bir açık hava stüdyosu burası.
Büyük Mısır Müzesi: Zamanı Elinizle Tutmak

Dünyanın en büyük arkeoloji müzesi olan Büyük Mısır Müzesi, Giza Piramitleri’ne sadece iki kilometre mesafede yer alıyor. 2024 Ekim’inde kısmi açılışı yapılan müze, 2025 yazında tam kapasiteyle açılacak.

Burada yalnızca eserleri değil, senaryoları da geziyorsunuz. Her salon, antik Mısır’ın bir dönemini ya da tematik anlatımını yansıtıyor. II. Ramses’in asılı dikilitaşı, Tutankhamun’un hazineleri, 5 bin yıllık mumyalar, dev heykeller, süslemeler… Her biri ışıkla ve gölgeyle kusursuz bir estetikte sunulmuş. Müzede ayrıca Ortadoğu’nun en büyük restorasyon laboratuvarlarından biri de bulunuyor.

İç mekânlardaki iklim kontrollü vitrinler, multimedya uygulamaları ve fotoğrafçılar için ideal ışık ortamları sayesinde hem öğreniyor hem de büyüleniyorsunuz.
Giza Piramitleri ve Sfenks: Antik Dünyanın Sırları

Giza Platosu’nda yükselen bu anıtsal yapılar, tarihin ne kadar güçlü bir mühendislikle yazıldığını gösteriyor. Büyük Piramit, dört bin yıllık varlığıyla hâlâ ilk günkü gibi ihtişamlı. Yanında dimdik duran Sfenks, zamanın tanığı gibi sizi gözleriyle karşılıyor.

Burada fotoğraf çekerken yalnızca kare değil, hikâye yakalıyorsunuz. Gün batımında, altın tonlarının taşlara yansıdığı o an, bir ömür hafızanızdan silinmiyor.
Mısır: İki Kıta Arasında, Üç Semavi Dinle Yoğrulmuş Bir Medeniyet

Afrika ile Asya’yı birleştiren köprü konumundaki Mısır; İslam, Hristiyanlık ve Yahudiliğin ortak izlerini taşıyor. Mısır Turizm Otoritesi, bu eşsiz kültürel mirası dünya ile buluşturmak için yoğun bir çaba içinde. Mısır, sadece geçmişi sergilemiyor, aynı zamanda geleceği planlıyor. 2024’te rekor düzeyde 15.7 milyon turist ağırlayan ülke, 2030 hedefini 30 milyon ziyaretçiye çıkarmış durumda.

Muhammed Ali Cami: Maneviyatın Zarafeti

Selahaddin Kalesi’nin içinde yer alan bu zarif yapı, Osmanlı izlerini Mısır’a taşıyan en etkileyici cami. Halısız iç mekânı, yüksek kubbesi ve 84 metrelik ikiz minareleriyle sadece mimari değil, duygusal olarak da etkileyici bir atmosfer sunuyor.

Galoşla girilen caminin içi sade ama çarpıcı… Işık oyunları, mermer duvarlar ve kubbeden sızan güneş ışığı, fotoğraf için eşsiz bir ortam yaratıyor.
Nil Nehri: Işıkla Akan Tarih

Nil Nehri üzerinde gece yapılan tekne turları, şehir siluetine farklı bir pencereden bakmanızı sağlıyor. Büyük eğlence gemilerinden küçük teknelere kadar her bütçeye uygun seçenekler var. Gecenin karanlığında ışıkla yıkanan şehir manzarası, objektifinizden baktığınızda bir tabloya dönüşüyor.
Sharm El-Şeyh: Doğa, Renk ve Ritmin Buluşması

Mısır’ın Güney Sina’da yer alan bu tatil cenneti, sadece deniziyle değil, çölüyle de büyülüyor. Kızıldeniz’in turkuaz sularında şnorkelle yüzmek, mercan resifleri arasında rengarenk balıkları izlemek bir rüya gibi.

Ras Muhammad Milli Parkı’ndaki denizaltı cam teknelerle yapılan 1.5 saatlik tur, 750’den fazla balık türünü ve canlı mercanları gözler önüne seriyor. Fotoğrafçılar için eşsiz bir su altı deneyimi!

Çölde safari yapmak ise bambaşka bir his. ATV araçlarıyla kızıl çölün içine daldığınızda, zaman ve mekan duygusu siliniyor. Kumun tonları, güneşin dokunuşuyla her an değişiyor.

Sessiz Bir Saygı Duruşu: Flash 604 Anıtı
Sharm El-Şeyh’teki gezimiz sırasında ziyaret ettiğimiz en anlamlı ve dokunaklı duraklardan biri, 2004 yılında Kızıldeniz açıklarında yaşanan uçak kazasında hayatını kaybedenlerin anısına yapılmış olan Flash 604 Anıtı oldu. Coco Beach yakınlarında, denize bakan bir noktada konumlanmış bu anıt, sadece bir trajediyi değil; aynı zamanda insanlığın ortak yasını simgeliyor.

Yarı dairesel bir rotunda biçimindeki bu anıtın tam ortasında bronzdan yapılmış bir kuş sürüsü göğe doğru yükseliyor. Bu kuşlar, kazada hayatını kaybeden 148 kişinin ruhunu temsil ediyor. Anıtın yanındaki stelenin üzerinde tüm kurbanların isimleri yer almakta; yanında ise uçağın yolcularının geldiği ülkeleri simgeleyen dört bayrak – Fas, Fransa, Mısır ve Japonya – dalgalanıyor. Sessiz ama derin bir anlam taşıyan bu anıt, gökyüzüne yükselen duaların taşla şekillenmiş hali gibi. Fotoğraf makinemin vizöründen bakarken, sadece bir kare değil; aynı zamanda içten bir saygı duruşu yakaladığımı hissettim.
Turizmin Kalbi: Mısır’ın Geleceği

2024 yılında 15.7 milyon turist ağırlayan Mısır, 2030 yılına kadar bu sayıyı 30 milyona çıkarmayı hedefliyor. Ülke genelinde 1200 otel ve 200 bin yatak kapasitesi bulunuyor. Yalnızca geçmişi değil, geleceği de inşa ediyorlar. Her köşe başında kültür ve turizm adına yapılan yatırımlar göze çarpıyor.
Fotoğrafçının Gözünden Mısır: Görmeden Dönme!

Eğer bir fotoğraf tutkunuysanız, Mısır sizin için bir cennettir.
Giza’da altın saatlerde çekilecek bir kare…
Nil Nehri kıyısında tekne ışıklarının dansı…
Sharm’da mercanların su altı şöleni…
Müzede bir mumyanın yüzündeki 5 bin yıllık sükunet…

Bu ülke, sadece poz vermiyor. Anlatıyor, hissettiriyor, düşündürüyor.

Teşekkür
Bu eşsiz seyahatin gerçekleşmesini sağlayan ve bizlere her an destek olan kişi ve kurumlara gönülden teşekkür ederim.
Başta, bu geziyi organize eden Mısır Turizm Otoritesi’ne ve davet sürecinde gösterdikleri yakın ilgi için görevli Jensena Fernandez’e sonsuz teşekkürler. Süreç boyunca her adımda bizimle oldular ve Mısır’ı tanıtma konusunda ne kadar istekli olduklarını açıkça hissettirdiler.

Kahire’de bizlere tarih boyunca rehberlik eden Ebu Bekir, güvenli yolculuklarımızı sağlayan şoförümüz Muhammed, Sharm’daki anlatımlarıyla gezimizi zenginleştiren rehberimiz İslam,
Ve her an yanımda olan, desteği ve dostluğu ile bu gezinin değerini artıran sevgili dostum, gazeteci Hayati Arıgan’a içten teşekkür ederim.

Ayrıca, bu güzel organizasyonun Türkiye ayağını başarıyla yöneten ve davetimizi sağlayan Travel PR kurucusu sevgili Sarp Özkar’a özel bir teşekkürü borç bilirim.
Ve son olarak, bu deneyimi birlikte yaşadığımız Fransa’dan katılan Bérénice Geoffroy ile Meksika’dan katılan Carmen Ivonne… Onlarla birlikte kurduğumuz sıcak ekip ruhu sayesinde gezi daha da keyifli ve unutulmaz hale geldi. Kendilerine buradan selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
Son Söz

Mısır; tarihiyle büyülüyor, insanıyla ısınıyor, ışığıyla mest ediyor.
Fotoğrafçının objektifine düşen her karede ayrı bir hikâye yatıyor.
Ve ben, doyamadım…
İlk fırsatta yeniden, yeniden gitmek istiyorum.